Geçtiğimiz hafta içerisinde yolumuz İstanbul’a düştü. İlk defa yapılan Uluslararası Enerji hammaddeleri ve Enerji Zirvesine katılma fırsatımız oldu. Yurt içinden İstanbul Teknik Üniversitesi ağırlıklı olmak üzere Yurt dışından birçok akademisyen ve sektör yönetici ve çalışanları bu etkinlikte buluşmuştu.
Konu enerji hammaddeleri olunca kömür, doğalgaz, petrolün, nükleer enerjinin yanı sıra yenilenebilir enerji sistemleri Güneş, jeotermal, kaya gazı gibi enerji sistemleri de zirvenin konuları arasındaydı. Her ne kadar Bor ve Hidrojen teknolojileri bu kapsam içinde olmasa da onlarda ilerleyen zaman aralığında başka etkinliklerde ilgilileri ile buluşacak. Ama özellikle BOR üzerinde hassasiyetle durulması gereken konuların başında geliyor. Hidrojen enerji sistemleri için Ulusal Hidrojen Teknolojileri Kongresi 20-23 Aralık tarihlerinde YTÜ Beşiktaş kampüsünde gerçekleşecek, ilgililerine şimdiden duyuralım.
Katılımcıların ortak paydalarında şunu gördük ki Dünya da ve Türkiye’de enerjiye olan talep her geçen gün artmakta, fosil kaynaklar giderek tükenmekle birlikte yeni teknolojiler geliştirerek hammaddelerin değişik yollardan işletilmesine gidilmekte yeni kaynak arayışlarına yönenilmektedir. Kömürden kömür gazı elde edilmesi ve kaya gazı keşfi bunlardan bir tanesi.
Diğer yandan her geçen gün ve her yapılan araştırmalar şunu gösteriyor ki Dünya ve Türkiye üzerinde aslında henüz keşfedilmemiş birçok daha enerji hammaddesi bulunmakta. Genel olarak ülkemiz tabi kaynaklar bakımından bakir olarak nitelendirilmekte. Bu gün Ankara-Eskişehir arasında bulunan Toryum yataklarının varlığı ve ileride uranyuma alternatif olması nükleer kozu güçlü kılarken, nükleer enerji sitemleri kesinlikle olmalı görüşü tüm çevrelerce kabul edilmiş durumda. Diğer yandan Avrupa’nın jeotermal enerji türü potansiyel bakımından lider ülke konumunda oluşumuz işin sevindirici yönlerden diğer bir tanesi.
Şu bir gerçek ki ülkemizde petrol yok, doğalgazda yok ama şimdilik yok, ilerde bir gün bazı rezervlerle karşılaşırsak şaşırmayalım. Özellikle Akdeniz, Kıbrıs Bölgesinde bir doğalgaz bölgesi olduğu uzun yıllardır konuşuluyor. Yer altı kaynaklarımızı gelişen teknoloji ile değerlendirme yoluna gidecek olursak ilerleyen zamandaki enerji konusunda dar boğaz çekilmeyeceği kanaatindeyiz, diğer yandan enerji tasarrufu da başlı başına çok önemli bir husus. Toplum olarak bu konuda bilinçlenmemiz şart.
Hazır enerji tasarrufundan bahsetmişken Kongre sonrası İstanbul Fuar Merkezinde aynı tarihlere denk gelen LED Aydınlatma fuarına da uğramadan olmazdı. Önceki yıllara nazaran gelişen LED teknolojisi ile birlikte aydınlatma piyasasında büyük bir pazar oluşmuştu ve fuarda gördüğümüz manzara şaşırtıcıydı, alanın yarısını Çinliler ve Çin malları doldurmuştu. Üç Beş Twain Şirketi ve birkaç Türk Şirketi… LED piyasasında fiyatlar çokta düşmemekle birlikte kalite eskisine nazaran daha iyiydi. Bu gün çoğu yerde LED aydınlatma teknolojisini görmekteyiz, hatta LED televizyonlar buna çok daha iyi bir örnek. Stantlardan en ilgi çekeni Türkçe konuşan Twain’lıların bulunduğu LED standı ve İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin yaptığı Hidrojen ile çalışan prototip taksisiydi.
Sonuçta, her geçen gün enerji ihtiyacı artmakla birlikte, gelişen teknoloji bu duruma çözümler aramakta. Ülkeler arası siyasi ve sosyal ilişkiler de göz önüne alındığında Enerji arzında güvenlik kavramı ilerleyen yılların başlıca konuları arasında yer alacaktır. Düşen petrol fiyatları ile birlikte bir yerde dengeleme mutlaka sağlanacak, piyasa yerine oturacaktır bunlar sizi endişelendirmesin. Asıl endişe bundan sonrası, küresel enerji aktörleri ABD ve Çin’in tutumu. Yıllık %7,5-12,5 büyüme bandında olan ÇİN bu banttan kaymadığı sürece sorun yok gibi görünüyor, yine de işi Çin’e, bırakmamak en doğrusu.
Çin Setini Çinlilere unutturmamak gerekir.
Bir Çin değil, bir Türk Atasözü der ki “ Bu günün işini yarına bırakma.”
Sevgi ve Saygılar.
BUNUN İ’ÇİN’...