"HİÇ"LİK MAKAMI...

İnsanoğlu kadar garip bir canlı olduğunu arada sırada hepimiz düşünmüşüzdür. Birçok canlıyı gördüğümüzde görüp şaşırırız. Oysaki insan olarak bizler farkında ya da farkında olmadan bazen öyle hallere bürünürüz ki bazen kendi halimize kendimizde şaşar kalırız. Şaşırıp kalanlarımız kendisiyle muhasebe yapıp yüzleşme cesaretini gösterenler içindir. Yüzleşmeyenlerimiz ya da kenarından dahi bile geçmeye korkanlar oyuncak olurlar da farkına varamazlar. Oyunculuk, oyuncaklık arasında bir oyana bir bu yana savrulur dururuz. Maskara oluruz, madara olmamıza da az kalır hiç olduğumuz gerçeğini görmezden gelerek…

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”

“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”

Dudak büküp önemsemediklerini... görünce, sormuş: “Sen kimsin?”

“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.

“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
 
...“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...

“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.

“Vezir” demiş adam.
 
“Daha daha sonra ne olacaksın?”

“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”

“Peki ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”

“Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: ‘hiçlik makam’ında!”

Bir şeyi yapan “küçük” bir seçilmiş grup, ya da bu şeyin yapılmasını seyreden “büyükçe” bir grup olmaktansa ne olup bittiğini bilmeden yaşayan “Muazzam” bir kalabalığın içerisinde olmak Hiç olmaya daha yakın bir nokta olsa gerek.

Mesele Hiçim demek meselesi değil hiçim demekle hiç olunmaz ama dille adım atılmış olur. Hiç olmanın da bazı ölçüleri vardır. Mesele, bu ölçüleri göstermek. Bu ölçülerin başında edeb geliyor. Edepli olmak, edebini takınmak, edeple varıp lütufla dönebilmek mesele budur. 

Büyükler diyorlar ki güzeli güzel yapan edeptir. Edep ise güzeli sevmek için bir sebeptir. Annem küçükken hep söylerdi oğlum ağır ol ki Batman gelesin. Batman nedir diye hep düşünmüşümdür sonradan öğreniyoruz ki Batman Temkinli, ağırbaşlı, ölçülü, dengeli manasına geliyor. İş dönüyor fırlanıyor yine edebe geliyor. Hamd olsun ki edebi haliyle yaşayan insanları gördük, tanıdık, müşahede ettik, eyvallah. Edep meclislerindeki sohbetlerden bir nebze hâllenebilirsek o zaman hiçliğe hiç bu kadar yakınlaşmamış olacağız. 

Paylaşmanın asaletini, bencilliğin çirkinliğine değişmeyenlere selam olsun.

Nispet yapmayı, paylaşma sananlara da Selami…   

Sevgi ve saygılar…
YORUM EKLE