LCV

Bu üç harfi kısıaltma ile ilk tanışmam İSDEMİR*’ de çalışan mühendis arkadaşımın oğlunun sünnet düğünü   davetiyesinde görmüştüm. Yanında bir tarih ve bir isim yazıyordu. Anlamını bilmediğim bu LCV’ nin açınımını kısa bir araştırmadan sonra öğrenmiştim. Eğer düğüne katılacaksam kaç kişi ile katılacağımı en geç belirtelen tarihe kadar ilgili kişiye bildirmemiz isteniyordu. Ancak o zamanki olaylara bakış açımla pek fazla da bir anlam verememiştim. Ne yalan söyleyeyim birazda gereksiz bulma ukalalığını yapmıştım. Ancak davetiyeye böylesine bir not düşülmişse benim bilmediğim bir  nedeni mutlaka vardır diyerek bildirimimi yapmıştım.

Ramazan ayı her zaman olduğu gibi rahmet ve bereketi ile yine geldi. Ömrü olanlar bu güzel  günleri tekrar yaşama şerefine nail oldu. Tıpkı geçmişte olduğu gibi bir sonraki ramazan ayında kimler bu dünyadan göçmüş olacak kimbilir. Başta da vurguladığım gibi ramazan ayınız feyz ve bereketi bir başka. İnsanların iç dünyasında oluşturduğu heyecan ve coşkunun tarifi de imkansız. Hani tabiri caizse “anlatılmaz yaşanır” türden.

Ramazan ayı geldiğinde insanlar yardımlaşma konusunda neredeyse birbirleriyle bir yarış içerisine girerler. Bunlar  gösteriş ve aşırıya kaçmadıkça çok güzel davranışlar. Hatta son yıllarda bazı STK’ lar ve yerel yönetimlerde bu kervana katıldılar. Katılmayı bırakın bu işin öncüleri pozisyonunda kendilerine yer edindiler. Her ne kadar çok güzel dayanışma ve birliktelik örneği olmalarına karşın eleştirilecek yönleri de yok değil. Önemli olan olaylar bakış açımız. Eğer faydalı bir organizasyon olduğunu vurgulamak istersek onlarca madde sıralayabiliriz. Ancak olayı eleştirmek istersek bir o kadarda olumsuz madde sıralayabiliriz.  Burada önemli olan bizim aynada neyi görmek istediğimizdir. Ancak ben bu tür organizasyonlara biraz farklı açıdan bakacağım.

Geçtiğimiz hafta yöneticileri hemşehrim olan bir dernek benzer bir iftar yemeği organizasyonu yapmış ve nezaket gereği beni de davet etmişlerdi. Çok uzakta olmasına karşın “Davete icabet etmek gerekir” düsturuyla bu güzel organizasyona katıldım. Mekan gayet güzel organizasyon böyle bir STK için gayet de güzeldi. Buradan tüm yönetim kurulu üyelerine ve emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ellerinden gelenin en iyisini yapmışlar ve de yapmaya çalışmışlar.   Masalar tıpkı düğün organizasyonlarındaki gibi süslenmiş ve bir güzel hazırlanmış. İftar saatinden önce sıcak yemekler dışındaki tüm yiyecek ve içecekler masalara yerleştirilmiş.

İftar saati yaklaştıkça davetliler yavaş yavaş teşrif etmeye başladılar. Kimisi aileleri, eşleri çocukları, kimisi misafirleri ile gelmişti. Bu tür organizasyonların sevdiğim bir yönü de, insan uzun süredir göremediği dostlarını  görme şansını yakalıyor. Hele İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorsanız bir başka şehirde yaşayan dostlarınızı İstanbul’da yaşayanlardan daha sık görebilirsiniz.   Bu durum sadece İstanbul için değil büyük şehirlerin hepsi için geçerli olan bir problemdir. İftar saati yaklaştıkça  salatalar, çorbalar, tatlılar vs. masalar donatılmaya devam etti. Masalar yavaş yavaş dolmaya başladı. Hoş beş, sohbet derken akşam ezanı da okundu. A a a a  o da ne. Yiyeceklerle donatılmış olan  masaların neredeyse yarısı hala boş değil mi?  Ben bir an durakladım, nasıl olur der gibi şöyle bir etrafa baktım. Ama maalesef başka gelen giden yoktu.  Uzatmayalım yemekler yenildi, dualar yapıldı, çaylar içildi… Derken sohbetlere başlandı. Ancak benim aklım hala masalarda bekleyen yemeklerdeydi.  Derken garsonlar masalara servis yapılmış olan tüm yiyecekleri toplamaya başladılar. Ancak kutu içeceklerin dışındaki yemek ve ekmeklerin tekrar servis edilme imkânı yoktu. Başımı çevirip etrafıma baktım  benim dışımda hiç kimse yemeklerin toplanışını izlemiyor ve akıbetini de merak etmiyordu. İşte o anda iştah ve zevk alarak yediğim iftar yemeğinin tıpkı bir değirmen taşı gibi yüreğime oturduğunu hissettim.  Ülkemizde ve dünyamızda bir dilim ekmeği bulamayan onca aç insan varken bizlerin bu nimetleri (söylemeye dilim varmıyor bağışlayın) çöpe atmaya hakkımız yoktur. 

Peki bunun sebebi neydi, neden bu güzel organizasyonda böyle bir hata yapılmıştı diye düşündüm. İşte o anda aklıma o üç harfli LCV (Lütfen Cevap Veriniz) geldi. Ne kadar güzel bir hatırlatma değil mi… Eğer davet ve organizasyonlarda yiyeceklerin çöpe atılmasını istemiyorsanız LCV. Böylece organizasyon sahipleri kesin katılımcı sahiplerini tam olarak tespit etmiş olurlar ve ona göre masa hazırlatırlar.  Sanırım o organizasyonda bu küçük detay atlanmıştı. Bazen bir organizasyonun güzelliği böylesi küçük detaylarda gizli olsa gerek.

* İSDEMİR – İskenderun Demir Çelik Tesisleri
YORUM EKLE