Bekir Sıtkı Acet Gümüşhane’de ve Gümüşhanelilerde iz bırakan bir mücadele adamı, bir Öz Gümüşhaneli.
Merhum Akif’in "sözüm doğru olsun da, isterse odun gibi olsun" sözlerini bizzat nefsinde yaşayan ve doğrularından taviz vermeyen bir vizyon adamı.
Sayın Bekir Sıtkı Acet ile 25 Mayıs 2012 tarihinde bir söyleşi yaptık. Sizleri Sayın Acet ile yaptığımız söyleşi ile başbaşa bırakıyorum.
HASAN PİR- Bekir Sıtkı Acet kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
BEKİR SITKI ACET - Bekir Sıtkı Acet; Yüce Allah’a ve O’nun indirdiği Kur’an’a, Peygamberine yürekten bağlı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne canı gönülden inanmış ve her insanın kalbinin yüce Allah’ın Kâbe’si olduğunun bilincinde olan, yoksulluğu, cahilliği düşman kabul eden; bilgiyi, onurlu, yüksek şahsiyetli olmanın gereği kabul eden biridir.
Gümüşhane Merkez Özcan Mahallesi, Kaladeresi mevkiinde, 01.01.1954 yılında dünyaya gelmişim. Babam Merhum Mustafa Kemal Acet, Süleymaniye mahallesinden (Eski Gümüşhane) Velioğullarındandır. Annem Rahmetli Sefure Hanım, Ferazetli oğullarındandır. Bir erkek, üç kız kardeşiz.
İlk, orta ve lise eğitimimi Gümüşhane’de tamamladım.1976 yılında, öğretmen olan eşim Hamiyet Hanım’la evlendim. Ülkü, Alper ve Tuba isimli üç çocuk babasıyım. Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü’nde çalışarak emekli oldum.
1977-1979 yıllarında Gümüşhane Ülkü Ocakları İl Başkanlığı görevini yürüttüm. 1980 Eylül darbesinde gözaltına alındım. “Cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek” suçlaması ile 9 ay 10 gün tutuklu kaldıktan sonra, 10 Haziran 1981 tarihinde Erzincan 1 Nolu sıkıyönetim mahkemesinde yargılanarak tahliye oldum. 1983 Aralık ayında da, iddiadan başka delil elde edilemediğinden beraat ettim.
1984 Ağustos ayında tekrar işime iade edildim. 1994-2000 yılları arasında Gümüşhane MHP il başkanlığı görevini başarı ile yaptım.
HASAN PİR - Bekir Sıtkı Acet’i 1977 yılından beri tanıyorum. İsminiz geçtiğinde Gümüşhane’de sizi tanıyan herkesin zihninde beliren şudur: “Doğrularından taviz vermeyen bir mücadele adamı.” Siz bir ömür neyin mücadelesini verdiniz?
BEKİR SITKI ACET - Evet, teşekkür ederim. Hemşerilerimin hakkımda böyle bir şahadette bulunması onur duyacağım bir durumdur. Hangi parti, hangi sosyal gruptan olursa olsun hemşerilerimin benim hakkımda böyle düşünmeleri benim için büyük bir zenginliktir. Bir referanstır. Birkaç istisnanın dışında Gümüşhaneli hemşerilerimin tamamı da çok güzel insanlardır.
Bir ömür boyu neyin mücadelesini verdiğime gelince; kendimi yok sayacak kadar, mensubu bulunduğum Yüce Türk Milleti’nin mutluluğuna, kalkınmasına, yaşam kalitesinin artmasına, fitnenin yeryüzünden kalkmasına, Nizam-i Âlem davasının yeryüzüne hâkim olmasına, kula kulluk yapılmamasına, her türlü sömürüye karşı idealist olmanın mücadelesini vermeye çalıştım ve çalışıyorum.
HASAN PİR - 1980’li yılları yaşadınız. O günlerin ateşli ülkücüsü Sayın Acet’ten bu günlere ne kaldı?
BEKİR SITKI ACET - 1980’li yılları yaşadım. O yıllar küresel emperyalizmin bir kara bulut misali ülkemizin, aziz milletimizin üzerini kapladığı yıllardı. 1980’e gelinceye kadar materyalist bir takım ideolojiler masum milletimin, hele de gençlerimizin beyinlerini hedef seçmiş, sistemli ve çeşitli taarruzlardan etkileniyor, kendi devletini ve milletini utanılacak bir olgu olarak algılıyor, o mukaddes yapıya savaş açabiliyorlardı.
Yaylalardan, mezralardan, köylerden gelen bal misali, süt mesabesinde, pırıl pırıl gençler, okuyup yüksek kaliteye, dünya ile rekabet edebilecek bilgiye ulaşacaklarına, temelde insan fıtratına aykırı düşen kargaşa ortamından beslenenlere yardım ediyorlardı.
Bu tespit doğrultusunda, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi, Cumhuriyet’in temel prensiplerine saygılı, bilgili, ahlaklı yüksek şahsiyetli bireyler olarak yetiştirmek için elimden geleni dilim döndüğünce anlatarak; “Ha insanlarımızın beyinlerini kaybetmişiz, ha da vatanımızın topraklarının bir kısmını kaybetmişiz. İkisi de aynı şeydir.” Diyerek, bu uğurda mücadele ettim.
Bu günlere neyin kaldığına gelince; apaçık ortadadır. 32 – 33 sene önce bir çocuk mesabesinde olanlar, bu gün ellili yaşlara geldiler. İçlerinden birçokları iman sahibi, ahlak sahibi, vatansever, kadrolar olarak devletimizin birçok âli makamlarında üstün hizmet vermektedirler. İyi aile oldular, çocuklarını daha kapsamlı yetiştirdiler ve yetiştiriyorlar.
Elbette ki düzeltilmesi gereken çok şey olduğunu öğrendiler. Ben aynı inanç ve kararlılıkla yoluma devam ediyorum. Ancak beni üzen ve rahatsız eden bazı durumlar da yok değil. “Dünyaya muhabbeti olanı Devlet işinde kullanmak” bana göre değil. Galiba bazı ülkücülerin kafası karışık. Mülkü-cü mü olmuşlar…
HASAN PİR - Siz bir dönem Gümüşhane Belediye Başkan Yardımcılığı da yaptınız. Bu görevden dolayı Gümüşhane’yi çok iyi tanıyorsunuz. Sizin gözünüzle Gümüşhane nedir?
BEKİR SITKI ACET - Evet, 2004 Temmuz ayında seçilerek geldiğim Gümüşhane Belediyesi’nde, 2009 Mart’ına kadar, başkan yardımcılığı yaptım. Çok mutlu olduğum, onur duyduğum hizmetlerim oldu. Canımı sıkan, beni hüzünlendiren günler de oldu.
Göreve geldiğimde; Belediye’nin revize imar planı yoktu. Zabıta yönetmeliği yoktu. 10 katlı binalara izin vermişler ama itfaiyenin merdiveni 5. kata kadardı. Araçların km saatleri çalışmıyordu. Her şey karmaşa halindeydi. Bunları kısa bir süre içinde çözüme kavuşturduk. Hizmetin programlı olmasının yolunu açtım. Kent konseyinin kurulması ve 1 yıllık çalışmalarını yaparak, Belediye meclisine sundum.
Onurlu ve mutlu insanlar, elde ettikleri refah ve yaşam kalitesine göre değerlendirilirler. Yaşama bilgi ve kültür işidir. Çevre işidir. Refah işidir.
Gümüşhanemiz, 2008 yılı itibari ile Türkiye’nin 81 ilinin arasında 78. sırada bir yaşam kalitesine tabidir. Evleri ve yolları ile çevresi ve güvenliği ile sosyal yaşamı ile değerlendirildiğinde, yapılacak çok işin olduğu görülecektir.
Bir ilin, bir yerleşim yerinin medenî seviyesi, orada yaşayanların medenî seviyesi ile doğru orantılıdır. Gümüşhane, artık bir üniversite şehridir. Gürültü ve çevre kirliliğinden, radyasyon kirliliğinden ve ulaşımdan, yaya kaldırımlarından, içme suyundan, sokak hayvanlarının rehabilitasyonundan, engelli vatandaşların sorunlarından, imar kirliliğinden vb… birçok sorunlardan bir an evvel kurtulmalıdır.
Bu şehrin medenî seviyesi, içinde yaşayanların kafasının resmidir.
HASAN PİR - Geleceğin Gümüşhane’sine dair plan ve projeleriniz, ya da öngörüleriniz var mıdır?
BEKİR SITKI ACET - Geleceğin Gümüşhane’sine dair projeleriniz var mıdır? Ya da nasıl bir Gümüşhane de yaşamak istiyorsunuz? Sorusu çok doğru ve yerinde bir sorudur. Gümüşhane, içinde çok temiz ve asil insanların yaşadığı bir şehirdir. Bu şehir, yöneticilerin irfanlarını, ferasetlerini ortaya koymaları halinde çok daha ileri bir statüye kavuşabilir.
Bu güne kadar, Gümüşhane göç veren bir il idi. O sebepten bahaneler üretiliyordu. Beyin göçü ve bunun gibi… Şimdi üniversitemiz var, en kaliteli beyinler Gümüşhane’de de var oldu. İlk, orta, lise ve üniversitemizde yüksek kalitede eğitimcilerimiz görev yapıyorlar. Ülkemizin dört bir yanında yüzlerce öğrenci ilimizde bizlerle aynı hayatı paylaşıyorlar.
Geleceğin Gümüşhane’sini bir kültür, bir eğitim şehri yapmak mümkündür. Buradan Türkiye’ye dağılacak evlatlarımızla Gümüşhanemizin yüksek medeni vasfını ve kabiliyetini bir marka olarak yayabiliriz. Bunun yolu da; her şeyi kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere uygun hareket etmek suretiyle uygulamaktır. Eş dost ve adam kayırmadan, hakkaniyetli olarak medenî dünyayı takip ederek…
HASAN PİR - Şu anda siyasetin neresindesiniz? Gelecek için ne düşünüyorsunuz?
BEKİR SITKI ACET - Şu anda siyasetin neresindeyim? Bana göre siyaset bir partinin başında veya şurasında burasında olmak değildir. Oligarşik yapılaşmalar asla bir siyasi olgunluk değildir. Fikri hür, irfanı hür olmadıkça bir parti içinde bulunmak karanlıkta ıslık çalmaya benzer.
Siyaset bir bilim dalıdır. İnsanlar siyasi partilerle geleceği planlayarak daha yüksek, daha onurlu, daha zengin, daha âdil bir yaşam tarzını yakalayabilirler.
HASAN PİR - Bekir Sıtkı Acet’in hayattaki üç doğrusu nedir?
BEKİR SITKI ACET - Bu sorunuza teşekkür ederim. Benim dünya malı ile muhabbetim oldukça azdır. Tamahkâr değilim, kanaatkârım. O sebepten dolayı çevremdeki insanlar beni anlamakta zorluk çekiyor olabilirler.
Ben, 1- Adam satmam.
2- Para sayamam, münafıklarla işim olmaz.
3- Kendime ve topluma saygımdan dolayı kimseyi hakir görmem.
HASAN PİR - Gençlerimize neler tavsiye edersiniz?
BEKİR SITKI ACET - Gençlerimize şunları tavsiye ederim. Sevgili gençler. Atatürk diyor ki; “Yüksek Türk yüksel, senin için yüksekliğin hududu yoktur.”
Günümüz dünyasında uluslararası rekabet o kadar ileri boyutlara ulaştı ki bilgiye ve eğitime dayalı yüksek duruş ortaya koyamayan toplumlar, ileri toplumların ayakları altındaki paspası olurlar.
Bizler 8000 yıllık tarihe sahip yüksek medeniyetler kurmuş, dünyada hakkı ve adaleti timsal edinmiş, büyük Türk milletinin şerefli evlatlarıyız.
O halde, elde ettiğiniz bilgi ve birikimlerinizi asla yeterli bulmayınız. Bilgi toplumundan - global topluma uzanan ileri, gelişmiş ülkelerin oyuncağı olmak en acı veren bir durumdur. Onlar nelere sahipse bizler daha çoğuna sahip olmalıyız. Onun için de; idealist, şahsiyetli, onurlu, ahlaklı, bilgili ve cesur olmalıyız. Yüce Türk milletinin unutulmaya yüz tutmuş medeni vasfını ve kabiliyetini medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğdurmalısınız.
Sanatta, edebiyatta, bilgide, teknolojide dünya ile boy ölçüşecek bir kaliteye ulaştığımızda ne kadar saygı göreceğimizi hayal bile edemezsiniz. Aksi halde aşağılanırsınız. Hakir görülürsünüz. İnsan haklarına, hukukun üstünlüğüne, canı gönülden bağlı olunuz.
Sanatta, edebiyatta, bilgide ve teknolojide dünya ile boy ölçüşürken, millî, manevi ve kültür değerlerimizden asla taviz vermeden hedefe varmalısınız. Toplumun temel taşı ailedir. Aile düzeni yok olan milletler, kültür değerlerini kaybederler. Bizi topla tüfekle yok edemeyen emperyalizm, aile düzeni ve ahlaki eğerlerimizi yok etmek için birbirleri ile adeta yarış halindedirler.
Unutmayalım, Atatürk diyor ki; “Kültür değerlerini kaybeden milletler tarih sahnesinden silinirler. Kültür ve ahlaki değerlerimizi yok etmeye çalışanları, gençlerimize ve çocuklarımıza anlatmak yeterli değildir. Gençlerimize yavrularımıza, onlarla mücadele etme yolları da öğretilmelidir. Bu değerleri öğretmek de devletin asli görevi olmalıdır. Tehlike kapıya dayandıktan sonra, onu söküp atmak zordur. Yeniden Kurtuluş Savaşı yapmak demektir.
HASAN PİR - Kitaplarla aranız nasıldır? Sayın Acet’in bir günü nasıl geçiyor?
BEKİR SITKI ACET - Kitaplarla aram çok iyidir. Her türlü görüş ve düşüncenin kitaplarını okurum. Mukayese ve muhakeme yaparım. Günlük gazete okurum. Bulmaca çözmeği severim. Günlerimin nasıl geçtiği hususu ise, emekli olmadan önce ve sonra olmak üzere iki türlü yaşam tarzım var. Emekli olmadan önce zaman bana yetmiyordu. Şimdi ise zaman bana fazla geliyor. Yazları Gümüşhane’de, kışları Trabzon’da kalıyorum. Gümüşhane’de mütevazı bir evim ve bahçem var. Öğlene kadar ev ve bahçe de kendime göre meşgul olabilecek işler buluyorum. Öğleden sonra çarşıya çıkıyor, bazı dost ve arkadaşlarla çay sohbetleri ve ziyaretler gerçekleştiriyor, akşamları eve dönüyorum. Hasta ziyaretleri, taziyeler, misafirlikler bizim ailece çok önem verdiğimiz uğraşlardır.
HASAN PİR - Özel hobileriniz var mıdır? Musiki gibi, şiir yazmak, resim yapmak gibi…
BEKİR SITKI ACET - Özel hobilerim arasında, resim yapmak başta gelen uğraşlarım arasındadır. Müzik dinlemeyi severim. Türk Sanat, Türk Halk musikisi tercihlerim arasındadır. Bazen de mehter müziği dinleyerek ruhumu dinlendiririm.
HASAN PİR - Unutamadığınız bir hatıranızı bizimle paylaşır mısınız?
BEKİR SITKI ACET – Çok hatıralarım var ama, bir tanesini paylaşmak isterim.
Gümüşhane Belediyesi’nde Başkan Yardımcısı olarak çalıştığım yıllarda Ankara’dan denetim için müfettişler gelmişti. Müfettişlerimizden bir tanesi yakın illerimizin birinin ilçesindendi. Hafta sonları kendi otomobiliyle memleketine gidip geliyordu. Bir Cuma akşamı memleketine giderken Kürtün ilçemiz civarında aracını stabilizeye kaptırarak kaza yaptı. Aracı hasar gördü. Aracını tamir için Trabzon’a götürmüştü. Bu olayın iki hafta sonrasında bir Cuma günü Müfettiş Bay odama gelerek, memleketine gidip gelmek üzere kendisine bir araç tahsis etmemi istedi. Ben de hemen telefonla Lüks Gümüşhane Seyahat’ten bir yetkili arkadaşımızı arayarak Müfettiş Bey için bir ön koltuk ayırmalarını ve benim misafirim olarak ilgilenmelerini, dönüşte de tekrar aynı hassasiyetle Gümüşhane’ye getirmelerini istedim ve telefonu kapattım. Telefon konuşmalarımı baştan sona dinleyen Müfettiş Bey, biraz da şakın bir vaziyette; “Ben bir Müfettiş olarak Türkiye’nin neresinde olursa olsun böyle bir talebi kime yapsaydım bana hemen araç tahsis ederlerdi ama, siz böyle yapmadınız, Devleti düşünen kararlı bir kamu görevlisi olduğunuzu gösterdiniz, size çok teşekkür ediyorum.” Diyerek memnuniyetini belirtti ve Lüks Gümüşhane Seyahat’le memleketine gidip geldi.
HASAN PİR – Son olarak sizin söylemek istediğiniz başka şeyler var mıdır?
BEKİR SITKI ACET - Sonuç olarak söyleyeceğim çok şey vardır. Ancak; Ben öncelikle şunu söylemek isterim:
Katılımcı ve özgürlükçü demokrasi zamanımızın vaz geçilmez kavramlarıdır. Bir insan düşünün. Bir bacağı katılımcı, diğeri özgürlükçü demokrasi olsun. Bunlardan birinin veya her ikisinin arızalı olması ne anlam ifade eder? Kişi sakat olur. Hareket kabiliyeti o nispette azalır.
İnsanlarımız mutlaka hakikatleri ortaya koyacak ve savunacak kadar özgür olsunlar. Partilere, cemiyetlere, derneklere üye olarak katılsınlar. Hesap soracak düzeyde olsunlar. Haklarını mutlaka arasınlar. Hesap verecekleri zamanlarda da olgunlukla bu sorulara cevap verebilsinler.
İnsanların doğuştan elde ettikleri bir takım devredilmez hakları vardır. Sindirilmiş, korkutulmuş, susturulmuş olmak büyük bir zillettir. Her insan Allah’ın yarattığı mukaddes bir varlıktır.
Selam olsun bütün güzel insanlara. Sizlere de çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
HASAN PİR – Ben de siz teşekkür ediyorum.
BEKİR SITKI ACET İLE SÖYLEŞİ: BEKİR SITKI ACET İLE SÖYLEŞİ