İKİ GÜZEL DOST’UN VEDASI

Son bir hafta içinde yakından tanıdığım iki DOST’un vefatı böyle bir yazıyı kaleme almama sebep oldu.

Yüzlerce güzel insan tanıdım.Vefalı,samimi,güler yüzlü,iyi niyetli insanlar.

İşte onlardan ikisi birkaç gün arayla veda ettiler bizlere.

Hazan mevsiminde dalından kopan güz yaprakları gibi.

İlki Aydın’dan aile dostumuz Ertuğrul Özkan

Ertuğrul hocamızın ani vefatına derinden üzüldük.

Meral hanımla evlendiğimiz 1994 yılında Eskişehir’den kalkıp bir yaz mevsiminde Gümüşhane’ye gelişi, bizi ziyaret edişini dün gibi hatırlarım.

Tanıyanlar bilir “vefa” onda ete kemiğe bürünmüştü.

O gün bu gündür dost olduk, dost kaldık. Eskişehir’e gelince daha da yakınlaştık birbirimize.
Çünkü, onun dostluk anlayışı "sahte” değildi.

Her Eskişehir’e geldiğinde uğramadan gitmezdi.

O’nun bir özelliği vardı ki yazmadan geçmek olmaz.

İstisnasız her cuma günü sabahı cep telefonuma yazdığı “Cuma mesajıyla” uyanırdım.

Her mesajının içinde; ya güzel bir söz, ya bir ayet ya da bir hadis ekleyerek cuma günümüzü tebrik ederdi. Bunu yaparken hiç üşenmedi.

Yine bir 4 Kasım Cuma sabahı.

Cep telefonuma gelen kısa mesaj o’ndandı.

Cuma mesajı diye beklerken…

“Babam Ertuğrul Özkan bu sabah vefat etti….” Diye bitiyordu mesaj...

Yazan kişi ise Oğlu Çağatay’dı.

Gözlerime inanamadım!

Belli ki bu güzel günde mülk evinin sahibinden tahliye kararı Ertuğrul abi için verilmişti.

Telefon elimde birkaç saniye duraksadım.

Kalbimde ince bir sızı...
İçimdeki boşluk büyüdü büyüdü...
Birdenbire ortasında kalakaldığım bu ürkütücü gerçekle  anlayamadığım, anlatamadığım bir şeyler alıp götürdü beni.

Neylersin ölüm işte…

Biricik kızı Tuğba’nın hasretine ancak altı yedi ay dayanabildi.

Sessizce ayrıldı aramızdan. Kuş gibi rabbine kanatlanıp uçuverdi.

Mekanı cennet olsun.

***

Bir diğer DOST…

Mihalgazi ilçesinin hatırı sayılı esnaflarından Yaşar Kütük abi…

Eşimin teyzesinin beyi.

O’nu tanıdım tanıyalı hamuru iyilikle yoğrulmuş Yaşar ağabeyin.

Her Mihalgazi’ye yolum düştüğünde uğrar hal hatır ederdik. Kısa süreli planladığım ziyaretler dakikalarca sürer sohbetiyle demlenen çayımızı içirmeden bırakmazdı.

Hele de öğlen saati ise, ne mümkün yemek ikram etmeden ayrılalım yanından.

Öyle kalbi güzel candan bir yiğit adamdı.

Gülen yüzü,tatlı sohbeti, yardım sever,naif ve nükteli nice sohbetlerimiz oldu.

İlçenin sevilen esnafıydı ki cenazesine katılan binlerce seveni bunun ispatıydı.

Taziye için evine gittiğimizde oğlu Mehmet babasının bir anısını paylaştı :“Dedemin vefatının üzerinden 25 yıl geçmişti. Bir vatandaş  geldi iş yerimize. Babama dönerek: Yaşar Bey, babanızın bana şu kadar borcu var dedi. Babamda “Bey amca madem borcu vardı şimdiye kadar neredeydin. Neden gelmedin? Dedikten sonra hiç itiraz etmeden cebinden çıkarıp istediğinden daha fazla parayı ödemişti”

Önüne hep düz bakan bir esnaftı.

Böyle insanların nesli her geçen gün azalıyor.

Oğlu Mehmet, onun mirasını eksiksiz devam ettireceğine inanıyorum.

Yaşar ağabeyin de ani vefatı “Dünya fani ölüm ani” gerçeğini bir kez daha önümüze koydu.

İnsanoğluyuz işte..

Bazen hayatın hayına huyuna kaptırıyoruz kendimizi.

Unutuyoruz öteleri…

Ölüm bize çok uzaklarda görünüyor.

Oysaki ne kadar yakın!

Bir nefes ötemizde…Aldın varsın veremedin yoksun.

İşte marifet öldükten sonra arkandan bıraktığın intiba.

Komşularının, arkadaşlarının, dostlarının hülasa seni tanıyan herkesin ne söyledikleri.

Haaa şunu da diyebilir insan.

“Ben ölüp gittikten sonra ne dedikleri pek mühim değil ben gittikten sonra arkamdan konuşsalar ne olur konuşmasalar ne olur” da diyebilirsiniz.

Ama öyle değil hayat dostlarım.

Şunu dedirtebiliyorsan arkandan ”Rahmetliyi iyi bilirdik, kimseyi kırmazdı iyilik yapar her şeye koşardı. hep gülümserdi, herkese yardım ederdi” ne mutlu sana!

Esasında birilerinin arkanızdan kuracağı cümleleri hayal ederek, umduğunuz şeyleri söyletebileceğinizi sanarak harcamayın hayatınızı.

Yani dememiz o ki, “Benim için ölürken de, yaşarken başımı yastığa koyduğumda da, tek başıma kaldığım anlarda hayatı sorgularken de önemli olan vicdanımın rahat olması, kimseye zarar vermemiş olmak. Kısa vadede kazançlı olmak adına inandığım şeylerden ödün vermemiş olmaktır.”

Neticede…

Yaşı kaç olursa olsun "Her ölüm erkendir" diye boşa dememişler.

Hayat !
Ahh o yaralı kuşun uçabilme sevdası...
Hep yarım kalmış ve hep yarım kalacak olan tutkulu bir aşk yüreğimizde...

Ölüm ise, içimizde gizli bir kum saati...
Sırrı, mühürlenmiş bir kitapta saklı.
Ne yapalım ki;
"Her kuş bir kaderle uçar
Öleceğini bile bile...
Her gül bir kaderle açar
Solacağını bile bile..."

İki güzel dost! Ertuğrul ve Yaşar abiler… Mekanlarınız cennet makamlarınız ali olsun.

YORUM EKLE