Tarihim unutulamaz, zaferlerle doludur,
Aşılmaz karlı dağlar, Ay-Yıldızın kuludur.
Hıfzı Kenan Çetiner
Bir milletin diğer milletler nezdinde hiç şüphesiz ki tek temsilcisi, o milletin bayrağıdır. O milletin namusu, kültürü, geçmişi ve geleceğinin hayallerinin sembolüdür. Rengini şehit ve gazilerimizin mukaddes kanından almıştır. Bir bez parçasından öte bir rehber, bir sembol, bir ülkü ve bir idealdir. Ve o bayrağa uzanan kirli eller bileklerinden kesilir, ona söven dil koparılır ve onu yok etmek isteyen şer güçlere hadleri bildirilir.
Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşlarında Türk’ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Boşnakı ile bu bayrağın gölgesini tahayyül ederek canlarını şahadet şerbeti karşılığında sunan o muhteşem insanların bugün etnik bölünmelere kadar getirilen torunları düzenbaz oyunlara alet olmamalıdır. Bayrağı, vatanı ve ülküsü olmayan milletler yok olmaya mahkûmdurlar. Bizi türlü entrikalarla bölme hayallerinde olanlara fırsat vermemeliyiz. Bizi bir yerlere sürüklemek isteyen bu şer güçlerin gerçek yapılarını izan sahibi olanlar anlar. Küçücük kıvılcımlar yangının sebepleridir. Atalarımızın yerinde ve manidar bir sözü vardır. “Bir ağaçtan binlerce kibrit çöpü çıkar, ama bir kibrit çöpü de bir ormanı yakar.”
Cüretkârlığın ve terbiyesizliğin had safhasına varıp namusumuza, şerefimize ve her şeyimize uzanan o kahpe manzara karşısında sabırlarımızı zorlayan, bu güzel ülkeyi entrikaların içine çekmek isteyen zavallılara “sizin oyunlarınız bu ülkenin birlik ve beraberliğini bozamaz” diyoruz.
Malum günleri ve fırsatları değerlendirme uzmanları, bölücü, provoke edici siyasi erk, malum medya, maskeli şahsiyetler, oyuna gelen zavallılar, tazyikli suya karşı poz verip şov yapanlar, sözüm ona yazar, aydın ve sanatçı müsveddeleri neredesiniz? Hani sizin ülke, bayrak ve değerler mevhumunuz nerede?
Biz bu ülkeye aşığız. Biz ay ve hilale aşığız. Biz terörün en şerefsiz olduğu dönemde Kars Kağızman’da Aydınkavak Köyü İlkokulu’nda bayrağımızı göndere çekerek İstiklal Marşı’mızı canı yürekten okumuşuz/okutmuşuz. Biz kardeşliği, aynı bayrak altında yaşamayı, helal lokma kazanmayı, ahlakı, şerefi, erdemliliği, paylaşmayı, vatan sevgisinin imandan geldiğini söylemişiz, söylemeye de devam ediyoruz.
Hz. Ali: "Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi asla affetmeyiniz" der.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V), hicret esnasında Mekke'den ayrılırken, ''Hezreve'' denilen mekânda devesini durdurdu, doğduğu ve çocukluk yıllarından beri yaşadığı Mekke şehrine son kez hüzünle baktı, baktı ve şöyle buyurdu: ''Ey Mekke; ''vallahi sen bana Allah'ın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Allah'ın katında en sevgili olanısın. Bana senden daha sevgili, daha güzel yurt yoktur. Çıkarılmaya mecbur olmasaydım, seni asla terk etmezdim. Senden başka yerde yurt ve yuva tutmazdım.''
Bizimde uğrunda binlerce şehit verilmiş, içinde binlerce masum yaşayan vatanımız, şüphesiz göz nurumuz, baş tacımızdır. Vatan edinilmiş bir toprağa düşman gözünün eğri bakması bile o vatanda yaşayan herkese savunma hakkı verir.
Aşılmaz karlı dağlar, Ay-Yıldızın kuludur.
Hıfzı Kenan Çetiner
Bir milletin diğer milletler nezdinde hiç şüphesiz ki tek temsilcisi, o milletin bayrağıdır. O milletin namusu, kültürü, geçmişi ve geleceğinin hayallerinin sembolüdür. Rengini şehit ve gazilerimizin mukaddes kanından almıştır. Bir bez parçasından öte bir rehber, bir sembol, bir ülkü ve bir idealdir. Ve o bayrağa uzanan kirli eller bileklerinden kesilir, ona söven dil koparılır ve onu yok etmek isteyen şer güçlere hadleri bildirilir.
Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşlarında Türk’ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Boşnakı ile bu bayrağın gölgesini tahayyül ederek canlarını şahadet şerbeti karşılığında sunan o muhteşem insanların bugün etnik bölünmelere kadar getirilen torunları düzenbaz oyunlara alet olmamalıdır. Bayrağı, vatanı ve ülküsü olmayan milletler yok olmaya mahkûmdurlar. Bizi türlü entrikalarla bölme hayallerinde olanlara fırsat vermemeliyiz. Bizi bir yerlere sürüklemek isteyen bu şer güçlerin gerçek yapılarını izan sahibi olanlar anlar. Küçücük kıvılcımlar yangının sebepleridir. Atalarımızın yerinde ve manidar bir sözü vardır. “Bir ağaçtan binlerce kibrit çöpü çıkar, ama bir kibrit çöpü de bir ormanı yakar.”
Cüretkârlığın ve terbiyesizliğin had safhasına varıp namusumuza, şerefimize ve her şeyimize uzanan o kahpe manzara karşısında sabırlarımızı zorlayan, bu güzel ülkeyi entrikaların içine çekmek isteyen zavallılara “sizin oyunlarınız bu ülkenin birlik ve beraberliğini bozamaz” diyoruz.
Malum günleri ve fırsatları değerlendirme uzmanları, bölücü, provoke edici siyasi erk, malum medya, maskeli şahsiyetler, oyuna gelen zavallılar, tazyikli suya karşı poz verip şov yapanlar, sözüm ona yazar, aydın ve sanatçı müsveddeleri neredesiniz? Hani sizin ülke, bayrak ve değerler mevhumunuz nerede?
Biz bu ülkeye aşığız. Biz ay ve hilale aşığız. Biz terörün en şerefsiz olduğu dönemde Kars Kağızman’da Aydınkavak Köyü İlkokulu’nda bayrağımızı göndere çekerek İstiklal Marşı’mızı canı yürekten okumuşuz/okutmuşuz. Biz kardeşliği, aynı bayrak altında yaşamayı, helal lokma kazanmayı, ahlakı, şerefi, erdemliliği, paylaşmayı, vatan sevgisinin imandan geldiğini söylemişiz, söylemeye de devam ediyoruz.
Hz. Ali: "Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi asla affetmeyiniz" der.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V), hicret esnasında Mekke'den ayrılırken, ''Hezreve'' denilen mekânda devesini durdurdu, doğduğu ve çocukluk yıllarından beri yaşadığı Mekke şehrine son kez hüzünle baktı, baktı ve şöyle buyurdu: ''Ey Mekke; ''vallahi sen bana Allah'ın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Allah'ın katında en sevgili olanısın. Bana senden daha sevgili, daha güzel yurt yoktur. Çıkarılmaya mecbur olmasaydım, seni asla terk etmezdim. Senden başka yerde yurt ve yuva tutmazdım.''
Bizimde uğrunda binlerce şehit verilmiş, içinde binlerce masum yaşayan vatanımız, şüphesiz göz nurumuz, baş tacımızdır. Vatan edinilmiş bir toprağa düşman gözünün eğri bakması bile o vatanda yaşayan herkese savunma hakkı verir.