“Yaşlıya saygı kendi yaşlılığına bir yatırımdır.”
H.Kenan Çetiner
Gümüşhane Bağlarbaşı’nın Yama Devrine şahitlik ettiği ve Gümüşhane kimliğinin genetiğinin henüz bozulmadığı ve Harşit Çayı’nın ab-ı hayat suyuyla yıkanan bağ ve bahçelerinde henüz bülbüllerin terki diyar etmediği günlerin bize sunduğu güzelliklerin başında gelen isim Hıfzı Kenan Çetiner’dir.
Fevzipaşa İlkokulu’nda başlayan, Erzurum Sanat Okulu ve nihayetinde Gümüşhane Sanat Okulu’nda devam eden ve ilk mezunu olmanın bahtiyarlığına eren bir başarı öyküsünün ilk halkalarına şahitlik eder. Bağlarbaşı’ndan ekseriyeti yürüme ile gelinen bu uzun süreçte Kenan Çetiner bugünkü nesle hayalleri peşinde okumanın ve başarabilmenin gerçek bir hikâyesini anlatıyor adeta.
Ve ardından Ankara Subay Okulu ve nihayetinde Silahlı Kuvvetlerde subaylık gibi şerefli bir mevki ile ödüllenen hayat hikâyesi devam ediyor. Şartların ve kaderin gerektirdiği hayat hikâyesi çizgisinde küçük bir sapma oluyor ve Hidrolog olarak Devlet Şu İşleri bünyesinde devam ediyor iş hayatı.
Yıllar sonra annesinin muhacir olması nedeniyle açılan Amerika hayalleri ile bu memlekete varıyor ve on küsur yıl Amerika’da değişik işlerde çalışıyor. Genlerinde var olan dürüstlük, çalışkanlık, vefa, samimiyet ve yardımseverlik hemen her yerde hiç bırakmıyor kendisini. Aşık Hıfziya gibi halk ve Hak aşığının yeğeni olması hasebiyle ruh ve hissiyat dünyasında da fırtınalar kopuyor. Dert adamı söyletir misali bilhassa Amerika’da vatan hasreti üzerine harfler hecelere, heceler kelimelere ve kelimeler birer çağlayan misali mısralara, dörtlüklere ve nihayetinde muhteşem şiirlere dönüşüveriyor.
19 Mayıs’ı Amerika’da yaşarken stadyumda okuduğu şiir bütün Türkleri adeta galeyana getiriyor. Öte yandan Allah ona verdikçe o da paylaşıyor verilenleri. “Yorganını hazırladınsa en rahat yer mezarındır” diyor.
Doğduğu memleketini unutamıyor. Hatıralar yoğuruyor bedenini. Fevzipaşa İlkokulu, Gümüşhane Sanat Okulu rüyalarını süslüyor mütemadiyen. Ve yardım elini uzatıyor yeni neslin öğrencilerine. İkinci baharım dediği hayat arkadaşı Gökçen Hanım ile birlikte Kütüphane kuruyor, donatım malzemesi alıyor, elbise gönderiyor. Yetim öğrencilere burs veriyor. Verdikçe çoğalıyor malı, duyguları.
Vefa adına, sevgi adına, paylaşma adına mesajlar veriyor durmadan. Gümüşhane’nin bağrından çıkıp diyarı gurbetlerde bir yerlere varabilen hemşerilerine inat Gümüşhane’den ve Gümüşhanelilerden kopamıyor.
Benim de âcizane tanışma bahtiyarlığına erdiğim, elini öptüğüm, feyz aldığım bu değerli hemşerimi anlamak, anlatmak ve genç Gümüşhanelilere hakkı ile duyurabilmenin çilesinde olduğumu ifade edebilirim.
Yaşı yetmişi geçen ve Muaalim-i Sani diye kendine paye verenleri gördükçe Hıfzı Kenan Çetiner gibi değerlerin değerini şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum.
Son cümle olarak “Rabbim sizi başımızdan eksik etmesin üstadım” diyorum.
H.Kenan Çetiner
Gümüşhane Bağlarbaşı’nın Yama Devrine şahitlik ettiği ve Gümüşhane kimliğinin genetiğinin henüz bozulmadığı ve Harşit Çayı’nın ab-ı hayat suyuyla yıkanan bağ ve bahçelerinde henüz bülbüllerin terki diyar etmediği günlerin bize sunduğu güzelliklerin başında gelen isim Hıfzı Kenan Çetiner’dir.
Fevzipaşa İlkokulu’nda başlayan, Erzurum Sanat Okulu ve nihayetinde Gümüşhane Sanat Okulu’nda devam eden ve ilk mezunu olmanın bahtiyarlığına eren bir başarı öyküsünün ilk halkalarına şahitlik eder. Bağlarbaşı’ndan ekseriyeti yürüme ile gelinen bu uzun süreçte Kenan Çetiner bugünkü nesle hayalleri peşinde okumanın ve başarabilmenin gerçek bir hikâyesini anlatıyor adeta.
Ve ardından Ankara Subay Okulu ve nihayetinde Silahlı Kuvvetlerde subaylık gibi şerefli bir mevki ile ödüllenen hayat hikâyesi devam ediyor. Şartların ve kaderin gerektirdiği hayat hikâyesi çizgisinde küçük bir sapma oluyor ve Hidrolog olarak Devlet Şu İşleri bünyesinde devam ediyor iş hayatı.
Yıllar sonra annesinin muhacir olması nedeniyle açılan Amerika hayalleri ile bu memlekete varıyor ve on küsur yıl Amerika’da değişik işlerde çalışıyor. Genlerinde var olan dürüstlük, çalışkanlık, vefa, samimiyet ve yardımseverlik hemen her yerde hiç bırakmıyor kendisini. Aşık Hıfziya gibi halk ve Hak aşığının yeğeni olması hasebiyle ruh ve hissiyat dünyasında da fırtınalar kopuyor. Dert adamı söyletir misali bilhassa Amerika’da vatan hasreti üzerine harfler hecelere, heceler kelimelere ve kelimeler birer çağlayan misali mısralara, dörtlüklere ve nihayetinde muhteşem şiirlere dönüşüveriyor.
19 Mayıs’ı Amerika’da yaşarken stadyumda okuduğu şiir bütün Türkleri adeta galeyana getiriyor. Öte yandan Allah ona verdikçe o da paylaşıyor verilenleri. “Yorganını hazırladınsa en rahat yer mezarındır” diyor.
Doğduğu memleketini unutamıyor. Hatıralar yoğuruyor bedenini. Fevzipaşa İlkokulu, Gümüşhane Sanat Okulu rüyalarını süslüyor mütemadiyen. Ve yardım elini uzatıyor yeni neslin öğrencilerine. İkinci baharım dediği hayat arkadaşı Gökçen Hanım ile birlikte Kütüphane kuruyor, donatım malzemesi alıyor, elbise gönderiyor. Yetim öğrencilere burs veriyor. Verdikçe çoğalıyor malı, duyguları.
Vefa adına, sevgi adına, paylaşma adına mesajlar veriyor durmadan. Gümüşhane’nin bağrından çıkıp diyarı gurbetlerde bir yerlere varabilen hemşerilerine inat Gümüşhane’den ve Gümüşhanelilerden kopamıyor.
Benim de âcizane tanışma bahtiyarlığına erdiğim, elini öptüğüm, feyz aldığım bu değerli hemşerimi anlamak, anlatmak ve genç Gümüşhanelilere hakkı ile duyurabilmenin çilesinde olduğumu ifade edebilirim.
Yaşı yetmişi geçen ve Muaalim-i Sani diye kendine paye verenleri gördükçe Hıfzı Kenan Çetiner gibi değerlerin değerini şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum.
Son cümle olarak “Rabbim sizi başımızdan eksik etmesin üstadım” diyorum.