Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Yunus EMRE
Yüce kitabının Hucurat Süresi 10. Ayetinde Rabbimiz; "Müminler ancak kardeştirler" diye buyurmaktadır.
Bugün maalesef bu ayetin şuuru ve feyzinden çok uzaklarda hareket etmeye ve hayatımızı amaçsız bir şekilde devam ettirmekteyiz. Üç tarafı deniz ve beş tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke olarak bizler ancak Allah'ın ipine sarılarak selamete çıkabiliriz. Etrafımıza şöyle bir baktığımız zaman dünyanın temel felsefesinin insanoğlunun evveliyatından bu yana küfür ile imanın amansız mücadelesi ile zalim ve mazlumların arasında cereyan ettiğini görebiliyoruz.
Gönül coğrafyamızın adeta bam teline dokunan onlarca hadise var iken öte yandan içimizdeki ve dışımızdaki hainlerin birlikteliği karşısında aziz vatanımız adeta uçurumun kenarından dönmesi bu aziz milleti yönetenlerin dua almış olmasındandır. Bu durum ancak Müslümanların sırtından geçinen, maalesef kendi ve şer ortaklarının (odaklarının) çıkarları karşılığında kendi milletine karşı yapılan hainliklerinin ters dönerek kendi başına tevdi edilmesi ve diğer yandan bize sığınan kardeşlerimizin halisane dualarının ve gözyaşlarının yüce bir makamda kabul görmesi ile izah edilebilir.
Bu aziz millet düşmanlarından çekmedi kendi içinde beslediği hainlerden çektiği kadar. Koskoca Osmanlı tarihine ve kısa Cumhuriyet tarihine baktığımız zaman bunu apaçık görmemiz mümkündür. Dikkat edelim ki bir şeyler çok iyi giderken, kendi ayaklarımız üzerine durmaya başlamışken, din, mezhep, meşrep ve diğer etnik kökenler "Müminler ancak kardeştirler" düsturu gereği bir ve beraber mutlu yaşarlarken o kapkaranlık yerlerde, yüzü maskeli, suratları meymenetsizler ellerini masaya vurarak bir şeyleri hayata geçiriyorlar.
İşte o zaman bu ülkenin ufuklarını açan Adnan Menderesler asılıyor, Turgut Özal gibi bir deha durduruluyor, İslam aleminin gönül coğrafyalarına hükmeden ve bugünleri borçlu olduğumuz Necmettin Erbakan'ın önü 28 Şubat'la kesilebiliyor, Adnan Kahveci, Muhsin Yazıcıoğlu gibi gelecek vadeden civanmertler bir şekilde aradan çıkarılıyor ve en nihayeti 15 Temmuz'da bütün inananların ve mazlum milletlerin tek hamisi Baş Komutanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yine önü kesilmek isteniyor. Ancak Cumhur Reisimiz Rabbimin izniyle son oyunu bozdu ve adeta Malcom X gibi bir işareti ile milyonları zulme karşı ayağa kaldırdı.
Ey kökleri tapınakçı, haçlı ve karanlık kurullarda saklı olan zalimler. Sizler bu necip milletle asla baş edemezsiniz. Çünkü bu millet birileri gibi zor durumda ülkesini terk etmeyen, ölse de namusunu, bayrağını, toprağını kanının son damlasına kadar savunan, gerekirse giydiği kefenle şahadete yürümesini bilen kahramanlarından ibarettir.
Sizler her şeyi hesap ediyorsunuz ancak bu milletin -kulakları küpeli olsa da- "vatan sevgisi imandandır" şuurundaki gençliğini, tanklara kafa tutan civanmertlerini, hemen her dönemde anaların doğurduğu Nene Hatunları, Şerife Anaları ve rahat yatağında miskince bekleme yerine şahadete yürüyen gönül erlerini hesap edemiyorsunuz.
Siz zalimler şunu hiç bilmiyorsunuz ki; Yüce Rabbimiz Saff Süresi 8. Ayetinde buyurduğu üzere;
"Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır."
Ve sizler bu tarihi hala tersinden okuyorsunuz. Ki eğer sizler bizim şanlı tarihimizi doğru okusaydınız/okuyabilseydiniz Ulu Önder Atatürk'ün;
"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar" veciz sözünün manasını anlayabilirdiniz.
İNANANLAR KARDEŞTİR