KULAĞIMIZDAKİ İNCİ KÜPELER

Kalem ve kağıdım var baş köşemde; sevdiklerimi yazıyorum gitmek istediğim yerleri, görmek istediklerimi de yazıyorum. Düşündürdüklerinizi yazıyorum en çok neden diyorum sorguluyorum sonra yutkunamıyorum. O kadar çok ki düşündürdükleriniz, kalk gidelim diyorum kalemim ve kağıdıma uzaklarda yazalım sevdiklerimizi, düşündüklerimi. Kimsenin nefesini hissetmeyelim ensemizde rüzgar olsun tenimde ve bir ağaç gölgesi en serininden. Üşürcesine yazmalıyım ellerim üşüdüğüm için titremeli korktuğum için değil. Bütün acıların, öfkelerin ve bütün kutuplaşmaların üzerini örtelim onlar üşümesin. Çünkü onlar üşüyünce çok daha fazla agresif bir tutum sergileme ihtimalini unutamıyorum, unutturmuyorlar. Her şey unutulmaz mesela kiminle yolculuğa çıktığını unutma seni yarı yolda bırakanları, mesela sana sırtını yaslayıp bütün yükü senin benim, bizim omuzlarıma yıkanları unutmayalım. Bütün bunlar kulağımıza küpe olurken aynı zamanda yeni doğmuş bir bebeğin attığı ezgi dolu çığlıklar olsun kulağımızda. Nasıl yani ben bunumu bekledim dokuz ay çığlığı çok acıdır. Aslında umduğunu bulamamaktır. Ahlanmak vahlanmaktır. Elinden tutup onu dağ bayır çimen dolaştıracak biri arar ya; işte bizlerde üç günlük dünya için dokuz ay bekliyor ama maalesef umduğumuzu bulamamanın çığlıklarını o üç gün boyunca sessiz sessiz atıyoruz. Ey dost çığlıklara ses ver ve ezdirme üzdürme kendini ve ruhunu. Herkesin bir enstürmanı olsun mesela benim bir klrnetim olsun senin kemanın onun bir bağlması olsun ne zaman canımız yansa kulağımızın dibinde çığlık çığlığa çalsın, benim istediğim ses üzsün beni kırsın beni ama onlar üzmesin kırmasın. Hadi tut elimden gidelim gelemeyen bahara gidip dönmeyenlere, dönemeyenlere hadi koşalım beklettiklerimize ve beklediklerimize. Özümüze dönelim sözümüze dönelim. Kimse senin denizinde gemi olmasın, dalgan olmasın, limanın olmasın. Sen denizinde özgürce dalgaların arasında geminle dolaş sonra canın ne zaman istersen dön gel limanına. Limanda beni bekliyor birileri dersen çok erken döner, çok erken yaşlanır, çok erken ölürsün deli gönül… Denizde gemi olmak istemem ağaçta yaprak olmak isterim savursun rüzgar beni daha önce görmediğim, duymadığım, bilmediğim yerlere. Hoş gel yeni yerler hoş gel.  Bir çiçek ol ömrüm, bir çiçek ol sevdiğim en çok yaşayan yalnız yaşayan herkesin hayran olduğu çiçek ol ömrüm bir gelincik ol mesela. Süsle bütün boş bahçeleri önünden geçenler yaşarken nasıl öldüklerini kalplerinde hissetsin. Türkü ol kalplerde ezgi ezgi dolaş damarlarında sevgisizlerin. Bir murad alamayan dünyadan bütün hesapları ahırete bırakanın kalbinde tek tek filizlen canım gelincik. Hoş gel dersini almış kulağında inci inci küpelerinle yeni sen yeni ben yeni biz. Hoş gel, elinde gelincik çiçeğin kulağındaki incilerinle..

YORUM EKLE
YORUMLAR
Serkan güntaş
Serkan güntaş - 2 hafta Önce

Bu nasıl güzel bir anlatım