Bir Sokrates Babası Olmadığınızdan Emin Misiniz?

“Sokrates’in babası oğlunun heykeltıraş olmasını çok istiyormuş. Bir gün oğluna ona şekil verip, heykele dönüştürmesi için bir taş getirmiş. Küçük Sokrates taşa şekil vermek yerine, taşı karşısındaki koltuğa oturtup, onunla konuşmaya başlamış. Babası o günden sonra Sokrates’e kitaplardan başka bir şey getirmemiş…”

Tıpkı Sokrates gibi tüm çocuklar meyillerini belli ederler aslında bizlere. Bir çocuğun karakteri 6 yaşına geldiğinde şekillenmiştir ve artık onu yoğurmak zordur. Ama mükemmeliyetçi anne babalarız ya illa diretiriz çocuğumuz en iyisini okusun, en iyisini kazansın diye. Hâlbuki mükemmeliyet öyle elde edilmiyor. En iyi olabildiğin şeyi olmaktır, mükemmeliyet. Bir şeyde en iyi olmaktır.
Zeki olmak başka bir şey, yetenekli olmak başka.  Zekânla kazandığın bölümü bitirdiğinde ancak yeteneğin doğrultusunda kendini ispatlayabilirsin. Anne baba baskısı yüzünden istemediği meslekleri edinmiş, yeteneklerinden vazgeçmiş o kadar çok insan tanıyorum ki. Benim inandığım bir şey var; herkes bir konuda çok iyi olmak için doğmuştur. Önemli olan bunun küçük yaşlarda fark edilip perçinlenmesi, köreltilmemesi. Ama bizde bu zihniyet tam oturmuş değil, aileler önce kendi istedikleri meslekleri çocuklarına benimsetmeye çalışıp, o mesleklere sahip olamadıklarını görünce de bir şekilde, en kısa yoldan para kazanmaya teşvik ediyorlar.

Bir kuzenim var, adı Ayşenur. İnanılmaz bir çizim yeteneği var, 3 yaşından beri resim defteri, boya kalemleri elinden düşmüyor. Çizgi film animasyonlarından tutun, portreye kadar aklınıza gelebilecek her şeyi çiziyor. Ailesi de bu yeteneğin farkında ve eğitim alıyor uzun zamandır. Seneye güzel sanatlar lisesine başlayacak.

“Ressam mı olacaksın başımıza?  O işte para yok kızım, adam gibi bir şey oku! Resim hobi olarak kalsın yavrum, sen avukat ol.” gibi cümlelerle karşılaşmadığı için, Ayşenur ailesinden yana şanslı ama herkes onun kadar şanslı olmayabiliyor.

Çocuklar oyunlarla büyür ve biz onları oynadıkları oyunlara bakarak tanıyabiliriz aslında. Oyunlar çocukların hayalleridir çünkü. Yine bir başka kuzenimden örnek vereceğim, adı Emir. Aramızda bir yaş var. Küçükken, bir oyuncak arabayı eline alır almaz söker yeniden parçalarını birleştirmeye başlardı, farklı arabaların parçalarını birbirine takardı. Birleştiremediği arabaların tekerleklerini kullanarak, tahtalardan araba yapardı. Altı yaşında, pillerden devre oluşturup ampul yaktığını gördüğümde kendimi aptal gibi hissettiğimi itiraf etmeliyim! Bir keresinde yangın çıkarıp azar yemiş olsa da asla vazgeçmedi. Şimdi kendisi makina mühendisliği son sınıfta okuyor ve mutlu. Çünkü bu iş için yaratıldığını düşünüyor ve ben onun ileride bilimsel anlamda önemli buluşlara imza atacağından eminim.

Bu yüzden çocukları iyi gözlemlemek, yeteneklerini fark edip yönlendirmek açısından önemli.

Ben çocukken, renkli kalemlerle yazılar yazardım hep. Bir yığın defterim vardı. İçleri günlük, şiir, hikâye, kompozisyon dolu. Hiç doktorculuk oynadığımı hatırlamıyorum mesela. İlgimi çekmezdi. Kan falan tuttuğundan değil, fazla duygusalım. Karşımda hasta ve çaresiz birini görünce oturur şiir yazarım, elime kalem yerine neşter alamayacağımın küçükken de farkındaydım. İlkokulda başlamıştım yazmaya. Geçenlerde 6. sınıfta yazdığım, iki farklı sonla biten bir hikâyeyi buldum. Ve o an, evet dedim doğru yoldayım.

Şimdi sürekli yeğenlerimi gözlemliyorum. Fark edemediğimiz yetenekleri var mı, hangi meslek için yaratıldılar, anlamaya çalışıyorum. Mesela birinin müziğe ilgisi olduğunu 3 yaşında oyuncak gitarını çalıp, şarkı söylerken fark etmiştim. Geçtiğimiz yaz benim gitarımı çalmaya çalışırken gördüm. İstekli olması çok hoşuma gitti. Birkaç nota ile bir şarkı çalmayı öğrettim, hemen kaptı. Öğrenmekte kararlıysan sana gitarımı hediye edebilirim dedim. (sağ olsun, bana da gitarlarımdan birini abim hediye etmişti) Şimdi kursa gidiyor ve ciddi manada yetenekli. Meslek edinip edinmeyeceği ona kalmış ama yeteneğini ortaya çıkarabildiği için inanılmaz mutlu. Kendini ifade edebileceği bir alan bulduğu için de özgüveni oldukça artmış durumda.

İlla anne baba olmanıza gerek yok, çevrenizde yeğeniniz olsun, komşunuz, akrabanız olsun çocukları sürekli gözlemleyin ve bilinçsiz anne babaları yönlendirin. (ki bu çocuklarınız olduğunda onları daha iyi eğitmenizi sağlayacaktır) Çocuklara ilgisi olduğunu fark ettiğiniz alanda alacağınız, size ufak gibi görünen bir hediye aslında onların hayatlarına yön verecek olabilir. Sokrates’inki gibi yanlış bir hediye de almış olsanız, bir anlamı olacaktır.

Şunu unutmayalım ki söz konusu, geleceğimiz olan çocuklarsa, büyük küçük, yaptığımız her türlü yatırım, uzun vadede bizlere geri dönecektir.
YORUM EKLE