“Gümüşhane’nin yegâne imkânı insanıdır”
Mahmut Oltan SUNGURLU
Bir o kadar mahrum olmasına rağmen devletine ve milletine en sadık, kanunlara azami derecede riayet eden, polisine ve askerine sahip çıkan, saygı gösteren, milletini, bayrağını ve mukaddesatını zirvelerde yaşatan, her şeye rağmen kültüründen kopmayan gerçekten altın yürekli insanların yaşadığı şehirdir Gümüşhane.
Ve biz bir aileyiz bu küçücük şehirde. Yolda ve caddesinde yürürken hemen herkesi tanırız. Gülerek selam veririz. Çocuklarımız emin bir şekilde yaşar ve okuluna gider bu şehirde. Bu şehirde çocuklarımız kötü alışkanlıklardan uzak, huzurun adeta zirve yaptığı ve emniyet açısından sıkıntı en alt seviyededir.
Gerçi o eski Gümüşhane’nin mümtaz şahsiyetlerini, komşulukları, bir ve beraberliklerimizi, paylaşmayı, kardeşliği ve dürüstlüğü aranıyor olsa da her şeye rağmen bölgesinde örnek bir sembol değerdir Gümüşhane.
İnsanları şükür ve kıymet bilir. Örneğin Türkiye’nin tek sebze hali olmayan şehri olsa da, insanlar sebze, meyve ve balığı pahalı tüketiyor olsa da, giyim, kira ve diğer harcamalarında fahiş fiyatları ödese de dilinden şükrü düşürmeyen bir beldedir Gümüşhane.
Bu şehre çocuğunu kaydetmeye gelen kişinin içtiği çorbanın parasını uzattığında bu bizim ikramımız olsun diyen esnafın yaşadığı şehirdir Gümüşhane. “Cüzdan veya bir miktar para bulunmuştur, sahibinin Gümüşhane Belediyesi’nden veya Köprübaşı Polis Karakolu’ndan alması rica olunur” anonsunun yapıldığı tek yerdir Gümüşhane. Adres soran kişiye sırtını çevirmeyip onu arabasına alıp o adrese bizzat teslim edenlerin yaşadığı yerdir bu şehir. Ve yurdu çıkmayan öğrenciyi bir-iki ay kadar evinde misafir eden yerdir Gümüşhane.
O yüzden bu şehre gelen memur, öğrenci ve bürokratlar önyargılı olarak ağlayarak geldikleri bu şehirden öylesine memnun kalırlar ki bu sefer gerçekten ayrılacakları için ağlayarak giderler. Ve gittikleri yerlerde bu şehrin insanlarını unutamadıklarını ve uzun uzun hatıralarında yaşattıklarına şahit olmuşuzdur.
Bunu geçtiğimiz yıllarda bizzat yaşamıştım. Şehrimize iz bırakan ve adını şehrin en büyük mahallesine verdiğimiz Rahmetli Valimiz Mustafa Karaer’in değerli eşleri Necla Karaer Hanımefendi ile telefonda görüşmüştüm. Hanımefendi ile yaptığım yarım saatlik görüşmede ağlayarak bana duygularını özetle şöyle ifade etmişti;
“İsmail Beyciğim. Değerli yavrum Allah senden razı olsun. Gümüş Portreler adlı kitabını aldım. Rahmetli eşimin fotoğrafını ve biyografisini eserine almışsın. Değişik duygular içinde o eski günlere gittim, ağladım. Biz Gümüşhane’den çok memnunduk. Orada gördüğümüz insanlığı, kadirşinaslığı, o bölgenin muhteşem yürekli insanlarını asla unutamam. O Gümüşhane ki beyimin adını en büyük mahallesine vererek adeta vefasını göstermiştir. Biz bu yüzden Gümüşhane’yi asla unutamadık. Bursa’da yapılan bir Gümüşhane gecesine katıldık. Orada da Gümüşhanelilerin yoğun ilgisi ve sevgisine muhatap olmuştuk. Siz bu eserle gerçekten muhteşem bir hizmet yapmışsınız. Size eşimin fotoğraflarını gönderiyorum. Allaha emanet olunuz.”
Ve bu konuşmanın ardından en az yirmi fotoğrafla birlikte bir değerli mektup daha göndermişti. Bu muhterem hanımefendi birkaç yıl önce vefat etti. Rabbim mekânlarını Cennet eylesin inşallah.
Evet, hal bundan ibaret değerli dostlarım. Bu şehirde okuyan öğrenci, görev yapan memur yâda amir, polis veya asker gittikten sonra hatıralarının en önemli yerini Gümüşhane ve insanının aldığını gururla ifade etmekteler.
Biz Gümüşhane’de adeta bir aileyiz değerli dostlar. Birbirimizi tanır ve severiz. Birbirimizden eminiz. Sırtımızı verebileceğimiz değerli dost ve arkadaşlarımız vardır bu şehirde. Ve biz bu şehirde bir ve beraber yaşamaktan son derece memnunuz.