“Spora verilen mana gençliğe verilen mananın öz kardeşidir”
Peyami Safa
Malumunuz Hayal Dükkânı adlı kültür sanat sayfamda ve Gümüş Portreler adlı eserimde bu şehre iz bırakan Gümüşhaneli değerlerimize yer vermiştim. Gümüşhane’nin hemen her gazetesinde kaleme aldığım köşe yazılarımın birinci önceliği alanlarında başarılı olmuş bu şehrin değerleridir.
Gümüşhaneli Renkli Simalar adlı eserim için kaleme alacağım hayat hikâyelerinin ilki spor alanında bu şehre çok katma değeri olan ve hemen herkesin isminde hemfikir olduğu o muhteşem isim yani Adil Kara ile başlamak istiyorum.
Ve onu Trabzonlu Gazeteci Yazar Turgay Beşyıldız’ın Trabzonlu Futbolcu Polatkan Demirer için yazdığı ancak Adil Kara üzerinde kip oturan şu ifadesi en güzel anlatır sanırım;
“Yürürken sol omzu biraz düşük ve belden yürüyor, futbolun kabadayısı gibi, belli solak olduğu. Kısa boyuna rağmen ayaklarına hâkim bir oyuncuydu.”
Adil Kara 1951 yılında Gümüşhane’nin Yukarı Alıçlı (Tezene) Köyü’nde hayata gözlerini açtı. İlköğrenimini köyünde ve Gazipaşa İlkokulu’nda tamamladı. Okul sonrası Gümüşhane’de baba mesleğine devam etti. Allah vergisi yeteneği kısa zamanda keşfedilince 1967 yılında Vadispor’un yolunu tuttu ve burada futbola başladı. 1969–1970 sezonunda Gümüşhane’nin simgesi olan 15 Şubat Spor Kulübüne geçti ve 1976 yılına kadar başarılı bir şekilde futbol oynadı. 1975 yılında Gümüşhane YSE’de hem çalışmaya ve hem de futbol oynamaya başladı. 1980’e kadar YSE Spor’da faal futbol oynadı, teknik direktörlük yaptı. 1985–1986 sezonunda 3. Ligde Gümüşhanespor’u çalıştırdı. 1990 yılına kadar Gümüşhanespor’da idarecilik ve antrenörlük yaptı. Gümüşhanespor, YSE, Köy Hizmetleri Spor Kulüplerinde Genel Kaptanlık yaptı. 1999 yılında Gümüşhane Doğanspor’da Genel Kaptanlık yaptı. 2004’de DYP’den Belediye Meclis Üyesi seçildi.
O futbola başladığı yılda biz henüz doğmamış olsak bile onun başarılı hikâyeleri ile büyüyen bir hemşerisi olarak onunla hep gurur duyduk ve duymaya da devam ediyoruz. Ve bir Gümüşhane aşığı olarak ona ve diğer başarılı hemşerilerimize bir vefa borcumuzun olduğuna inanıyorum.
Takımın sol tarafında oynayan ve o koridoru adeta hallaç pamuğu gibi atan, driplingleri ve çalımları ile rakibin başını döndüren, ayağına topu aldığı zaman başını öne eğip adeta rüzgâr gibi esen bir yapıya sahip olan Adil Kara köşe çizgisinde frene basar başını hafifçe kaldırır ve genelde gol asistini yapardı. Adeta adrese muz orta keser ve takımın bu atakları genelde gol ile sonuçlanırdı.
Onu özel izlemek için futboldan anlamayanlar dahi Milli İnkılâp Stadı’nı hıncahınç doldururdu. Ve onu izleyenlerin anlattıklarına göre öyle hızlı idi ki bazen sahayı bitirir ve boş alanda dahi sürat yapmaya devam ederdi. O aynı zamanda sol ayağı ile enfes gollerinde sahibiydi. Ben onu futbolun beyefendisi Trabzonsporlu İskender’e benzetirdim.
Ve şimdi Adil Kara eğer Trabzon’da doğsa idi kesinlikle Trabzonspor’un o efsane kadrosunun şahane bir parçası olurdu diyorum.
Aynı zamanda Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” veciz sözünün ender muhataplarından birisinin Adil Kara olduğuna inanıyorum.
Bugün bu spora gönül verenlerin, oynayanların bir zamanlar bu sporu beş parasız, riya ve çıkarsız yapan Adil Kara gibi duayenlerden çok şeyler öğrenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ve bu gibi değerlerimizin hayatta iken değerlerinin bilinmesi gerektiğine inananlardan biriyim. Gümüşhane Üniversitesi BESYO ve Gümüşhane Spor Lisesi’nin Adil Kara gibi değerlerimizden azami şekilde yararlanması, bilgi, tecrübe ve nasihatlerinden faydalanmalarını bekliyor ve ümit ediyorum.
Şimdilerin emeklisi Beşiktaş’ın koyu bir taraftarı olan Adil Kara ağabeyimizin Kırmızı Koltuk’ta, Çay Keyfi’nde maç öncesi ve sonrası tatlı sert yorumları, futbol zekâsı, oyunu okuması ve değerlendirmesi, gençlere verdiği altın nasihatleri ile şehrimizin bu alanda en önemli değeri olduğunu asla unutmamamız gerekiyor.
Ve belki ileride bu şehrin Spor Tarihi yazılır ise (inşallah bize nasip olur) en büyük kaynağımız sevgili Adil Kara ağabeyimiz olacaktır.
İyi ki varsın Adil Ağabey. İyi ki okumaya doymadığımız bu hayat hikâyesini başarılı bir şekilde kaleme almışsın. Rabbimden size ve eşinize sağlıklı ve hayırlı bir ömür diliyorum.
………………
UNUTMAYIN: Toplum adeta psikolojik buhran geçirirken PSİKOLOG olanların işsiz olması akıl kârı değildir. Rehberlik ve Araştırma Merkez’lerinde kadrosu bulunan ancak atan(a)mayan PSİKOLOGLARIN acilen atanmaları bir nebze çare olacaktır. Ve hatta bugün Aile Hekimliği uygulamasına benzer Aile Psikolog Merkezi sistemi acilen hayata geçirilmelidir.