Kilim, Türk sanatına Selçuklular yoluyla geldiği, göçebe Türkmen ve Yürükler tarafından bir el sanatı olarak geliştirildiği bilinmektedir.
Yöresine göre değişen adlarıyla çözgü veya arış denilen dikey ve yatay ipliklerle dokunan, iki tarafı aynı, havsız yaygılara kilim adı verilir. İpliklerin dikey veya yatay olarak dokunmasıyla motif işlenmiş cicim, zili, gibi diğer dokuma yaygılara da kilim denenir. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlükte Zili; Enine ve boyuna motifleri olan, daha çok yolluk olarak kullanılan kilim olarak tarif edilir.
Geçmişten günümüze Anadolu’nun en eski el sanatları arasında yer alan kilimler, yöreden yöreye, köyden köye farklılık gösteren renk ve motiflerle süslemişlerdir. Kilimlerde bitkisel, geometrik, boylara ait damgalar, dini inançlara bağlı motifler, hayvan figürleri ve motifler kullanılmıştır.
Kilimin dili dokuma özelliğine göre coğrafi olarak da ayrılır. Örneğin sarı renk veren hayat toprağı Ege’de vardı. Burada sarı renklerin hakim olduğu kilimler yapılır. Bu renk Doğu Anadolu’da doğa koşulları nedeniyle olmadığı için kilimlerde renk ayrımı yapılır. Ayrıca Anadolu’daki her aşiretin ve boyun bir imzası vardır. Her boy, her aşiret farklı sosyokültürel ve psiko-sosyal yapıya sahiptir. Bunlar da kilimlerin diline yansır. Öte yandan, bölgeler arasında kız alıp vermeler de motiflerin renklerinin, biçimlerinin değişmesinde etkilidir.
Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar yayılan haklı bir şöhrete sahip olan halı ve kilimlerimiz, Avrupalı ressamlara esin kaynağı olmuştur. Bu hayranlık günümüzde de devam etmektedir. Anadolu’da yeşile, kırmızıya, maviye, özlem çeken insanlar, susuzluklarını kilimlere döker, bu renklerle gidermeye çalışırlar özlemlerini. Ağaçtan yeşil, gökten mavi, çiçeklerden kırmızı isteyen bu isteklerini, kilimlerinde anlatır Anadolu insanları... Bu yüzden kilimler, Anadolu’da bir renk sofrasıdır. Alı al, moru mor, akı karası, sarısı durusu, nesi var, nesi yoksa sofraya getirir; evini, çadırını, bir bayram şenliği, bir düğün alayı gibi renklerle donatır. Genç kızlar düşüncelerini kendine özgü şekillerle, renklerle dile getirmeye çalışır, bu şekilleri, renkleri, halısına, kilimine, çorabına işlemiştir.
Kelkit’te dokunan Zili (Zilli) kilim ile Şiran İlçemizde dokunan Ala kilimler ilçelerimize has kültür ve sanat ürünleri olarak ün yapmıştır. Zili Kilimler önceleri tek parça halinde ve büyük ebatta üretilmelerine rağmen, seccade tipleri de günümüze ulaşan kıymetli ve nadir ürünlerdendir. Ayrıca eskiden çuval olarak dokunan Zili Kilim motifleri günümüzde sanat değeri taşıyan eserlerdir. İlçelerimizde dokunan kilimler, çadırından sedirine, çuvalından heybesine yaygındır. Çorap olur ayağa giyilir, kuşak olur bele sarılır. Kız, çeyizindeki kilimiyle övünür; delikanlı, kilimlerde sevgilisinin hayalini görür. Kilim, bizde gönül dolusu türküdür.
Kilimde onu dokuyan, onunla saatlerini geçiren, ilmeklerinin renklerini, şekillerini belirleyen kadınların yüreklerinin sesi vardır. Motiflerin de alfabesi var. Okuyabilen nefeslerle aralarında özel bir dilleri vardır. Desenlerin alfabesinde bir incelik, bir kültür, bir ortak dil var.
Kilimlerimizde kullanılan desenlerin ifade ettiği anlamlar ise şöyledir:
Muska ve nazarlık: Muska deseni kötülüklerden korunmak amacı ile kilimlerin üzerine işlenir. Beraberinde kullanılan, aynı anlama sahip bir diğer kilim motifi ise nazarlıktır. Nazarlık motifi de tıpkı muska deseni gibi bulunduğu yeri ve sahibini nazardan koruyacağı düşüncesi ile kilimlere dokunur.
Kuş Deseni: Yırtıcı kuşlardan olan kartal, kilim motifi olarak kullanıldığında güç ve kudreti temsil eder. Bülbül ve güvercin şanslılığın; baykuş ve karga ise kötülüğün sembolü olarak kilimlerde kullanılır. Kuş; mutluluk, keyif ve sevginin sembolüdür. Güç ve kuvveti simgeler.
Küpe: Eskiden genç kızların dileklerini halı ve kilimlere dokuduğu söylenir. Halıyı dokuyan kişinin evlenmek istediğini ifade eden küpe motifi ise, genç kızların bu isteklerini aile büyüklerine iletmelerini sağlayan önemli bir semboldür.
Saçbağı, Sandık: Sandık yine genç kızların çeyiz sandığı anlamına gelir. Ayrıca saç bağı motifi de açıkça evlenme isteğini ifade eder.
Koç,Göz: Kadını temsil eden “eli belinde” ve erkeği temsil eden “koç” motifi ile birlikte ortada yer alan “göz” sembolünün olduğu temel bir “bereket” motifi vardır. Bu motifte bulunan gözün aileyi kötülüklerden koruduğu düşünülür.
Yıldız: Yıldız motifi, Türk halılarında üretkenliği temsil eder. Yıldız ışığın sembolüdür. Işık ise aklı simgeler.
Ejderha: Ejderha motifi, hava ve su ile ilgili anlamlar taşır. Bu desenin bahar yağmurları ile birlikte bereket getireceğine inanılır. Hayat ağacı, mitolojide olduğu gibi kilim dokumada da sonsuzluğu sembolize eder.
Akrep: Akrep sembolü ise akrebin kötülüklerinden korunmak için halı ve kilimlerde kullanılır.
Pıtrak: Çiçeklerle dolu anlamına gelen “pıtrak gibi” deyimi, bu motifin bolluğun bir sembolü olarak un torbaları üzerinde kullanılmasını açıklar.
Kilimlerin dokumasında kullanılan ipler, geleneksel ip boyama yöntemleri ile coğrafyasında yetişen bitkilerin meyvelerden yapılır. Yün ve ipleri doğal yöntemlerle ve kökboyası denilen boyama işleri ile boyanır. Boyama şekli her yörede farklı şekillerde ve geleneksel bilgi ve öğretilerle yapılır. Gümüşhane coğrafyasında yetişen bitkilerden elde edilen renkler; Kökboya- Kahverengi-kırmızı renk, Aspir- Sarı-yeşil renk, Ceviz- Haki ve yeşilin tüm tonları, Sütleğen- Sarı-yeşil ve tonları, Labada- Kahverengi ve tonları, Kekik- Sarı-yeşil-gri, Papatya- Sarı ve tonları, yaygın olarak karşımıza çıkan renklerdir.
Kilimin ortak bir özel dil olduğuna dair anlatılan birçok hikâye vardır. Bunlardan bir tanesini nakledelim.
Bir gün Anadolu'dan devrin padişahına katırlar yüklü hediyeler, eşyalar gönderilir. Hediyeler arasında bir adet köyde dokunmuş kilim de vardır. Padişah kilime bakınca gözleri dolar, içi sızlar. Sonra yaverlerine,
"Tez gidin, bu kilimi dokuyan kızın babasını bana getirin" der.
Adamları birkaç gün sonra kilimi dokuyan kızın babasını da yanlarına alıp saraya dönerler. Padişah ihtiyara adama:
- Kızın çok üzgünmüş bu aralar, yoksa onu sevmediği biriyle mi evlendiriyorsun, diye sorar. Adam bundan padişahın nasıl haberi olduğunu anlayamadan, düşünceli bir hal ile:
- Evet padişahım. Fakir bir genci istemişti evvelinde. Ama ona değil de zengin bir delikanlıya vermeyi daha uygun gördüm, hem kızım rahat eder diye... İyi de siz bunu nereden biliyorsunuz?
Padişah önündeki kilimi göstererek:
- Bak! Bunu senin kızın dokudu değil mi?
- Evet, padişahım, bu onundur.
- Kızını sevdiği gençle evlendir. Giderken de iki eşekle bir katır dolusu yük hazırlattım. Onları da beraberinde götür belki lazım olur... Ha bir de unutmadan kızına söyle, kırmızıyı yeşile az çalmış, meramını anlamakta zorlandım, haberi ola! Der.
Son söz olarak kilim, onun dilinden anlayanlar için yerine göre mektup olur. Yârinin hayalini, gözünün rengini kilimlerde arayan Anadolu’nun kilim sevgisi, gerçekten hayranlık vericidir. Geçmişin derinliklerinden günümüze değin süzüle gelen olgun bir zevkin, katıksız, saf bir düşüncenin sanatla ifadesidir.
Kaynakça;
Bayraktaroğlu, Suzan, "Türk Halı Kilim Sanatı ve Vakıf Halılar", İş Kültür ve Sanat
Durul Yusuf –“Anadolu Kilimlerinden Örnekler “-Akbank Kültür Sanat
Kelkit Kaymakamlığı. “Kelkit Zilli Kilimleri”