“Yaşlılara saygı kendi yaşlılığına bir yatırımdır”
Hıfzı Kenan Çetiner
Bu gümüş kentin altın portlerinden habersiz olanlar ısmarlama cilalama ve belli bir maddi menfaat karşılığında sözüm ona kitap (!) yazanlar şehrin ara sokaklarında yaşayan altın kalpli insanların varlığından haberdar mıdırlar acaba?
Varsıl durumu iyi olanların yanında herkesi görebilirsiniz. Bayramlarda elini öpenler çok olur. Çünkü orada Gümüşhane tabiriyle golot bulabilirsiniz. Ama Gümüşhane’nin asıl öz değerleri var ki tarihi mekanlarda tarih olmuşlardır. Varlıklarından bihaber aynı çatı altında yaşadığımız bu güzide insanları tanıdıkça onların hayal dünyalarında huzurun ve saadetin dehlizlerine ulaşabilirsiniz. Çünkü o bakışlarda riya, entrika, küçücük hesaplar ve vefasızlığı göremezsiniz.
Bir beldenin yaşlıları dinimizin de emrettiği gibi “merhamet edenlere Allah’da merhamet eder. Allah’ın yarattıklarına merhamet ediniz ki Allah’da size merhamet etsin” düsturu ile gözbebeğimiz ve yaşama sigortamızdırlar.
Her bayramda ve fırsat bulduğum her anda Gümüşhaneli yaşlı değerlerimizi ziyaret etmeyi, onlarla hasbihal yapmayı, hatıralarını dinlemeyi kendime görev addederim. Onların o ziyaret anındaki gözlerindeki ışıltıları görmek ve o ışıltılı kanaldan gönüllerine ulaşmanın hazzını dünyada hiçbir şeye değişmem.
Bu şehrin rahmete gidenlerine dualarımızı yaptıktan sonra ömürlerinin belki de son haddedelerini yaşayan yaşlılarına son bir vefa borcu ödemek de bizlerin asli görevi olsa gerek.
Bir önceki valimiz Sayın Dr Yusuf Mayda’nın “Altın Kızlar” ismini verdiği Perihan ve Melahat Köksal bu şehrin tertemiz mazisinin son hatıraları bizlere. Tarihi bir mekan eski konaklarında hayatlarını idame ettiren bu iki güzel ablamızın varlığı bu şehrin bana göre sigortası ve yaşam felsefesi olmalıdır. Bu kurban bayramında gözleri donuk ve yollarda olan bu iki değerli ablamızın ellerini öptüğümde gözlerinde yakaladığım mutluluk ışıltısını asla unutamam. Bir önceki valimiz Dr Yusuf Mayda ve eşlerini, halen görevde bulunan Gümüşhane Valisi Sayın Yücel Yavuz ve eşlerini çok sevmişler. Dr Yusuf Mayda’nın gönderdiği hediyeleri, aldığı çekyatı ve yakın ilgisini diye diye bitiremiyorlar. Karaer Mahallesi muhtarı Mehmet Kurtman’ın yakın ilgisi onları mutlu etmeye yetiyor.
Bir diğer değerimiz 1921 doğumlu Ahmet Başar amcamızı Gümüşhane Devlet Hastanesi’nde ziyaret ediyoruz. Muhacirlik yıllarını gözyaşları içersinde anlatırken bizler bugün bize bahşedilen nimetler karşısında ne kadar şükürsüz olduğumuzun farkına varıyoruz. Rahmetli babam Ahmet Hayal yaşasaydı Ahmet Başer amcamızın bugünkü halinde olurdu diyerek babama sarılıyor gibi sarılıyorum Ahmet amcanın nur dolu yüzüne. O nasırlı ellerine belki babamın kokusunu duyarım ümidiyle sarılıyorum.
Şimdi Gümüşhane’nin evlerinde bir köşede unuttuğumuz, hal ve hatırını soramadığımız, Gümüşhane dışında huzurevlerine (!) terkettiğimiz, bize apartmanları veren o yüce gönüllü insanlara o apartmanların kuytu bir dairesinin loş bir odasını bile reva görmediğimiz o yüce gönüllü dedelerimizn ve ninelerimizin önünde eğilerek “ne olur biz vefasız evlatlarınızı affediniz” demenin pişmanlığı ile başbaşayız.
Rabbim bizleri anne ve babasına hizmet eyleyen, onların kıymetlerinin farkında olabilen ve onların merhamet pınarı gönüllerinden her şeye rağmen yine hayır dualarını alabilen kullarından eylesin.
Hıfzı Kenan Çetiner
Bu gümüş kentin altın portlerinden habersiz olanlar ısmarlama cilalama ve belli bir maddi menfaat karşılığında sözüm ona kitap (!) yazanlar şehrin ara sokaklarında yaşayan altın kalpli insanların varlığından haberdar mıdırlar acaba?
Varsıl durumu iyi olanların yanında herkesi görebilirsiniz. Bayramlarda elini öpenler çok olur. Çünkü orada Gümüşhane tabiriyle golot bulabilirsiniz. Ama Gümüşhane’nin asıl öz değerleri var ki tarihi mekanlarda tarih olmuşlardır. Varlıklarından bihaber aynı çatı altında yaşadığımız bu güzide insanları tanıdıkça onların hayal dünyalarında huzurun ve saadetin dehlizlerine ulaşabilirsiniz. Çünkü o bakışlarda riya, entrika, küçücük hesaplar ve vefasızlığı göremezsiniz.
Bir beldenin yaşlıları dinimizin de emrettiği gibi “merhamet edenlere Allah’da merhamet eder. Allah’ın yarattıklarına merhamet ediniz ki Allah’da size merhamet etsin” düsturu ile gözbebeğimiz ve yaşama sigortamızdırlar.
Her bayramda ve fırsat bulduğum her anda Gümüşhaneli yaşlı değerlerimizi ziyaret etmeyi, onlarla hasbihal yapmayı, hatıralarını dinlemeyi kendime görev addederim. Onların o ziyaret anındaki gözlerindeki ışıltıları görmek ve o ışıltılı kanaldan gönüllerine ulaşmanın hazzını dünyada hiçbir şeye değişmem.
Bu şehrin rahmete gidenlerine dualarımızı yaptıktan sonra ömürlerinin belki de son haddedelerini yaşayan yaşlılarına son bir vefa borcu ödemek de bizlerin asli görevi olsa gerek.
Bir önceki valimiz Sayın Dr Yusuf Mayda’nın “Altın Kızlar” ismini verdiği Perihan ve Melahat Köksal bu şehrin tertemiz mazisinin son hatıraları bizlere. Tarihi bir mekan eski konaklarında hayatlarını idame ettiren bu iki güzel ablamızın varlığı bu şehrin bana göre sigortası ve yaşam felsefesi olmalıdır. Bu kurban bayramında gözleri donuk ve yollarda olan bu iki değerli ablamızın ellerini öptüğümde gözlerinde yakaladığım mutluluk ışıltısını asla unutamam. Bir önceki valimiz Dr Yusuf Mayda ve eşlerini, halen görevde bulunan Gümüşhane Valisi Sayın Yücel Yavuz ve eşlerini çok sevmişler. Dr Yusuf Mayda’nın gönderdiği hediyeleri, aldığı çekyatı ve yakın ilgisini diye diye bitiremiyorlar. Karaer Mahallesi muhtarı Mehmet Kurtman’ın yakın ilgisi onları mutlu etmeye yetiyor.
Bir diğer değerimiz 1921 doğumlu Ahmet Başar amcamızı Gümüşhane Devlet Hastanesi’nde ziyaret ediyoruz. Muhacirlik yıllarını gözyaşları içersinde anlatırken bizler bugün bize bahşedilen nimetler karşısında ne kadar şükürsüz olduğumuzun farkına varıyoruz. Rahmetli babam Ahmet Hayal yaşasaydı Ahmet Başer amcamızın bugünkü halinde olurdu diyerek babama sarılıyor gibi sarılıyorum Ahmet amcanın nur dolu yüzüne. O nasırlı ellerine belki babamın kokusunu duyarım ümidiyle sarılıyorum.
Şimdi Gümüşhane’nin evlerinde bir köşede unuttuğumuz, hal ve hatırını soramadığımız, Gümüşhane dışında huzurevlerine (!) terkettiğimiz, bize apartmanları veren o yüce gönüllü insanlara o apartmanların kuytu bir dairesinin loş bir odasını bile reva görmediğimiz o yüce gönüllü dedelerimizn ve ninelerimizin önünde eğilerek “ne olur biz vefasız evlatlarınızı affediniz” demenin pişmanlığı ile başbaşayız.
Rabbim bizleri anne ve babasına hizmet eyleyen, onların kıymetlerinin farkında olabilen ve onların merhamet pınarı gönüllerinden her şeye rağmen yine hayır dualarını alabilen kullarından eylesin.