Türkiye herhangi bir alanda ilerleme sağladığında hemen birileri bir yerde düğmeye basar. Ekonomi baronları devreye girer Türkiye’nin ekonomi notunu düşürür. Daha sonra da düzeltme gibi yollara başvururlar. Türkiye’nin sanayi alanındaki atılımları, teknolojik savunma sanayi alanındaki yeni teknolojik silah ve mühimmat üretimi, her alanda yerlileşme çabaları birilerini rahatsız ediyor.
Türkiye’nin gelişimi Avrupalı sözde dost ve müttefikleri ciddi bir şekilde rahatsız ediyor. Türkiye’nin gelişmesi demek Türkiye gibi bir pazarı kaybetmek demek onlar için. Durum böyle olunca da her dönem bir şekilde Türkiye’yi yönlendiren bu zihniyet, artık bu konuda söz sahibi olamayınca başka başka ayak oyunları ile kendi emellerine ulaşmaya çalışıyorlar. Böyle bir durumda Türkiye’nin gelişmesini ilerlemesini istemeyen şer odakları bir araya gelip Türkiye üzerinde istedikleri oyunu oynamaya çalışıyorlar. Bu ayak oyunlarına karşı duranları gördükçe de deliye dönüyorlar, “hangi alandan saldırsak bir şey yapamıyoruz” diyerek tabiri caizse kuduruyorlar. Bu yolla hedeflerine ulaşamayanlar ülkemizi içten karıştırarak hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Bu yolu deneyenler ülke içindeki hainlerle her zaman iş tutarlar, onları el altından desteklerler. Amaçlarına ulaşmak için insanın aklına gelmeyecek hain planlarla, ülkeye ve yöneticilere diz çöktürmeye çalışırlar, tıpkı bize yaptıkları gibi. Ne yaparsa yapsınlar bunu başaramayacaklar.
Dış mihrakların bu hain planları her zaman olmuştur. Bundan sonra da olacaktır. Fakat ülke içinden bu hareketlere destek verenlere ne demeli? Onların ağzı ile konuşanlara ne demeli? Onlar gibi hain planlar yapanlar ne demeli?
Ülkemiz şu an bir seçim sürecine girdi. Kendini demokrat olarak addedenler seçim meydanına çıkar propagandasını yapar, halktan oy ister. Halktan oy isterken terör ağzıyla konuşmaz, Türkiye düşmanlığı yapmaz, toplumun inandığı değerlere hakaret etmez. Bu şekilde hareket etmeyenler karşılarında Türk yargısını bulacaklardır. Durum böyle olunca da anayasal ve demokratik hakkımız olan ifade özgürlüğümüz elimizden alınıyor diyerek feveran ederler. Küresel şer odaklarının basın yayın araçları ile olayın gerçek yüzünü değil de kendi istedikleri şekli ile yalan yanlış haberleri dünyaya duyururlar. Bu şekilde engellendiklerini anayasal haklarını dahi kullanamadıkları yalanını dünyaya yayarlar. Sözde demokratik olan bu şer odaklarından eman dilerler.
Demokrasiden dem vuran ülkeler geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanlığı için yapılan halk oylamasında tam anlamı ile sınıfta kaldılar. Türkiye’nin seçimle işbaşına gelen bakanlarına bazı bölgelere girmesine müsaade etmediler, konuşturmadılar. Sözde ileri demokrasinin olduğu günümüz Avrupa’sının demokrasiden anladığı budur işte. Onlar olsa olsa kendi menfaatleri çerçevesinde demokrattırlar. Gerçek bir demokrasiden nasiplerini alamamışlardır. Tarihte medeniyeti öğrettiğimiz Avrupalı devletler bu gün bize bu kafa ile medeniyet öğretecekler. Bu yere düşmüş medeniyet bayrağını yerden yine biz kaldıracağız. Bu şer cephesine gerçek anlamda medeniyeti tekrar öğreteceğiz.