Huskalı Deli Esma destanı (17)

Eşkıya Gedikçioğlu Behzat’ın yeniden Gümüşhane sınırları içerisine girmesi başta Vali Hakan Bey olmak üzere tüm kamu görevlilerini tedirgin etti. Baltazar’ın yakalanması ile duyulan sevinç yarım kaldı. Kaymakamlıkta, yeni yeni planlar üzerinde düşünülüyordu. 

Vali Hakan’ın başkanlığında Albay İsmet, Vali Yardımcısı Şenol, Yüzbaşı Eşref ve Huskalı Deli Esma toplantı halindeydi. İl genelindeki asker azlığı onları kara kara düşünceye sevk ediyordu. Huskalı Deli Esma bunu sezmiş olacak ki:

-Sayın Valim, izniniz olursa benim bir önerim var. Biz on “Amazon” rahmetli Fidigarlı Okçu Osman’dan her türlü eğitimi aldık. Bize güvenmenizi istiyorum.

-Güveniyorum Esma.

-O halde düşünmenize gerek yok. Bu gece olmazsa sabaha kalmaz Gedikçioğlu Behzat’ı yakalamış olacağız. Tek isteğimiz, kaçmasını önlemek için Yüzbaşı Eşref’in kumandasında Cami Boğazına Zigana Dağından giden yolu takip ederek eşkıya Gedikçioğlu Behzat’ın kaçmasını engellemek.

-Askerlerin eğitimi nasıl yüzbaşı?

-Çok iyi Sayın Valim.

-Esma’nın dediğini duydun.

-Duydum Sayın Valim.

-O halde zaman geçirmeyin hemen harekete geçin. 

-Emredersiniz.

Tam çıkacaktılar Kaymakamlık Katibi Yavuz içeri girdi.

-Sayın Valim, Salih Bey, istediğimiz dokuz atı gönderdi.

-Bize de müsaade Sayın Valim, dedi Huskalı Deli Esma.

-Kaç kişi gidiyorsanız aynı şekilde geri dönün. Sizlerden ve askerlerimizden Gedikçioğlu Behzat ile mahiyetindeki eşkıyaları ölü ya da diri istiyorum.

-Merak etmeyin efendim.

Huskalı Deli Esma ve Yüzbaşı Eşref Ahşap merdivenleri hızla indiler. Esma, Atının dizginlerini eline aldı. Cebinden çıkardığı üç akide şekerini Sütbeyaz’a yedirdi. Bir sıçramada atın üzerindeydi. Diğer amazon kızlar da atlara bindiler. Başlarındaki bereyi indirdiler, sadece gözleri görünüyordu. 

-Yüzbaşım biz çıkıyoruz.

-Tamam Esma, biz de Zigana’dan doğru geleceğiz.

-Durmayın, başka canlar yakmadan yakalayalım şu soysuzları.

-Tamam Esma.

Atlara “deh” dediler. Tozlu ve çakıllı Ardasa kasabasının her iki caddesini de dörtnala geçtiler. Kasabalılar arkalarından hayranlıkla bakıyordu. Esma, kahveci Hacı’nın kahvehanesinin önüne gelince atın dizginlerini çekti. 

-Emmi bizim köyden birileri var mı kasabada?

-Akort Mevlit var.

-Ona söyle. Anama babama söylesin. En kısa zamanda köye döneceyim.

-Söylerim kızım.

Hızla kasabadan çıktılar. 

-Kızlar ölmek var, dönmek yok. Gedikçioğlu Behzat bizi bekliyor. Atlarınıza “deh” deyin.

At arabasının genişliğindeki yolda atlarını öyle sürüyorlardı ki kurşun atsan kavuşmaz gibiydiler. İkisu yol ayrımına gelince Neriman öne geçti. Baladan köyünün altından geçen yolu da hızla geçtiler. Cehennem Vadisine girdiklerinde güneş tam da tepelerindeydi. Gözleri hiçbir şey görmüyordu yoldan başka. Onları gören köylüler ne olduğunu bir türlü anlamıyorlardı. 

Cehennem Vadisini geçip Yağlıdere köyüne kadar hiç durmadılar. Köyü geçinde yolun gittikçe daraldığını fark ettiler. Bu yolda dörtnala gitmek atların tökezlenip düşmesine neden olur düşüncesiyle tırısa gitmeye başladılar. İstavri’ye ayrılan yola girdiler.

Xxx

Baltazar eşkıyasının adamlarıyla birlikte Huskalı Deli Esma ve amazon kızlar tarafından yakalanıp devlete teslim edildiği haberi köyden köye, mahalleden mahalleye, evden eve yayıldı. Haberi alan köylüler işlerini güçlerini bırakıp köylerinin meydanlarında toplanıyor kemençe ile davul-zurna eşliğinde halay çekip horon oynuyorlardı.

Palavracı Şakir, etrafına topladığı köylülere Huskalı Deli Esma ile amazon kızları bire beş katarak ballandıra ballandıra anlatıyor Cabir’e de destek ettiriyordu.

-Huskalı Esma’ya niye deli demişler bilen var mı? Var mı Cabir?

-Yok Şakir Abi.

-Bu bizim Esma, Tilki Cemil ve Kirpi Cevdet ile on eşkıyayı yakalayıp askere teslim etti ya eşkıyaların başı Baltazar küpe binmiş. Değil mi Cabir?

-Evet.

-Baltazar kalan üç korkak adamı ile Huskalı Deli Esma’yı yakalamak için yemin üstüne yemin etmiş. Değil mi Cabir?

-Evet abi.

-Bir gece vakti köye inmiş. Baltası ile Yetim Ali’nin kapısını kırmak için vuruyor vuruyordu. Değil mi Cabir?

-Evet Şakir abi.

-Tam bu sırada karanlığı delip ıslık sesi çıkaran bir ok, Baltazar’ın sağ kolunun üzerinden kapıya saplanmış. Değil mi Cabir?

Onu dinleyen köylüler dinlenmekten yoruldu ama Palavracı Şakir bir türlü susmuyordu. Laf kalabalığına getirerek anlattığını bir kez daha anlatıyordu. Onu dinleyen köylüler ayrılmak istiyordu ama kollarından tutup:

-Hele otur, daha bitmedi, asıl heyecanlı tarafı geride, değil mi Cabir?

-Evet abi.

-Baltazar’ın şaşkınlığı geçmeden ikinci ok sol omuzundan kapıya saplandı. Gökyüzünü yaran bir ses gürledi, “Teslim ol Baltazar” bu ses bizim Huskalı Deli Esma’nın sesiydi. 

-Anlattıklarını hep biliyoruz, ne diye aynı şeyleri anlatıp duruyorsun?

-Meydanı bir koku sarmış bir koku sarmış ki, dur durabilirsen, değil mi Cabir?

-Evet abi.

-Ne kokusu?

-Ne kokusu olacak, eşkıyalar korkudan altlarına kaçırdılar. Esma ve arkadaşları burunlarını kapatıp iple bir güzelce bağladılar, yola koyuldular.

Bütün köylerde Baltazar’ın yakalanışı bire beş katarak anlatılırken Gedikçioğlu Behzat ve çetesinin Zigana Dağındaki etçilere yaptığı baskın herkesin neşesini kaçırmıştı. Kemençe ile davul-zurna sustu, horon ve halaylar yarım kalmıştı.

Xxx

Huskalı Deli Esma ve amazon kızlar İstavri köyüne varınca attan indiler. Hem kendileri hem de atları terlemişti. 

-Kızlar burada atlarımız biraz soluklansın, terleri soğusun.

Lülesinden buz gibi su akan çeşmenin başında sırayla ellerini yüzlerini yıkadılar. 

-Yolumuz az kaldı, dedi Neriman. Tepeye çıkınca yayla görünüyor Esma abla.

-Tamam. 

-Abla

-Ne var gene Çeşminaz?

-Yüzbaşı.

-Ne olmuş yüzbaşıya.

-Şey… Çok yakışıklı.

-Dikkat etmedim.

-Bekar mı acaba?

-Bak Çeşminaz ikinci kez soruyorsun, yaylada buluşacağız ya.

-He abla.

-Orada sorarsın, evli misin, bekar mısın diye.

-Sorulur mu?

-Sorulur, sorulur, sende bu yüz varken sorulur.

-Ne var yüzümde abla?

-Tövbe tövbe.

-Çirkin miyim?

-Çok hem de çok güzelsin, dünyalar güzelisin Çeşminaz.

(Devamı var)

YORUM EKLE