Uzun süren bir sessizlik oldu kaymakamlık odasında. Vali Hakan’ın Başbakanlıktan gelen yıldırım telgrafla görevden alınmasına kimse inanamıyordu. Kasabada yaşanan durum kim tarafından başbakanlığa iletildi, başbakanlığın nasıl bilgisi olduğu sorularına cevap aranıyordu.
Huskalı Deli Esma ve amazon kızlar, ayağa kalktılar. Esma, Vali Hakan’a elini uzatarak:
-Merkeze alınmanıza üzüldüm sayın valim. Yeni görevinizde başarılar diliyorum.
-Teşekkür ederim Esma. Merak ettiğim bir konu var, açıklarsan memnun olurum.
-Bildiğim bir şeyse elbette.
-Yiğit, cüretkar, iyi silah kullanmanın yanında, iyi bir eğitim almış, kültürlüsün. Kahramanlık yönün bir yana bu kadar kültürlü olmanı nasıl sağladın? Kanunlardan, devlet yönetiminden, her konuda bilgin var.
-Doğrudur Sayın Valim. Ben ve arkadaşların Fidigarlı rahmetli Okçu Osman’ın talebeleriyiz. O, bize silah eğitimi yanı sıra insan yaşamı, kanunlar ve diğer konularda geniş kapsamlı bilgiler aktardı. Çok zengin bir kitaplığı var. Bizler onun kitaplarından alır, boş zamanlarımızda hep okuyorduk.
-Seninle çalışmak isterdim ama nasip değilmiş. Ben yasaları uygulamaya çalıştım. Halkımızın silahsızlanmasından yana tavır koydum. Bunu da ilk olarak sizden başlatmak istedim. Görevden alındığım için bunları söylemiyorum, yanlış yaptığımı anladım.
-Vatandaşın silahsızlanması çok doğru bir karar ama erken davrandınız Sayın Valim.
-Doğru söylersin.
Huskalı Deli Esma yeni Vali Şenol Beye dönerek:
-Sayın Valim, bize izin verirseniz önden çıkalım. Biz önden çıkarsak kasabalılar da dağılır.
-Olur.
Yüzbaşı Eşref önde, birlikte kaymakamlık odasından çıktılar. Hükümet Konağının önüne indiler. Kasabalılar Esma ve amazon kızları görünce alkışlamaya başladılar.
-Esma… Esma… Esma… Huskalı Deli Esma, tezahüratı bir süre sürdü. O, kızlarla birlikte kasabalıların yanına giderek:
-Abilerim, emmilerim, kardeşlerim dağılabilirsiniz, her şey normale döndü.
Önde o, arkasında amazon kızlar ve kasabalılar çarşı içine doğru yürüdüler. Kaymakamlık makam odasının penceresinden son bir kez daha dışarı bakan Vali Hakan:
-Halk kendi kahramanını yaratmış albayım. Ben bu hatayı nasıl yaptım anlayamadım.
-Aslında haklıydınız Sayın Valim. Halkın silahsızlandırılması doğru bir karardı. Huskalı Esma’nın da söylediği gibi erken davrandınız. Ortamın yatışmasını, hayatın normale dönmesini bekleseydiniz bu durum hasıl olmazdı.
-Haklısın albay…
-Araba hazır Sayın Valim.
-Teşekkür ederim.
Xxx
Kambur Cemal’in kahvehanesinin önünde kasabanın yaşlı ve ileri gelenleri oturuyordu. Berber Osman, lokantacı Osman, çapulacı Hüseyin, Kurt İsmail, fırıncı Şakir, kasap Resul ve daha niceleri yaşanan son durumdan oldukça rahatsızlardı. Deli Hadi, “kızlar serbest, kızlar serbest” diye diye geliyordu. Yanlarına gelince durdu:
-Kızlar serbest.
-Öyle mi?
-Geliyorlar.
-Silahlar?
-Silahlar da kızların.
-Çok iyi, dedi çapulacı Hüseyin.
-Hadi.
-Söyle?
-Şişman Mahmut dükkanda, git ondan berber Osman’ın yarım kilo helva istediğini söyle.
Davul-zurna “dizden kırma” horonunu çalmaya başladı. Böyle havalarda yerinde duramayan Rok Osman ayağa kalktı:
-Haydin bakalım köftehorlar, bu hava kaçırılmaz.
Ziraatçı Esat Çavuş’un elinden tutarak horona kaldırdı. Giresunlu Şükrü, Kalaycı Hüseyin, lokantacı Osman, terzi Mehmet ve daha niceleri el ele tutarak dizden kırma horonunu büyük bir zevk ve incelikle oynamaya başladılar. Kambur Cemal’in otel ve kahvehanesinin önü adeta şenlik alanına döndü. Hükümet konağından kızlarla gelen kasabalılar da horona girince halka daha da büyüdü. Yarım saat kadar süren horon zurnanın susmasıyla horon da durdu.
Fırıncı Şakir, zurnacıya hareketli bir hava çalmasını söyledi. Huskalı Deli Esma’nın yanına geldi.
-Bu horonu çok iyi oynadığını biliyorum deli kız.
-Şakir emmi ne diyorsun, bu ortamda horon oynanır mı?
-Oynayın ki bu kasabalıların size karşı olan sevgisi daha da artsın.
-Onların bizlere duyduğu sevgi yeter emmi. Çarşının ortasında bu kadar erkeğin içinde bize oynamak yakışmaz.
-Sen dediğimi yap.
Çaresiz kalan Huskalı Deli Esma, kızlara başı ile hareket yaptı. El ele tutuştular. Kalabalığın boş bıraktığı açık alana birlikte çıktılar. En başta Huskalı Deli Esma olmak üzere yarım halka oluşturdular. Davul zurna eşliğinde oynamaya başladılar. Alanda bulunan herkes onların oynadıkları horonu büyük bir beğeni ile izliyorlardı.
Kasap Resul’ün oğlu Erdoğan en başta oynayan Huskalı Deli Esma’yı izliyordu. Kış aylarında İstanbul’da yaz aylarında ise Ardasa kasabasındaki baba evinin kapısını açıyor, kar yağıncaya kadar kasabada kalıyordu. Esma’nın güzelliği karşısında büyülenmişti. Gözlerini ondan ayıramıyordu. (Son)
Yüreğine,kalemine emeklerine sağlık.
Yeni hikaye ve heyecanlar bekliyoruz.