“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz” veciz sözü hafızamızda ikinci hasta adam modundaki Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıran ve dünya konjüktüründe haklı bir mevkiye çıkaran bedeni küçük yüreği koskocaman yiğit insanı vefatının 19. Yıldönümünde anmak ve onu yeniden anlamak için Gümüşhane’den Erzurum’a yola çıkıyoruz. Aracın mikrofonunu eline alan onun güzel yanlarını, insanlığını, dindarlığını, hizmet ve vefa aşkını anlattılar. Bende cenazesine katılma şerefine nail bir sevdalısı olarak o gün tekbirlerle ilk defa bir Cumhurbaşkanını asıl olan öteler alemine göndermenin bahtiyarlığı ve hüznü içindeydim.
Türkiye’nin yarınlarını aydınlatan bu güzel insanın hatırasına saygılı, hizmetlerini bilen, onun felsefesini idrak eden yüzü nurlu, gönülleri onurlu ve vefalı 500 kişi Erzurum’da aynı ortak paydada buluştuk ve Türkiye’nin ilklerinin mimarı bu güzel insanı tekbirle, dualarla, ilahilerle ve hatıralarla yâd ettik.
Peki, yıllar sonra bile artarak devam eden bu sevdanın altında yatan sebep neydi? İlki o bizden biriydi. Çünkü o Mehmet Keçeciler’in ifadesiyle Çankaya’da namaz kılan ilk cumhurbaşkanımızdı. Çünkü o yokluk ve yoksulluk girdabında aldığı devleti birdenbire bolluk ve bereketlik içine gark eden bir siyaset ve devlet adamıydı. Elektrik, su, petrol yok. Tornalar ve tezgahlar çalışmıyor. Halk darbelerden muzdarip sindirilmiş, korkutulmuş, acı içinde yarınlarından umutsuzdu. Ve birden bu küçük dev adam Türkiye’nin en zor döneminde kollarını sıvadı ve bizden biri olarak mütevazı yaşadı, inançlı yaşadı, halkın ve Hakk’ın dilinden konuştu, ilkeler ve hedefler koydu ve karanlıklardan aydınlığa bir yol haritası çizerek makûs talihimizi değiştirdi.
70 sente muhtaç bir ülkenin hemen her alanda adeta devrimler yapmasının tek sebebi olan Turgut Özal’ı iyi anlamak ve yeni nesillere de iyi ve doğru anlatmak lazım. Yasakların adeta toplumu kapladığı ve inançların yaşanamadığı bu dönemde bu küçük dev adamın dev hizmetlerini idrak etmek ve hakkını vermek lazım. Devleti, özel sektörü ve dünyayı çok iyi bilen ve tahlil eden ve Anadolu’nun bağrından çıktığı için Türkiye’yi çok iyi tanıyan Özal cesaretli, kararlı ve milletine güvenen bir liderdi. Vizyon ve hedefler koyar ve onu gerçekleştirmek için gayret ederdi.
Ve yıllar sonra Mahmut Oltan Sungurlu ve Özal’ın ak saçlı ekibinin onun ardından riyasız ve yalansız duygu ve düşüncelerini aktarmalarını ağzım açık dinlerken nasıl bir lidere sevdalanmış olduğumun gururu ile son derece bahtiyarım.
Bugün Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider var ise, Çankaya’da bizden biri oturuyor ise elbette bunun altında yatan ilk ve tek sebep Turgut Özal’ın hareketi, felsefesi ve inancı diyebiliriz. Milletin değer yargılarını önemseyen bu lider Türk Gençliğinin çağdaş eğitim almasında ve ülkesine hizmet etmesindeki en önemli etkendir de diyebiliriz.
Ve ne yazık ki Özal’ın ölümü arkasındaki sır perdesinin hala aydınlanamadığı, Adnan Kahveci ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun akıbetleri hala soru işaretleri olarak karşımızda durmakta ve biz gönlü kırık ve sevdalı bireyler olarak daha yaşanabilir, yasaksız ve daha demokrat bir ülkenin hayali ve sevdası ile beklemeye devam etmekteyiz.
Bu ülkede yasakları kaldıran, kırtasiyeciliği yok eden, mevzuatı değiştiren, değişimlerin temellerini atan, ülkeye ve gençliğe ufuklar gösteren, çağdaş adımlar atan, gençlere güvenen memur bir ailenin lider evladı Turgut Özal’ı vefatının 19. Yıldönümünde vefa ile sevda ile ve gözyaşları ile anıyoruz, anlıyoruz ve ağlıyoruz.
KÜÇÜK DEV ADAM: TURGUT ÖZAL