Ben her bahar âşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç.
Ama olsun... İstemek de güzel.
Can YÜCEL
Öncelikle dünyanın gözbebeği olan güzel ülkemizin muhteşem bölgesi Karadeniz Bölgesi apayrı bir cennet köşesi oluğunu vurgulamak istiyorum. Bu bölge insanı tarih boyunca birlik ve beraberliği, çalışkanlığı ve ahlakı, geleneklerini ve sağduyuyu, insanlığı ve merhameti ve diğer bütün güzel hasletleri bünyesinde barındırma özelliğine haizdir. Bu bölgeden yetişen insan coğrafyasının da verdiği etkiyle hırçın görünse de, aslında son derece asude bir gönle sahiptir.
İşte bu bölgenin tüm karakteristik özelliklerini bünyesinde barındıran Hızır Aktaş bölgemizin bir ferdi olarak Gümüşhane’mize atandığının az bir zaman sonrasında değerli yavrusunu henüz hayatının baharında toprağa verdi. Yaralı yüreğine su serperek çok kısa zamanda Gümüşhane’mizin kaderi olan eğitim ve öğretim sevdasına sevdalandı. Bu bölgeyi iyi tahlil ve analiz etti. Gümüşhane’nin geçmişinde birçok değeri yetiştirdiğini biliyordu. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretlerinin hayat bulduğu bu yorgun ancak bir o kadar da bereketli topraklara sevgi tohumlarını ekmeye başladı.
Ve o tohumların çok kısa zamanda rengârenk çiçekler halinde bereketli topraklardan boy verdiğine şahit oldu. Acısını kalbine gömerek merhamet dolusu yüreğine tebessümünü ilave ederek açılmaz muhkem kapıları ardına kadar açıverdi. İstişare ve paylaşmaya önem verdi. Her kapıya ve her gönle girmeye çalıştı. Çocukla çocuk, gençle arkadaş, ihtiyarla sırdaş, toplumun içinde görünen biri oldu. Her türlü sosyal ve kültürel etkinlikte en önde yer aldı.
Her fikre ve her bakışa değer verdi. Kimseye bir üst pencereden bakmadı. Bu şehrin delisine de velisine de değer verdi. Değer verdi ve değer gördü. Kibirlenmedi, kibirlileri asla sevmedi. Gümüşhanelinin içinde yer aldı. Camisinde müminlerle saf tuttu. Salı Pazarından alışveriş yaptı. Harşit Çayı’nın kenarında sevdikleriyle kol kola yürüdü.
Ve nihayetinde her gelen ve her giden gibi o da çok sevdiği Gümüşhane’ye elveda demeye hazırlanıyor.
“Bu şehre bir gelen bir de giden ağlar” ya o hesap şimdi bizimkisi. Önemli olan iz bırakabilmekse eğer biz Hızır Müdürümüzün bu şehirde güzel ve kalıcı izler bıraktığına şahidiz. Gittiğin yerlere aynı güler yüzle, aynı inanç ve imanla, aynı aşk ve iştiyakla hizmet vereceğine inancımız kavidir.
Kısa zamanda bu şehrin gönlünde yer almak zor iş olsa gerek müdürüm. Bu şehir kendine hizmet edenleri asla unutmaz. Acın acımız, sevdan sevdamız, kaderin kederimiz oldu. Sen değer verdin ve değer de gördün. Gittiğin yer her neresi olursa olsun başarılı olacağına inancımız tamdır.
Çünkü hayat denen seyir haritasında görüyoruz ki Hak rızasını gözetenleri Rabbim asla mahcup etmemiştir. Yolun ve bahtın açık olsun. Güle güle Hızır Müdürüm.
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç.
Ama olsun... İstemek de güzel.
Can YÜCEL
Öncelikle dünyanın gözbebeği olan güzel ülkemizin muhteşem bölgesi Karadeniz Bölgesi apayrı bir cennet köşesi oluğunu vurgulamak istiyorum. Bu bölge insanı tarih boyunca birlik ve beraberliği, çalışkanlığı ve ahlakı, geleneklerini ve sağduyuyu, insanlığı ve merhameti ve diğer bütün güzel hasletleri bünyesinde barındırma özelliğine haizdir. Bu bölgeden yetişen insan coğrafyasının da verdiği etkiyle hırçın görünse de, aslında son derece asude bir gönle sahiptir.
İşte bu bölgenin tüm karakteristik özelliklerini bünyesinde barındıran Hızır Aktaş bölgemizin bir ferdi olarak Gümüşhane’mize atandığının az bir zaman sonrasında değerli yavrusunu henüz hayatının baharında toprağa verdi. Yaralı yüreğine su serperek çok kısa zamanda Gümüşhane’mizin kaderi olan eğitim ve öğretim sevdasına sevdalandı. Bu bölgeyi iyi tahlil ve analiz etti. Gümüşhane’nin geçmişinde birçok değeri yetiştirdiğini biliyordu. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretlerinin hayat bulduğu bu yorgun ancak bir o kadar da bereketli topraklara sevgi tohumlarını ekmeye başladı.
Ve o tohumların çok kısa zamanda rengârenk çiçekler halinde bereketli topraklardan boy verdiğine şahit oldu. Acısını kalbine gömerek merhamet dolusu yüreğine tebessümünü ilave ederek açılmaz muhkem kapıları ardına kadar açıverdi. İstişare ve paylaşmaya önem verdi. Her kapıya ve her gönle girmeye çalıştı. Çocukla çocuk, gençle arkadaş, ihtiyarla sırdaş, toplumun içinde görünen biri oldu. Her türlü sosyal ve kültürel etkinlikte en önde yer aldı.
Her fikre ve her bakışa değer verdi. Kimseye bir üst pencereden bakmadı. Bu şehrin delisine de velisine de değer verdi. Değer verdi ve değer gördü. Kibirlenmedi, kibirlileri asla sevmedi. Gümüşhanelinin içinde yer aldı. Camisinde müminlerle saf tuttu. Salı Pazarından alışveriş yaptı. Harşit Çayı’nın kenarında sevdikleriyle kol kola yürüdü.
Ve nihayetinde her gelen ve her giden gibi o da çok sevdiği Gümüşhane’ye elveda demeye hazırlanıyor.
“Bu şehre bir gelen bir de giden ağlar” ya o hesap şimdi bizimkisi. Önemli olan iz bırakabilmekse eğer biz Hızır Müdürümüzün bu şehirde güzel ve kalıcı izler bıraktığına şahidiz. Gittiğin yerlere aynı güler yüzle, aynı inanç ve imanla, aynı aşk ve iştiyakla hizmet vereceğine inancımız kavidir.
Kısa zamanda bu şehrin gönlünde yer almak zor iş olsa gerek müdürüm. Bu şehir kendine hizmet edenleri asla unutmaz. Acın acımız, sevdan sevdamız, kaderin kederimiz oldu. Sen değer verdin ve değer de gördün. Gittiğin yer her neresi olursa olsun başarılı olacağına inancımız tamdır.
Çünkü hayat denen seyir haritasında görüyoruz ki Hak rızasını gözetenleri Rabbim asla mahcup etmemiştir. Yolun ve bahtın açık olsun. Güle güle Hızır Müdürüm.