Kocakarı Takviminin Yılbaşı GALANDAR

Doğa olaylarını dikkate alınarak asırlardır uygulana gelmiş Rumi takvimin yılbaşı günü GALANDAR. 

Kelime olarak Takvim, Aralık ayı, Ocak ayı vb. anlamlara gelmektedir. Miladi takvime göre 13 gün sonradan gelmektedir. Aprul’un beşi, Mart dokuz, Kocakarı soğukları vb. nenelerimizden duyduğumuz doğanın diliyle bu günler Kocakarı takvimi içerisinde yer alır ve halen köylerimizde bu günler dikkate alınarak ekme, biçme vb. işlemler gerçekleştirilir. 

Bu takvimin ilk günü gece saatlerinde halka arasında yapılan etkinlik yüzyıllar boyunda devam ederek günümüze kadar gelmiştir. Galandar kutlamaları olarak bilinir.  Farklı dil ve din mensupları doğanın takvimini ortaklaşa kutlaya gelmişlerdir. Bu kutlamalarda yabani hayvan kostümleri, ziller ve farklı kostümler giyerek kapı kapı dolaşılır. Yem, yiyecek, bahşiş vb. toplayarak gecenin ilerleyen saatlerinde ziyafet çekilir. Maksat tamamen muhabbet olan bu eğlence türünde, kişiler tanınmasın diye yüzleri boyanır. Çalgıcı, gelin, bekçi, nevaleyi toplayan gibi tiyatro ekibi oluşturulur ve oyunlar sergilenir. Gidilen hane sahipleri oyuncuları tanımak için ellerinden geleni yaparlar. Acaba gelin kim? Kadın kıyafeti giydirilerek süslenen gelin muhteşem bir koruma altındadır. Hal böyle olunca herkeste geline ulaşmaya çalışır. Bekçiler oyun ederken değneklerle bir yandan gelini kollar kimseyi yanaştırmazlar. Oyunlar sergilenir bahşişler alınır ve diğer hanede yeni bir eğlence için yola devam. Her daim hayatın içinde olan bu köy oyunları diğer bir deyişle kültür tiyatroları bazı köylerimizde halen derinlemesine devam etmektedir. Saygı ve şiddet sınırını aşmadığı müddetçe yeni nesillere güzel örnek olmaktadır. Yetenekli insanlar bu küçük yaşam alanlarında, içlerindeki birikimi bu fırsatlarla ortaya çıkarırlar. Sesini, yeteneğini, anlatı becerisini, şiir yeteneğini, taklit yeteneğini, rol yeteneğini, aşçılık vb. yetenekler bu günlerde ortaya çıkar. Kadınlar ve Erkekler farklı ortamlarda rahatça her türlü oyunlarını sergilerler. 

Kaynağı tam belli olmayan bu şenlikler ki, kimisi Rum kimisi Ermeni âdeti der, bu ne kadar doğrudur bilinmez ama asırlar boyu birlik ve beraberlik içinde bu eğlence günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Zor coğrafyaların insanları olarak ekmeğini topraktan kazanan çileli hayatların doğanın tekrar yenilenmesi, yeni bir yılın karşılanması amacıyla kurgulanmış birlik beraberlik örneği gösterilerek bizlere miras bırakılmıştır. 

Hepimizin gülmeye’ de ihtiyacı var. 

YORUM EKLE