Bundan doksan dört yıl önce başlayan demokrasi hareketi ile yönetim şekli olarak, daha Avrupai daha batıcı bir yönetim sistemine dahil olduk. Aşağı yukarı yüz yıla yakın bir zaman diliminde bir türlü gerçek anlamda uygulamaya koyamadığımız demokrasi kılıcı bir kesimin elinde her zaman kuvvetli bir sopa olarak durdu. Toplumsal değerlerin, inançların zaman zaman örselenmesini dahi demokrasi adına yaptıklarını iddia etti zamanın yöneticileri, demokratları. Kendi iktidarlarının son bulmasını da asla kabullenmedi bu demokrasi çığırtkanları. Neymiş efendim bu ülkenin yönetimi her zaman onların ya da onlar gibi düşünenlerin elinde olması gerekirmiş de ondan. Yargı, asker, bürokratlar vs. her yerde onlar olacaklar. Onların ya da temsil ettiği anlayışın mensuplarının olmadığı bir demokrasiyi de kabul etmezler. Hâlbuki bunların arzuladıkları demokrasi, cumhuriyet, hak adalet hukuk vs. değilmiş. Kendi egemenliklerinin sürmesi imiş. Kendi hegemonyalarını sürdürebilme adına her dönem aba altından demokrasi kılıcını göstererek siyasete, ekonomiye, milletin yaşam tarzına ayar vermeye çalıştılar. Ne zaman ki yönetim onların değil de başka bir kesimin eline geçti. Vatanın milletin bekası için bozulan düzenin tesisi için …“Asker Yönetime El Koydu” diyerek demokrasiye ayar üstüne ayar vererek ülkenin geleceğini ipotek altına almaya çalıştılar. Bu ülkede siyaseti biz yaparız, hukuk bizim işimiz, askerlik bizim işimiz, mülkiye bizim işimiz biz buraları, bu makamları kimse ile paylaşamayız, paylaşmayız. Neden çünkü demokrasi bunu gerektirir de ondan. Yani anlayacağınız egemenliğin bir gurubun elinde yani kendi ellerinde olması gerektiğini söylerler. Diğer insanların sadece onları seçme haklarının olduğu empoze edilmeye çalışıldı yıllarca. Bunda başarılı olundu mu derseniz uzun yıllar oldu derim. Ne zaman millet kendi arzusunu tam olarak sandığa yansıtır, o zaman bu güruh ayağa kalkar. Aman efendim millet bu yönde bir tercih kullandı. Bu tercih bizce doğru bir tercih değil. Hemen müdahale edelim ki yol almasınlar. Yol alınca müdahale gücümüz kalmaz. Müdahale etsek te fayda etmez. Bu müdahaleler, dış güçlerin devreye girmesiyle harekete geçen iç yandaşları eliyle yapılıyor ki millet bunun farkına varmasın. El altından biz yapacağımızı yapalım ve işi bitirelim. Bu kafalar dış güçlerle sıkı fıkı olduklarından, ülkeyi başka ülkelerin sömürgesi( adı böyle olmasa da)haline getirdiler. Bunlar iktidarı ve nüfuzlarını kaybedince veryansın etmeye başlarlar. Onları kukla gibi kullananlar bu zamanlarda da devreye girerler. Aman siz nasıl olurda siyasette, iktidarda olmazsınız? Biz bu konuda size yardımcı olabiliriz. Bizim elimiz uzundur. Biz bir şekilde sizin istemediklerinizi alaşağı etmesini biliriz diyerek devreye girerler. Gerek darbe, gerek ekonomik bunalımlarla, gerekse toplumsal olaylarla ülkede kendi aktörleri ile kargaşa ortamı oluşturarak harekete geçerler. Çok önemsedikleri demokrasiyi!!! Askıya alırlar. Neden Bunu yaparlar? Sözüm ona çok demokrat! Olduklarından bunu yaparlar. Ülkenin, Milletin geleceğini kaos planları ile yok eder bu demokrasi çığırtkanları. Sadece ve sadece iktidarlarını kaybetmemek için bütün güçlerini harcarlar. Onlar için iktidar olmak, iktidarda kalmak her şeyin üstündedir. Ülkenin ekonomisi dışa bağımlı olacak, yerli üretim olmayacak, alt yapı üst yapı çalışmaları yapılmayacak veya üstünkörü yapılacak çok önemli değildir bu kafalar için. Önemli olan iktidar olmak o makamları kimse ile paylaşmamak. Bu devirler kapandı artık konu vatan ve millete hizmet olunca her şeyin teferruat olduğu anlayışı hakim. Dünyaya diklenmeden dik durmak vakti. Arlık milli çıkarlarımızın gerektirdiği iç ve dış gelişmelerde kararlarımızı kendimizin alma vakti. Öyle de oluyor. Ayakları üstünde duran bir Türkiye’yi Avrupalı dostlar! ve ABD istemiyor. Neden mi? Her dediklerine tamam eyvallah diyen bir Türkiye yok da ondan. Onlar böyle bir Türkiye’yi elbette arzulamazlar, istemezler. İstesinler ya da istemesinler bundan sonra karşılarında milli menfaatleri doğrultusunda kendi kararlarını kendi alan, ayakları üstünde dimdik duran bir Türkiye olacak.
DEMOKRASİ ÇIĞIRTKANLARI