Sizin hiç babanız, yada evladınız veyahut bir yakınınız şehit oldu mu? Rabbim elbette bu acıyı hiçbir Allah'ın kuluna yaşatmasın. Ama hemen her gün birilerinin evlatları vatan uğruna, namus ve iman uğruna, değer verdiğimiz şehit kanlarıyla ıslanmış bayrağımız uğruna şahadet mertebesine varıyorlar. Rabbim onları merhametiyle sarmalasın, Efendimiz'e (SAV) ve onun ciğerparesi amcası Hz Hamza'ya komşu eylesin.
Malum dün karne günüydü. Türkiye'de hemen her ilde olduğu gibi Gümüşhane'de de karne heyecanı vardı. Milyonlarca öğrenci dün karnelerini aldılar sevinç içinde. Kimi takdir belgesi, kimi teşekkür ve kimileride onur belgeleriyle koştular anne ve babalarının yanına. Büyük bir gururla gösterdiler karnelerini.
Ama dün Gümüşhane'de bir dram yaşandı ki gözyaşlarımız adeta sel oldu. İki çocuk, iki kardeş, Miraç ile Sıraç dün Gümüşhane Yusuf Çiftçioğlu İlkokulu'nda karnelerinin yanında takdir ve başarı belgeleriyle babalarının yanına varamadılar. Neden mi?
Çünkü babaları Gümüşhane’de görevli olan özel harekat polisi, 43 yaşındaki Yaşar Yavaş geçici görevle Şırnak’ta görev yapıyordu. 5 Nisan 2016 tarihinde Silopi’de görevde iken içinde bulunduğu zırhlı araca adi ve şerefsiz PKK tarafından yapılan roketatarlı saldırıda şehit düşmüştü. Ve o şehidimizin ardında bıraktığı 10 yaşındaki Miraç, 7 yaşındaki Sıraç ve 9 aylık Yusuf’la birlikte 3 oğlu yetim kaldı.
Silopi’de şehit düşen polis Yaşar Yavaş’ın büyük oğlu Şaban Miraç, babasına yazdığı mezuniyet mektubuyla Türkiye’yi gözyaşlarına boğdu. Mektubu dinleyenler gözyaşlarını silmek için mendil aradılar ama hazırlıksız yakalanmışlardı. Yanlarında mendil olmadığı için kimi içine akıttı gözyaşlarını, kimi ceketinin yakasına, kimi başını eğerek öne hıçkıra hıçkıra döktü gözyaşlarını.
Neydi o kocaman yürekli Miraç'ın babasına yazdığı hasret mektubu. Okuyalım birlikte ve ağlayalım hıçkıra hıçkıra. Ben okudum hem de birkaç kere. Ve ağladım burun direklerim sızım sızım sızlayarak. Ağlayalım. Ağlayalım ki yükselsin gemi. Ağlayalım ki gözyaşlarımızla boğulsun bütün zalimler. Ağlayalım ki tertemiz olsun yüreklerimiz. Ağlayalım ki yıkılsın bütün tağutlar, bütün zalimler yerle yeksan olsun. Ağlayabilirsek eğer.
Biz de seni görsek...
“Canım babam, aslan babam, yiğit babam. Bak biz mezun olduk ama sen yoksun. Bütün arkadaşlarım anne babasıyla geldi. Üzüldük ama kimseye belli etmedik. Ama sen hiç üzülme olur mu babacığım. Hem bizim de gurur duyduğumuz kahraman bir babamız var. Biz de annemizle geldik ama annem hep ağlıyor baba. Bir de annem diyor ki,
‘Babanız hep yanımızda bizi görüyor, duyuyor.’ Öyle mi baba? Biz de seni görelim duyalım baba olmaz mı? Seni çok özledik babacığım. Her gece senin için dua ediyoruz. Allah çocukların dualarını kabul edermiş baba. İnşallah Cennet'te kavuşuruz. O zaman sımsıkı sarılacağız, öpeceğiz, koklayacağız babam. Seni hiç bırakmayacağız. Sen de bizi bir daha bırakma olur mu babacım? Bir daha ayrılmayalım. Seni çok seviyoruz, Seninle gurur duyuyoruz babacığım.”
"Kuşlar bizi cennete götürür mü anne?"
Şehit Yaşar Yavaş’ın eşi Halime Yavaş, eşinin oğullarına çok düşkün olduğunu anlattı ve ilave etti;
“Küçük oğlum Sıraç geçen gün ‘Anne kuşlar bizi alıp götürür mü cennete, cennet çok uzak mı anne’ diye sorular sordu. Babalarının öldüğüne hala inanamıyorlar ve çok özlüyorlar. Eşimin hep yanımızda olduğuna inanıyoruz. Çocuklarına çok seven, çok iyi bir babaydı. Şimdi lojmandan ayrılıyoruz ama devletimizin şehidinin ailesini yarı yolda bırakmayacağını, bizi kimseye muhtaç etmeyeceğini biliyorum.”
Elbette değerli bacım. Siz bize şehidimizin emanetisiniz. Siz bizlerin baş tacısınız. Bizim size minnet borcumuz var. Ne yapsak hakkınızı ödeyebilir miyiz? Rabbim değerli eşinizi ve tüm şehitlerimizi rahmetiyle kucaklasın. Mekanları Cennet olsun.
AĞLATAN MEKTUP