Türk orduları Başkomutan Vekili Enver Paşa, III. Ordu Komutanlığı’na Çanakkale’de başarılı muharebeler yapmış olan Vehip Paşa’yı atamıştır. Vehip Paşa’nın komutasında yüz otuz bin asker ve iki yüz top, Rus orduları komutanı General Yudenich’in komutasında iki yüz bin asker, dört yüz top vardı. 18 Haziran 1916’da Vehip Paşa ile 5. Kolordu Komutanı Fevzi Paşa ve diğer Türk subaylar Gümüşhane’de toplanarak düşmanın Trabzon kanadına saldırmayı kararlaştırırlar. 25 Haziran 1916’da saldırı başlar. Bu saldırıda önemli sonuçlar alınır. Aynı gün Ruslar Erzincan’ın doğusundaki Yusuf İzzet Paşa birliklerine saldırırlar. Çok şiddetli çarpışmalar olur. Ruslar çok kayıp verir, geri çekilirler. Ancak 32. tümenimize gece baskını düzenlerler. Burada birliklerimize ağır kayıp verdirirler. En çetin çatışma Kop Dağı’nda gerçekleşir. Burada bir Rus bölüğü tümüyle çığ altında kalarak yok olur. Kop Dağı’nı bir aylık bir boğuşmanın ardından aşan Ruslar, Bayburt’un kahramanca direnişi karşısında şaşkına dönerler. Erzurum’u savaşsız alan Yudenich artık karşısında bir Türk ordusu yoktur düşüncesiyle Bayburt’a saldırmış ancak Vehip Paşa Enver Paşa’ya yazdığı bir mektupta dediği gibi Bayburt’u ikinci bir Plevne yapmıştır.
16 Temmuz 1916’da Ruslar Bayburt’a girmiştir. Başkomutan Grandük Nikola haberi Çar’a sevinçle vermiş, Rusya’da şenlikler yapılmıştır. Bayburt’a ilk giren Rus alayı ne hazindir ki Orta Asya Türklerinden oluşan 17. Türkistan alayıdır. Arkasından Sibirya Kazak Alayı şehre girmiştir. Türk kuvvetleri şehri boşaltmış, dört ayrı cephe oluşturacak biçimde yeniden konuşlanmıştır. Bunlar Çoruh (Pulur-Gelinpertek Hattı), Hart (Köse-Pirahmet Hattı), Lazistan (Tekke-Gümüşhane-Torul Hattı) ve Sahil Müfrezesi (Kürtün-Vakfıkebir Deresi Hattı).
Türk ordusunun çekilmesiyle Rusların I. Plaston Alayı hiçbir engelle karşılaşmadan Pirahmet’e kadar ilerler. Pirahmet’te kısa süren ama Rus birliklerine önemli kayıplar verdiren bir direniş gösterilir. 19 Temmuz 1916’da Ruslar Gümüşhane’ye girer. Gümüşhane’nin güney sırtlarında birliklerimizle Rus birlikleri arasında çatışma devam eder. Aynı gün Ruslar, Torul’u da işgal ederler. 22 Temmuz 1916’da da Rusların dördüncü Türkistan ve dördüncü Avcı Alayları Kelkit’e saldırır. Kelkit’te çok kanlı çarpışmalar olur. Akşama doğru Kelkit düşer. Şiran’a doğru ilerleyen Rus birlikleri Çilhoroz geçidi eteklerinde durdurulur. Burada Ruslar ağır kayıp verir. Ardıçlı (Aksipert) köyü önünde 800 askerleri öldürülür. Bu başarıyı 3 Türk subayı gerçekleştirir. Ruslar eski adı Germürü olan Aksöğüt’e küçük bir askeri havaalanı inşa ederler. Buraya getirdikleri 10 uçakla işgal süresince bölgeyi denetlemişlerdir.
İşgalden sonra Şiran’da ve Gümüşhane’nin işgal edilemeyen bölümlerinde konuşlanan birliklerimizin karşısına Rus orduları konuşlanır. İkinci Türkistan kolordusu Kelkit-Torul hattına, beşinci Kafkas kolordusu Torul-Trabzon hattına yerleşir. İşgal bitene kadar ufak tefek çatışmaların dışında iki ordu vaktini birbirini kollamakla geçirir. İşgalden sonra Rus komutan bildiri yayınlayarak Rus yasalarının uygulanacağını, herkese eşit davranılacağını duyurmuş; mal ve can kaygısına düşülmemesini ve herkesin işine gücüne bakmasını istemiştir. Arkasından askerlik çağına gelmiş gençlerin muhtarlarca kendilerine bildirilmesini içeren bir bildiri daha yayınlamıştır. İkinci işgal 19 ay sürdü. 1917 Ekim Devrimi Rusya’da karışıklıklara ve iç savaşa yol açınca 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi yapıldı. Ruslar ordularını geri çekmeyi kabul ettiler. Ancak Ermeniler Rusların boşaltacağı bölgenin Büyük Ermenistan’ın bir parçası olduğunu ileri sürerek bölgeyi işgale kalkıştılar. Bölgeye gönüllü 6000 Ermeni geldi. Yerli Ermeniler de onlara katıldı. Bunun üzerine Başkomutan Enver Paşa, Rus işgalindeki yerlerin ancak ordu gücüyle geri alınabileceğini düşünerek Türk Kafkas Cephesi Komutanı Vehip Paşa’ya gerekli emri vermiş, Paşa da Mütareke’yi geçersiz sayarak emrindeki 3.Kafkas Ordusu’nu harekete geçirmiş, 15 Şubat 1918’de Gümüşhane ve Torul, 17 Şubat’ta Kelkit, 21 Şubat’ta Bayburt düşman işgalinden kurtarılmıştır.
Bayburt ve Gümüşhane işgallerinin en önemli yönü işgal sırasında bölgede azınlık olan Rum ve Ermenilerin halka düşmanca tavırları ve çekilme esnasında ve işgalden sonraki bir haftalık boşlukta Ermenilerin giriştikleri katliamdır. İşgalin bir sonucu da halkın “MUHACİRLİK” dediği ( Amasya, Tokat , Çorum ,Yozgat vs gibi şehirlere ) göçe neden olmasıdır. Üçüncü bir durum da halkın can, mal ve ırzına yönelik saldırıların meydana gelmesi, halkın yoksulluğa ve sefalete düşmesidir
19. Yüzyılda, Trabzon’da, Osmanlı İmparatorluğuna bağlı bir sancak olarak bulunan Gümüşhane, rahat bir dönem içerisinde idi. Ancak bu dönemde yaşanan yoğun savaşlar dolayısı ile tedirginlik içerisine giren halk, madenlerini de gerektiği gibi işletemediklerini düşünerek Gümüşhane’den göç etmeye başlamışlardır. Böylelikle, Gümüşhane’de hem nüfus azalmış, hem de harabiyet hüküm sürmeye başlamıştır.
20 Temmuz 1916 gecesinde ise, Ruslar, Gümüşhane’ye girerek bölgeyi işgal etmişlerdir. Bunda da fazla zorlanmadıklarını belirtmek yanlış olmaz; çünkü Türk kuvvetleri fazla karşı koyamamışlardır. Ve bununla birlikte, Gümüşhane’nin sonrasında Trabzon da Rusların eline geçmiş bulunmaktadır.
Artık hem Gümüşhane, hem de çevre il, ve ilçeler, işgaller karşısında zor durumda olmalarının yanında, Ermeni zulmü ile de başa çıkmaya çalışmaktadırlar. Kısacası Gümüşhane’nin ezildiği bir dönemden geçilmektedir. Tam bu sırada Rusya’da Bolşevik İhtilali çıkmıştır. Artık Rusya kendi iç meseleleri ile uğraşmak zorundadır. Bu nedenle, 18 Aralık 1917 tarihinde, Erzincan Mütarekesini imzalamaya karar vermişlerdir. Artık ordularını geri çekeceklerdir, ama Ermeni zulümleri hızından hiç bir şey kaybetmemiştir.
Buna karşın Erzincan Mütarekesi iptal edilerek geçersiz sayılmış ve savaşlar yeniden başlatılmıştır. Buna dayanarak Gümüşhane’nin kurtuluşu, 15 Şubat 1918′de gerçekleştirilmiş olup, Gümüşhane’nin kurtuluş tarihinde Rus işgaline son verilmiş bulunmaktadır.
Tarihinden bihaber yaşayan Gümüşhaneli gençlerimizin ve çocuklarımızın bu şehrin kısa tarihini, kurtuluş gününü, atalarının çektiği sıkıntıları, muhacir yıllarını çok iyi öğrenmeleri umudu ile o günleri anlatan şiirimi sunmak istiyorum.
Rabbim bu aziz millete bir daha esaret yüzü göstermesin inşallah.
15 ŞUBAT
Hüzün yüklü bulutlar Vauk üstü doğmuştu,
Kızıl ordu erkenden karanlığı boğmuştu.
Vahşi sırtlan misali gelmişlerdi dört yandan,
Çoğu karşı koymuştu kimi geçmişti candan.
Tandırlarda yakıldı şişlendi mereklerde,
Bir kuru arpa ekmek kalmıştı tereklerde.
Anamın peçesine uzandı kirli eller,
Dedemin gözlerinden akıyor kanlı seller.
Sefalet yıllarıydı elde yok avuçta yok,
Gençler Çanakkale'de ülkenin dertleri çok.
Çevirmek zordu elbet başa yazan kaderi,
Bir çelimsiz inekle üç beş tavuk ederi.
Yükte hafif ne varsa yün heybelere doldu,
Kervanlar düştü yola göç göç üstüne oldu.
Tokat, Çorum, Amasya vatan oldu bizlere,
Ağıtlar arşa vardı mühür düştü sözlere.
Ve gittik ağlayarak kaldık bir dağ başında,
Kimi seksen demiş beşikteki bir yaşında.
Geride o bahçeler bağlar tarumar olmuş,
Dallarda mor çiçekler güller sararmış solmuş.
Beşinci Kolordusu Komutan Fevzi Paşa,
Erzincan'dan ve Kop'tan şehir düştü ataşa.
Ermeniler zalimce yaktı bütün köyleri,
Çoluk çocuk demeden katletti tüm beyleri.
Tarih Temmuz On Altı düşman şehire girdi,
Pirahmet önlerinde düşman zayiat verdi.
Vehip Paşa emrinde Üçüncü Kafkas Ordu,
On beş Şubat gününde asker kıyama durdu.
Gümüşhane ve Torul kurtuldu aynı günde,
Kelkit iki gün sonra birleştiler düğünde.
Şimdi bu olanlardan kimse ibret almıyor,
Kimi yabancı olmuş tarihini bilmiyor.
O yıllarda her evden şehit gaziler vardı,
Herkesin kaderinde kanlı yazılar vardı.
Vatan namus demekti borcumuz vardı elbet,
Asla esir düşmedi asırlardır bu millet.
On Beş Şubat tarihi zafer diye kazılır,
Bu milletin tarihi altın harfle yazılır.
Hayalî dile getir unutma bu destanı,
Gümüşhaneli evlat ecdadı iyi tanı.
İsmail HAYAL
Hocam güzel yazınız için teşekkür ederim. Gerçekten tarihimizi çocuklarımızın bilmesi lazım ama buda dalga konusu yapılıyor. Bunun da önüne geçilmesi lazım. Onun için okumak, okumak, okumak lazım.