Ailevi sebeplerden dolayı dört ilk okul değiştirerek ilk okulu bitirdim.
Biri şehir, biri kasaba, diğer ikisi ise üç sınıfın tek öğretmeni olan köy ilk okulu.
Orta okula başladım, alt yapı yok.
Beş yıllık ilkokulu dört okulda okuyan çocuk da altyapı olur mu?
Birinci sınıf,
sınıfta kaldım...
Anneme sınıfta kaldığımı söylediğimde yüzü bembeyaz olmuştu, bu gün ki gibi gözümün önündedir.
İkinci sınıf yine sınıfta kaldım.
Sonunda güç bela üç yıllık orta okulu beş yılda bitirdim.
Artık aileye sıkıntı olmaya başladım...
Ben Liseyi okumayacağım baksana zaten okuyamıyorum...
Radyo tamirciliği öğrenip radyo imal edeceğim.
Yani radyo fabrikatörü...hedefe bakarmısınız?
Okuyamıyorum ya artık herkes bende söz sahibi...
-Hayır bu çocuk okuyamıyor Öğretmen okuluna verelim, bir an önce hayata atılsın...
Beni öğretmen okulu imtihanına soktular imtihan kağıdımı bile bulamıyorlar...
Sonuçlarda herkesin ismi var benim ismim yok...
Sen okumamak için imtihana girmedin azarlamaları...
- Hayır girdim!
- Hayır girmedin! o zaman imtihan kağıdın nerede?
Allahtan mahallemizdeki bir kızla imtihana gitmiştik.
-Yok sanat okuluna gönderelim hiç olmazsa sanat öğrensin...
Ben ise sallanıyorum...
Sanat okulu, Ziraat Lisesi, Orman Lisesi, Lise...
Derken bütün okullarda kayıtlar bitmiş...
Öğretmen yakınımız hanım ki ondan çok korkardım, annemi ziyareti sırasında kapıyı ben açtım yüz yüze geldik, azarlayarak, öğretmen eşi için,
-Git hemen senin kaydını yapsın!
Gittim,
-Nerde idin şimdiye kadar! Kayıtlar bitti.
Derken eniştemiz “forsunu kullandı” bir anda kendimi Ticaret lisesinde buldum.
Okulumu çok seviyorum birinci sınıfı geçtim.
İkinci sınıfta öğretmenimin idareye verdiği rapora göre “havai çocuk” oldum ve çaktım.
Üçüncü sınıf da ise artık dik başlı bir çocuk olarak yine çaktım...
Neyse bir şekilde üç yıllık ticaret lisesini de beş yılda bitirdim
ama yine aileye problem oldum...
Ben üniversite imtihanlarına girmeyeceğim!
-Hayırsız da olsa olsun yeter ki bir oğlum olsun.
Tamam da anneciğim oğlun olmuyor diye hayırlısını iste diyenlere bu sözü sen söylemişsin,
sen büyük konuşmuşsun,
benim suçum ne?
...
Öyle ya bu çocuk okuyamıyor.
Evet ite kaka da okuyamazdım, liseyi bile zor zahmet bitirdim, o zaman amcam da öyle istiyor,
İstanbulda otelcilik yapalım...
Ben bayılıyorum,
babam sessiz,
ya annem?
Uzun zaman sonra annem eh... dedi.
Ne iknası?
Canım annem çaresiz kaldı.
Köyde pencerenin önünde oturup, dışarıyı seyrederek sohbet ediyoruz...
Anne otelcilik yaparsak şöyle güzel olur, böyle güzel olur diye iyice gönlünü almaya çalışıyorum,
Derken canım annemin ağzından başında acı bir ahh... da olan hüzünlü bir şekilde şu cümle döküldü,
-Tamam da oğlum okuyup da vatana millete faydalı bir insan olmanı o kadar isterdim ki...
Dünya o an durdu...
Geçmiş sanki beynimden tamamen silindi.
Diğer odaya geçtim,
üstümü başımı değiştirdim...
Şaşkın bir yüz ifadesi ile,
-Oğlum nereye gidiyorsun?
Siyah beyaz Türk filmlerinde köyden gurbete zengin olmaya giden esas oğlan gibi,
-Anne üniversite imtihanlarına müracaat etmeye gidiyorum.
Ertesi gün cumartesi yarım gün, o saatlerde otobüs olmadığı için kamyonlarla Gümüşhane Trabzon arası yolculuktan sonra mesai bitimine yakın okuldayım...
....
Müdür yardımcımız Jet Mehmet,
- Bu gün son gün! işte evraklar elimde müracaatları derledim topladım on dakika sonra Milli Eğitim Müdürlüğüne götürecektim!
Nerede kaldın!
Şimdi mi aklın başına geldi!
Çabuk şunu doldur!
...
On dakika ile kurtardık ve üniversite imtihanlarına girdik...
...
Canım annem vatana millete faydalı oldum mu? bilemem,
çünkü bu vatana bu millete ne kadar hizmet etsek azdır.
Zannediyorum hayırsız evlat da olmadım ama,
şunu iyi biliyorum ki senin sayende okudum ve bu ülke üniversite mezunu bir birey kazandı.
Hakkını helal et canım annem, mekanın cennet olsun.
Hiç hakkın ödenir mi?
Bütün annelerin anneler günü kutlu
olsun.
Ernail Koç
Ruhu şad mekanı cennet olsun