İNSANİ İLİŞKİLERİMİZ

Ailemizde, iş yerimizde, sokağımızda, artık sosyal medyada yüz yüze geldiğimiz bir çok insanların kimileri bizim gibi düşünür ve davranır, kimileri farklı davranışlar sergilerler. Ancak aynı çevrede bulunduğumuz bütün kişilerle muhatap olmak, onlara karşı iyi niyet beslemek, haklarını gözetmek bizim kişilik hakkımızın bir görevidir.

Peygamber Efendimiz (S.A.) ve onun varisi rabbani alimler, insanlarla ilişkilerine son derece dikkat ederek, toplum içinde aşağılanan insanlara bile iyi davranarak eşsiz bir rehberlik sunmuşlardır. Dolayısıyla bizlerde aynı toplum içinde yaşadığımız kişi ve kişilerin haklarına dikkat ederek görevimizi yerine getirmek durumundayız. (Semerkant)

Günümüzde insanlar dinimizin kurallarını bilmemenin sıkıntısını çekmektedirler. Hal ve hareketlerini sevmediğimiz, hoşlanmadığımız, yaşantılarını kınadığımız, kendilerini reddettiğimiz bu kişiler, hakiki manada İslam’dan mahrum kişilerdir. Mahrum olanı mahkum etmek bizlere düşmez. Kişilerin şahsiyetini hedef almak, kınamak bizlerin işleri değildir.

Bizim asıl görevimiz, bilmedikleri hususları onlara öğretmek, yardım etmek, sevdirmek, Allah’ı (c.c) hakkıyla bilen ve tanıyan kişiler olmalarına yardımcı olmaktır.

Rabbimizden hem onların hem de bizim hayra kavuşmamız için dua etmektir.

Bir gece Seyyid Taha Hakkari’nin (kuddise sırruhu) kilerine bir hırsız girmiş ve un çuvalını sırtlayıp kaçmak istemiş. Fakat kaldırmaya güç yetirememiş. Seyyid Taha hazretleri kilere girmiş. Çuvalın arkasından tutup, “ Yardım edeyim” demiş. Hırsız korkmuş. Seyyid Taha “Yardımcı olayım da çuvalı sırtına yükleyelim. Ama dikkat et, bizim adamlarımız görmesin. Belki seni üzerler. Bir daha da ihtiyacın olduğunda kilere değil, bize gel. Biz senin ihtiyacını görelim” demiş. Hırsız bu davranış karşısında çok mahcup olmuş. Şeyhten af dileyerek kendisine hizmet eden kimseler arasına katılmış. (Semerkant)

Bu küçük hikayemizde de her şeyi açıkladık açıklamasına ama ne yazıkki biz ders almayız.

Kalın Sağlıcakla…..
YORUM EKLE