DEĞERLER EĞİTİMİ

“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.”
Kemal ATATÜRK

Her ne kadar eksikliklerimiz olsa da Gümüşhane bilhassa değerlerine değer verme ve onlara sahip çıkma anlamında içinde yer aldığı Karadeniz Bölgesi ve ülke genelinde haklı bir gurur kaynağı olarak yer alan gençliğimizle gurur duyuyoruz. Neden mi? Okuyalım o zaman.

Yıl 1993, yer Ankara. Gazi Üniversitesi son sınıfındayım. Keçiören’den okuluma gitmek için otobüsteyim. Yaşlı insanlar ayakta bastonuna zor dayanarak dururken koltuklarda gençler kahkaha ve neşe içinde. Ve öğretmenlik stajımı Gazi Lisesi’nde yapıyorum. Okulun girişinde karşıma çıkan öğrenci tipi ve modelleri, giyim, saç, sakal ve diğer hal ve hareketleri ile inanın koca bir şok yaşıyorum. Derste hocamızı dinliyoruz. Ne mümkün öğretmenin sesini duyamıyoruz. Sıralarda gezinenler, birbirileri ile şakalaşanlar, adaba ve edebe yakışmayan hal ve hareketlerle kız öğrencileri taciz edenler, kahkaha atanlar, öğretmene ve arkadaşlarına hakaret edenler bizim öğrencilerimiz miydi gerçekten?

Ve yıl 2015, yer Gümüşhane. Okuluna giden öğrencimiz otobüste ve dolmuşta büyüğüne yer veriyor. Saç ve sakalı tıraşlı, üniforması muntazaman ve ütülü bir şekilde bahçede sıraya girip sınıfına giriyor. Öğretmenlerine saygılı ve hürmetkâr bir biçimde derslerini dinliyorlar. Küçücük münferit olaylar yok mu? Var elbette ancak 23 yıl önce gördüğüm manzara karşısında bizimkiler inanın ahlak ve değerler abidesi olarak gurur kaynağı olmayı hak ediyorlar.

Maalesef değer verdiklerimizden uzaktayız. Temizliği, çalışkanlığı, anne ve babaya saygıyı, helali, erdemi, ahlakı, insana ve yaratılan her şeye sevgiyi öğütleyen güzel dinimiz İslam’dan gitgide uzaklaşıveriyoruz. Kazanılan beş kuruşun haram elde edilen milyonlardan daha üstün olduğunu anlatamıyoruz yavrularımıza. Zararlı dediğimiz hemen her şeyi bizler rol-model olarak gösteriyoruz evlatlarımıza. Düzelmiyoruz haliyle düzeltemiyoruz. 

Sigara zararlıdır diyoruz çocuğumuzu sigara alması için bakkala gönderiyoruz. İçki zararlıdır diyoruz gece geç vakitte zilzurna varıyoruz yuvalarımıza. Kumar zararlıdır diyoruz ama iddaa ve ganyan bayileri Gümüşhane’de vergi rekortmeni oluyorlar. Bu ne menem bir haldir ve hastalıktır ki kimse bir şey anla(ya)mıyor. Oyun masasından elimizi birine emanet edip mescide gidiyoruz. Abdestli bir şekilde dönüp tekrar oyuna devam ediyoruz. Daha vahimi hac ibadetini yerine getiriyoruz ancak hiçbir kötü alışkanlığımızı terk edemiyoruz maalesef.

Son birkaç dönemdir okullarımızda değerler eğitimi altında dersler veriliyor, uzmanları tarafından konferans ve benzeri kültürel aktiviteler yapılıyor. Güzel ve çok geç kalmış bir çalışma. Eğitim mi ve öğretim mi önemli olan diye yıllardır tartışılan bir konu var ki ben inanın önce eğitim, sonra yine eğitim ve en nihayetinde yine eğitim diyorum. Çünkü öğretilmiş olanlar eğitilmedikleri sürece öğrendiklerini veremiyorlar topluma. Öyle ya;

Eğer doktorları eğitebilseydik;
ameliyat parası olmadığı için masada bırakmazdı veya evine göndermezdi hastalarını.

Eğer gazeteci ve yazarları eğitebilseydik; vatanını ve milletini şahsi ihtiras ve çıkarları için satmazlardı. Kalemini üç beş kuruşa ve dünya menfaatleri için kullanmazdı. 

Eğer müteahhitleri eğitebilseydik; çimentodan, demirden çalmaz ve haliyle yüzlerce masum insanın depremlerde ölümüne sebep olmazdı. 

Eğer evladımızı, öğrencimizi, eşimizi eğitebilseydik;
nankörlük yapmazlardı verilen nimetlere. Asi olmazlardı eşlerine, büyüklerine, sevdiklerine.

Ve en önemlisi eğer siyasileri eğitebilseydik;
kendisine oy verenlere hakaret edemezlerdi, hak ve adalet çizgisinden ayrıl(a)mazlardı. Bölücü örgütlerle işbirliği içinde olmazlardı.
YORUM EKLE