KAYIP VİCDAN

15 Temmuz 2016 tarihinin üzerinden 3 yıl geçti. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına saldıranların millet eliyle durdurulduğu bir milat olarak tarihe geçen bu savunma gerçektende  “ Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” sözünün yeniden tecellisi noktasında ülkenin her yerinde gerçekleşti.  Her şehirde her görüşte insan sokaklara inerek son yüzyılın en büyük tepkisini ortaya koydular.  Ülke her anlamda kitlenmiş bu hain sürüsüyle mücadele ediyordu. 

Milletimizin böyle bir olayla bir daha karşılaşmaması temennisini ileterek bir hususa vurgu yapmak isterim. Vicdan vurgusuna. Çünkü ülkeler yıkılır yeniden kurulur, binalar yıkılır yerine yenisi yapılır ancak kaybolmuş bir toplum vicdanı bir daha geri getirilebilecek bir olay değildir. 

Yıl 2012 Üniversitede öğrenciyim. Bir gün telefonum çaldı, arayan babamdı. Gümüşhane’de bir kurumda memur olarak çalışıyordu. Bana kızmaya başladı. Evladım ben seni üniversiteye oku diye gönderdim sen orada Ülkücü olmuşsun. Bırak bu işleri bak senin yüzünden burada bana laf ediyorlar. Beni sıkıştırıyorlar. Yapma evladım diye hayıflandı. O dönemler ülkücü olmanın suç olduğu yıllardı. Bugün FETÖ neyse o gün ülkücülerde ona yakın bir algı ile ön plandaydı. Hatırlayın Hüseyin Çelik Özel Harekât polisleri için “ bıyıklarını aşağı doğru uzatan yanlış insanlar, MHP militanı” benzetmesi yapmıştı. 

Yıl 2013 Üniversite bir olaya karıştım.  Olaya karışan karşı taraftaki öğrencilerden bazıları cemaat ile ilişkide olan insanlardı. Olay sonrası okuldan ceza aldığım için Gümüşhane’ye dönmüştüm. Şu anda siyasette bulunan pek çok isim bana terörist gibi bakıyordu.  “ Sen nasıl milliyetçisin, bu adamlar yabancı okullarda istiklal marşımızı okutuyorlar, senin bunlara destek vermen gerekirdi” söylemleri bunların temel cümleleriydi. Bazı siyasetçiler ise alenen yanlış yaptığımı söyleyerek benim İstanbul’da yaptığım er işin ceremesini babama kesiyorlardı. Ne yapalım biz gariban Anadolu çocukları inatla memleket sevmenin bedelini ailesine ödeten taraftaydık.

Yıllar geçti, yaptığım her eylemden sonra ailemle aram açıldı. Onlar benim etliye sütlüye karışmadan üniversite okumamı istiyorlardı. Zaman geçti Dershane meselesi patlak verdi, eski dostlar düşman oldu. Tabi bu sürede Gümüşhane’de kalburüstü ağabeyler yiyip içiyorlar, gezilere gidiyorlardı. Cemaatin her türlü nimetinden yararlanıyorlardı. Ortak ticari bağlantılar, ortak siyasi bağlantılar her yolu açıyordu onlara. 15 Temmuz yaşandığı gün İstanbul’a gitmiştim. Olaydan sonra 10 gün kadar İstanbul’da kaldım. Sonrasında Gümüşhane’ye döndüm. Ortalık panayır yeriydi. Şarkılar, türküler söyleniyordu. Geçmiş dönemde ne kadar bu yapı ile intisaplı insan var ise çoğu yine buradaydı. Cevap belliydi. Biz nerden bilebilirdik bunların böyle olduğunu. Cumhurbaşkanımızda tarifi vermişti.  Başı ihanet ortası ticaret altı ibadet olan bir yapıydı bu.  Zamanla bu ekipten alınanlar salınanlar oldu. Devlet bir şekilde mücadele başlatmıştı. Kimseye bir suç isnat etmiyorum. Lakin aklıma takılan bir soruyu hep gündemde tutmakta fayda var diyorum. 

“ Ben 20 yaşında Anadolu’nun bu çorak arazisinden koparak İstanbul’da okumaya giden birisi olarak bunların Amerika’nın güdümünde bir terör şebekesi olduğunu biliyorum da, kos koca insanlar nasıl bilmiyorduk diyebiliyorlar.” 

 Okumuş tahsil görmüş çok yüksek mertebelere gelmiş insanlar nasıl olurda bu yapıdan habersiz yaşamışlar? Sorumun cevabını o dönemlerde Gümüşhane valiliğine yeni atanan ve FETÖ ile mücadele’de etkin bir yol izleyen Gümüşhane valisi Okay Memiş vermişti. Vali Bey’in veda yemeğinde söylediği söz çok önemliydi. 

“ Eğer ben bana gelen şikâyetler doğrultusunda FETÖ ile mücadele etseydim bu salonun yarısı cezaevindeydi” 

Salonda kimler mi vardı? Gümüşhane’yi yöneten herkes salondaydı. Aslında bir sırrı ifşa etmişti vali bey. Şehri yöneten herkes FETO sonrası boşalan otoriten pay alabilmek için birbirlerini hiç düşünmeden suçlamıştı. İşte bahsettiğim kısımda tam olarak burası “ Toplum vicdanı” hiçe sayılmıştı. Kararmış vicdanları ülke menfaatinin önüne geçen bu insanların er dönem yapacağı şey yine budur. Bugün başka bir gücün yanında olacaklar devlet yarın onu düşman edince yine bilmiyorduk diyerekten yollarına devam edecek ve yola devam edecekler. Belki de eski valiyi pek de sevmemelerinin sebebi kullanamamış olmalarıdır.  O yüzden bu insanların ülkücüleri sevmesini ve yakın ilişkiler kurmasını iç desteklemiyorum. Biliyorum ki yarın bizleri de pul niyetine harcayacak vicdansız insanlar bunlar. 

Biz Anadolu’nun gariban çocuklarıyız. Bahtımız gülmeyecek belki ama dün olduğu gibi bugünde başımız dik geziyoruz sokakta. Cebimizde paramız yok, makamımız yok ama ismimizde hiçbir şaibede yok.  Anadolu’nun başı dik çocukları oldukça istedikleri kadar plan yapsınlar, eninde sonunda bozan bir Mustafa Kemal çıkacaktır….

YORUM EKLE