Harabat ehlini hor görme Zakir,
Defineye malik viraneler var
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz
Televizyon ve sanal dünyada şov yapan, her programında milyonları götüren, çoğu zaman sahte gözyaşları ile duyguları sömüren sözüm ona din adına konuşup asla din, ahlak ve değerler konusunda paralel bir şekilde yaşamayan din tacirlerini gördükçe Diyarbakır Ulu Camii avlusunda konuşan bu kardeşimizi bir başka sevmeye başladık.
Ramazan Pişkin. Kendi deyimiyle mezar sulayan, mezar bekçiliği yapan buradan kazandığı üç beş kuruşla iaşesini temin eden bir garip veli, çogumuza göre deli.
Ama biz onu her gördüğümüzde Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin;
"Harabat ehlini hor görme Zakir,
Defineye malik viraneler var" beytini hatırladık.
O konuştukça ilmin değeri bir başka boyut aldı kafamızda. Büyük kanallarda süslü stüdyolarda ahkam kesenleri değil bizler bu garip veliye inandık her daim.
Ayet ve hadislerle öylesine yüreklerimize dokundu ki hepimiz etkilendik haliyle. Bilmediğimiz yada yanlış bildiğimiz birçok konuda bizleri yeniden hizaya getirdi onun o tatlı sohbetleri. Bir nevi tebliğ görevi ile hak ve hakikati, Efendimizin örnek hayatını, gerçek müslümanın kimliğini öylesine hal diliyle anlattı ki herkes onu çok sevdi.
Gümüşhane'de Bayburtlu Ahmet, çok eskilerden Erzurumlu Hasan Baba, Trabzon'da Kadınlar Pazarı önünde Kelkitli Hamal Hasan ve son olarak Diyarbakır Ulu Camii avlusunda bizlere gerçek İslam'ı, kardeşliği, hakikati, müminin gerçek ve olması gereken karakterini, bugüne kadar doğru bildiğimiz yanlışları o tatlı üslubuyla anlattı durdu.
Kimimiz burun kıvırdık, kimimiz acıdık. Ama asıl bizlerdik acınası halde olan. Harabat ehli olan Allah dostlarını hep ötekileştirdik.
Her programa makyajlı çıkan, her çıktığı programla yüküyle götürenleri sevdik biz. Sırça köşklerde ipek gömlek giyip, altın kaplarda taam götürenlerin Efendimiz'in (SAV) bir hurma ile oruç açardı ifadelerini dinledik.
Ama garip, gerçek Allah dostu, hakikatleri saptırmadan adeta ok gibi beyinlerimize işleyen Ramazan Hocaları anlayamadık biz.
Zira o Diyarbakır gibi bir yerde yer geldi PKK'nın iç yüzünü, gayesini korkmadan anlattı. Dini istismar edenleri ifşa etti. Ateist ve deistleri ayet ve hadislerle adeta perişan etti, yerin dibine soktu.
Efendimiz'in (SAV) veda hutbesinde dediklerini etrafındakilere anlattı. Onu videoya alanlar sayesinde hizmet alanı kilometrelere yayıldı. Haliyle dostu olduğu gibi her tebliğcinin kaderi ile de hayli düşman kazandı.
Dün yerleştiği İstanbul'da Fatih'te ekmek parasını kazandığı küçük işyerinde bir şerefsizin saldırısı (komplo) ile genç yaşında aramızdan koptu gitti.
Şimdi dini bir yerlere çeken, ayet ve hadisleri carpıtan, din üzerinden nemalanan, holdingler kuran din tacirleri sevinin artık. Zira gerçek yüzünüzü şamar gibi yüzünüze vuran gerçek Allah dostu, harabat ehli Ramazan Hoca (Pişkin) artık yok.
Dilediğiniz gibi ahkam kesin, ayetleri, hadisleri çarpıtın, namaz müslümanların üzerine yüktür deyin, oruçla, kurbanla, hac ve umre ile dalga geçin.
Ramazan Hocam. Elli dört yaşıma kadar bize dayatılan ve bizimde cehaletimiz neticesi birçok doğru bildiğimiz yanlışları senin dudaklarından dökülen hakikatlerden öğrendim. Ben ve ben gibi birçok Müslüman senden ebediyen razıyız.
Mekanın Cennet, Efendimiz (SAV) komşun olsun inşallah.
Kendisini hiç tanımadım, ölünce öğrendik iyi biri olduğunu. Çok güzel anlattınız, elinize yüreğinize sağlık.