VALİ AYDIN BARUŞ
“Gönüllerimizde müstesna bir yere sahip, emekleri, sevgi ve şefkat dolu yürekleri, eşsiz fedakârlıklarıyla dünyamızı güzelleştiren, huzurlu ve mutlu toplumların kaynağı kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum.
Toplumumuzda kadına saygı; değerlerimizin, gelenek ve göreneklerimizin, tarihimizin ve sosyal hayatımızın tabii bir gereğidir. Bizler, “Cennet annelerin ayakları altındadır” düsturuna inanan bir medeniyetin mensupları olarak, kadınlarımıza verdiğimiz değeri, onların hayatın her alanında etkin bir şekilde yer almalarını sağlayacak şartları oluşturarak ve her türlü ayrımcılığa karşı mücadele ederek gösterebiliriz.
Ülkelerin kalkınması ve gelişmesine öncülük eden, sağlıklı nesillerin yetişmesinde hayati bir rol üstlenen kadınların toplumda hak ettikleri konuma ulaşmaları büyük önem taşımaktadır. Türk tarihinde etkin ve önemli roller üstlenen kadınlarımız, Kurtuluş Savaşı’nda vatanımızın bağımsızlığı uğrunda gösterdikleri kahramanlıkla isimlerini tarihe altın harflerle yazdırmışlardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınına hak ettiği değeri pek çok Avrupa ülkesinden önce vermiştir. Kadınlarımız, tarih boyunca olduğu gibi bugün de dirayetleriyle, çalışkanlıklarıyla, ferasetleriyle, şefkat ve merhametleriyle dünyaya örnek olmuş; eğitimden bilime, siyasetten sanata, ekonomiden kamu yönetimine kadar her alanda üstün başarılar elde etmişlerdir. Bu başarı örneklerinin çoğalması ve toplumun her kesiminde yaygınlaşması hepimizin ortak sorumluluğudur.
Görüldüğü üzere, millet olarak sahip olduğumuz değerler doğrultusunda kadınlarımıza büyük kıymet vermemize rağmen, münferit vakalar da olsa günümüzde hâlâ kadınlara yönelik şiddet uygulayanların varlığı acı bir gerçektir. Bu sorunun çözümü için yalnızca yasal düzenlemeler yeterli olmayıp, çocukluktan itibaren tüm vatandaşlarımıza ahlaki ve vicdani eğitim verilmesi de elzemdir. Peygamberi, “Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allah’ın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!” buyuran bir dinin mensupları olarak, bu değerleri içselleştirdiğimiz takdirde, kadına yönelik şiddete asla müsamaha gösterilmeyeceğine yürekten inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle; sevgisi ve şefkatiyle dünyamıza güzellik katan, üreten, eğiten, yetiştiren ve fedakârlığın timsali olan, başta şehit ve gazi annelerimiz ile eşleri olmak üzere, tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, aileleri ile birlikte kendilerine mutlu bir hayat temenni ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”
MİLLETVEKİLİ VE TBMM ANAYASA KOMİSYONU ÜYESİ AV.CELALETTİN KÖSE
Dinimizin ve aziz milletimizin kadını baş tacı eden bir anlayışa sahip olduğunu vurgulayan Köse, anneyi cennet kapısı olarak gösteren bir inancın temsilcilerinin de kadına hayatın her anında gerekli hürmeti göstermesi gerektiğini belirtti. Ak Parti iktidarı olarak siyasette ve toplumun her alanında kadınlara oldukça önem verdiklerini belirten Köse, “Gerek inançlarımız gerekse toplumsal değer yargılarımız bizlere kadına hak ettiği değeri vermeyi, onu yüceltmeyi ve eşit şartlarda hayatı paylaşmayı öğütlüyor. Şunu asla unutmayalım; bir evde kadın mutlu ise o aile mutludur, mutlu olan ailelerin yer aldığı toplumlar ise gelecekten umutludur. Biz de bu doğrultuda onları mutlu etmeye, sosyal ve ekonomik hayatta hak ettikleri noktaya onları taşımaya gayret edelim.
Biz AK Parti İktidarı olarak; kadına karşı şiddetin önlenmesi, kadınlarımızın çalışma hayatına girmesi, siyasete katılması, eğitim imkânlarının arttırılmasına büyük önem veriyoruz. Türkiye’de 23 yıldır gerçekleştirdiğimiz reformlarla, yaptığımız yatırımlarla, uygulamalarla, attığımız adımlarla herkesten çok kadınlarımızı mutlu ettik, onların yaşamlarında adeta sessiz devrim gerçekleştirdik. Eğitim imkânlarından en önce kadınlarımızın, kızlarımızın istifade etmesini amaçladık.
Bu duygu ve düşüncelerle, kadınların hayatın her anında baş tacı edilmesi dileklerimle, bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum” ifadelerini kullandı.
BELEDİYE BAŞKANI VEDAT SONER BAŞER
“Doğumdan ölüme kadar, hayatımızın her anında varlıklarıyla bizleri onurlandıran, bizi eğiten, büyüten, yetiştiren, en kötü anımızda yanımızda olup yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız paylaşan fedakâr kadınlarımız en değerli varlığımızdır. Hayatımızın anlamı olan kadınlar için ne yapsak azdır, onlar bizim her şeyimiz.
Bizlerin baş tacı; annemiz, hayat arkadaşımız, kızımız, kardeşimiz, hayatımıza renk katan ve anlamlı kılan varlıklardır. Türk toplumunda aile, ailenin içinde de kadının yeri ve önemi büyüktür. Kadın; mutlu, huzurlu, sağlıklı bir toplumun temel taşıdır. Kadın; topluma yön verendir.
Kadına verilen değer, o toplumun medeniyet seviyesinin göstergesidir. Sağlıklı ve huzurlu bir toplumun temel taşları olan varlıklarıyla hayatın her alanında fedakârlığı, duyarlılığı ve üretkenliği temsil eden kadınlarımız, sonsuz sevgi ve hoşgörüyle yetiştirdikleri nesilleriyle geleceğimizin şekillendirilmesinde önemli rol oynamaktadır.
Daha yaşanılabilir bir dünya için kadınlarımızın hayatın her alanında aktif olmaları en büyük temennimizdir. İş gücü ve istihdamda kadınlarımıza daha fazla yer verilmesi toplumsal hedeflerimiz arasında olmalıdır. Unutulmamalıdır ki kadınlarımızın elde ettiği başarılar hepimiz için ilham kaynağıdır. Toplum için üreten, hayata değer katan tüm kadınlarımız başımızın tacıdır.
Gümüşhane Belediyesi olarak birçok çalışmamızda Gümüşhaneli Hanım kardeşlerimizin yanında olduk ve olmaya da devam ediyoruz. Bu vesileyle başta tüm şehit anneleri ve eşleri olmak üzere, yaşamın her anında her türlü fedakârlıkta bulunan, yokluğumuzu ve sıkıntılarımızı paylaşan, her zaman yanımızda olan tüm fedakâr kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum."
REKTÖR PROF. DR. HALİL İBRAHİM ZEYBEK
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların toplumsal rolünü, değerini ve haklarını kutlamak, bu konularda farkındalık oluşturmak için özel bir gündür. Kadınlar, toplumun temel direkleridir. Ailede, iş dünyasında, sanatta, bilimde ve toplumsal yaşamın her alanında ortaya koydukları emek, azim ve başarı, yarının dünyasını şekillendirmektedir.
Bugün; kadınların eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesinde kazandıkları hakları anmak ve hala yapılması gereken çok şey olduğunu hatırlamak adına önemli bir fırsattır. Kadınların güçlendiği toplumlar, her alanda daha ileriye taşınır. Bu yüzden kadınların eğitim, iş hayatı ve sosyal alanda hak ettikleri yeri almaları için hepimizin sorumlulukları vardır.
Üniversitemiz de kadınların güçlenmesi, eşit fırsatlara sahip olması ve her alanda görünür olmaları adına çalışmalarına devam etmektedir. Kadın akademisyenlerimiz, öğrencilerimiz ve çalışanlarımızla gurur duyuyor, onların başarılarını takdirle karşılıyoruz.
Bu vesileyle de tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor, sevgi, saygı ve şükranlarımı sunuyorum.”
MEMUR-SEN İL BAŞKANI ERGİN ASLAN
“BM tarafından ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kararlaştırılan 8 Mart, genelde bütün kadınların, özelde çalışan kadınların çalışma koşullarını iyileştirmek, sosyal, ekonomik, kültürel haklarını çoğaltmak, sorunlarını tartışmak, başarılar ve mağduriyetler üzerinden farkındalığı artırmak, maksadıyla kutlanır olmuştur.
Ne var ki adeta insan soyuna pusu kuran kimi karanlık odaklar tarafından bu günün, maksadı dışına çıkarıldığını görmek üzücüdür. Dünyanın birçok mazlum coğrafyalarında terör, savaş, sürgün ve soykırımın ölümcül koşullarında her türlü mağduriyete maruz kalan milyonlarca kadının yaşam, hak, onur ve özgürlük mücadelesine sağır, kör ve dilsiz kalan bu odakların gerçek manada kadından yana olmadıkları, kadını yalan, talan ve bozgunculukları için istismar malzemesi olarak kullandıkları her geçen gün daha etkin ve yaygın anlaşılmaktadır.
Aileden başlayarak toplumu sağlam, sağlıklı, güçlü kılan asıl aktör kadındır. Kadının hayat içinde konum ve saygınlığını muhafaza etmek önemlidir. Kadınlarını zelil eden toplumlar zillete duçar olur. Kadınlarını alçaltanlar yükselemezler. Kadınlara saygı, medeniyetin en temel göstergesidir. Bizim medeniyet hayatımızda kadın, erkekten farklı yaradılışı sebebiyle ne dışlanmış ne istismar edilmiştir. Biz kadın erkek ilişkisini toplumsal bütünlük, adalet ve hakkaniyet esası üzerine bina etmişizdir.
Kadim dönemlerde kadını varlığın realitesine uzak konumlandıran Batı kültür ve uygarlığı, sanayileşme ve kentleşmeyle hız kazanan modern dönemde, sözde ‘değer verme’ yalanıyla kadını önce ucuz iş gücü olarak istihdam etmiş, emeğini sömürmüştür. Maddi kazançtan başka amacı, tensel zevk ve hazzın üzerinde kutsalı olmayan kapitalizm, daha sonra ilkesiz ahlâksızlığına kadını alet ve aracı kılmış, duygu ve mecburiyetini talan ve istismar etmiştir. Kadını önce tüketimin kölesi sonra tüketim nesnesi olarak değersizleştirmişlerdir. Gelinen son aşamada kadının duygusu, sevgisi, şefkati, ruhu, onuru, ontolojik varlığı, ailesi ve en nihayet bütün naif fıtrî değerleriyle varlığı, kendisinden ve bütün bir insanlıktan çalınmıştır. Toplumsal cinsiyet ve cinsiyetsizleştirmeyi özgürlük olarak piyasaya süren şeytani anlayış, sadece kadın için değil, insan için hiçbir ontolojik anlam ve amaç inşa edemediği gibi insan soyunu yok edecek evrensel bir fesat ve bunalım dünyası kurmanın çabası içindedir.
Kadını veya erkeği toplumsal cinsiyet dayatması üzerinden nesilleri bozmanın objesi gören ideolojinin tersine kadın, toplumsal uyumun, saygı ve hürmetin, aile yapısının huzur ve güvenine dayalı toplumsal ahlâk ve dayanışmanın ana unsurudur. Millet varlığımız, tarihimiz boyunca kadın erkek birlikteliği ve dayanışmasıyla anlamlı olmuş, ideallerini gerçekleştirmiştir. Biz yaratılışımızdaki farklılıklarımızı, hayatı bozan, yıkan, yaralayan değil yapan, onaran, onurlu kılan imkân olarak değerlendiriyoruz. Bize göre kadın, bu bozulmaya ödün vermeksizin, değişen dünyanın zaruretleri ve hayatı kolaylaştırmanın gereği olarak çalışma hayatının her kademesinde yer almalıdır. Kadını korumak toplumu korumaktır; bugünü ve yarını korumaktır.
Bizim değer dünyamızda kadın şu ya da bu düşüncenin ne aracı ne oyuncağıdır; yaşamın ana öğesi, kurucu ve koruyucu unsuru olarak evde, toplum, kültür ve çalışma dünyasında hayatın asıl paydaşı, ortağıdır. Ailenin temellerini, kutsiyetini sarsan ifsat ve şiddet hareketlerine müsamahasız bir tutum ve anlayışla karşıyız. Cinsiyet sebebiyle kadın emeğinin istismar ve sömürü konusu edilmesi ahlâksızca bir hak gaspıdır. Savaştan teröre, yokluktan göçe kadar tüm toplu felaketlerin ilk ve en ağır yükünü çocuklarıyla birlikte kadınlar çekmiştir, çekmektedir.
Evliliğin gözden düşürüldüğü, çocuklu ailenin önemsizleştirildiği, buna mukabil her türlü gayrimeşru, sapkım ilişkinin her türlü sanat, kültür ve iletişim araçlarıyla yaygınlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2025’in ‘Aile Yılı’ ilan etmesini takdir ediyor, ailenin korunması ve güçlendirilmesi amacıyla özellikle çalışan kadınlarımızın haklarını daha da genişleten yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ve teklif ediyoruz. Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü aile güçlü toplum demektir.
28 Şubat’ta olduğu gibi darbelerin, gözü yaşlı, gönlü yaslı ilk mağduru kadınlarımız ve kızlarımız olmuştur. Özellikle yakın geçmişimizde Türkiye’yi ideolojik değiştirme, dönüştürme operasyonlarının kadınlar ve kadınlarımızın örtüsü gibi mahrem ve manevî simgeleri üzerinden yapılmak istenmesinin anlamını çok iyi bilen Eğitim-Bir-Sen olarak, başta şiddetten kaynaklı hiçbir mağduriyetin yaşanmaması dileği ile bütün kadınların kadınlar gününü tebrik ediyoruz.”
TÜRK KADINLAR BİRLİĞİ ŞUBE BAŞKANI NERMİN DABAĞ
“Bugün, kadınların hak, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin simgesi olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bu özel gün, kadınların hayatın her alanında verdikleri emeği, katkıyı ve mücadeleyi hatırlamak ve onlara duyduğumuz saygıyı göstermek için önemli bir fırsattır.
Kadınlar, geçmişten günümüze bilimin, sanatın, siyasetin, ekonominin ve toplumun her alanında büyük başarılara imza atmış, değişimin öncüsü olmuşlardır. Ancak ne yazık ki hâlâ birçok kadın eşit haklara sahip olmak, şiddetten ve ayrımcılıktan uzak bir yaşam sürdürebilmek için mücadele etmek zorunda kalıyor.
8 Mart, sadece bir kutlama günü değil, aynı zamanda bir farkındalık günüdür. Kadına yönelik şiddetin son bulduğu, fırsat eşitliğinin sağlandığı, kadınların eğitimde, iş hayatında ve toplumsal yaşamda hak ettikleri değeri gördüğü bir dünya için hepimize önemli görevler düşüyor.
Daha adil ve eşit bir gelecek için çalışan, üreten, ilham veren tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!”
ANAHTAR PARTİ İL BAŞKAN YARDIMCISI ÖZLEM PERKTAŞ FIÇICI
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yapan Anahtar Parti İl Başkan Yardımcısı Özlem Perktaş Fıçıcı, kadın haklarının korunması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda kararlılıkla mücadele edeceklerini duyurdu. Parti, kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal hayatta daha güçlü bireyler olması için uygulanacak politikaları kamuoyuyla paylaştı.
Yaptığı açıklamada kadınların tarih boyunca Türk milletinin bel kemiği olduğunu belirten Fıçıcı, “Nene Hatun’un cesaretinde, Halide Edib’in kaleminde, Sabiha Gökçen’in kanatlarında yükselen bu vatan, kadınlarımızın emeğiyle büyümeye devam edecektir. Ancak bugün kadınlarımızın karşılaştığı eşitsizlik, şiddet ve ayrımcılık, toplumsal kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biridir. Kadınlarımızın hak ettiği güvenli ve eşit yaşamı sağlamak bizim boynumuzun borcudur” ifadelerini kullandı.
Kadınların iş gücüne katılımını artırmak ve ekonomik bağımsızlıklarını sağlamak için özel teşvik programları, hibe fonları ve esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılması gerektiğini belirten İl Başkan Yardımcısı Özlem Perktaş Fıçıcı, “Eşit işe eşit ücret ilkesinin yasal güvence altına alınması artık zorunludur” dedi.
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin Türkiye’nin en büyük toplumsal sorunlarından biri olduğunu vurgulayan Fıçıcı, 6284 sayılı Kanun’un etkin uygulanması, kadın sığınma evlerinin artırılması ve mağdurlara yönelik ücretsiz hukuki ve psikolojik destek sağlanması çağrısında bulundu.
Kız çocuklarının eğitimde kalmasını sağlamak için burs ve destek programlarının artırılması gerektiğini belirten İl Başkan Yardımcısı Fıçıcı, STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanlarında kadınların daha fazla yer almasını teşvik edecek projeler üzerinde çalıştıklarını ifade etti.
Kadınların siyasette ve karar alma mekanizmalarında daha fazla yer alması gerektiğini belirten Fıçıcı, “Kadın kotasının artırılması, liderlik eğitim programlarının yaygınlaştırılması ve kamu yönetiminde kadın temsilinin güçlendirilmesi öncelikli hedeflerimizden biridir” dedi.
Kadınların iş hayatında daha adil koşullarda çalışabilmesi için doğum izni, kreş desteği, esnek çalışma modelleri ve cinsiyet temelli ayrımcılıkla mücadele edecek yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Fıçıcı, “Kadınların iş hayatına eşit şartlarda katılımını sağlamak, ülkenin ekonomik kalkınmasının temel taşlarından biridir” diye konuştu.
Fıçıcı, Anahtar Parti’nin kadın haklarının korunması ve kadınların güçlendirilmesi konusunda aşağıdaki temel politikaları hayata geçirmeyi taahhüt ediyor: “Ekonomik Katılım ve Kadın Girişimciliğini Artırma Politikaları. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Hukuki ve Sosyal Önlemler. Eğitimde Kadın Eşitliğini Artıracak Stratejiler. Siyasette Kadın Temsilini Güçlendirme Planları. Çalışma Hayatında Olan Kadınların Şartlarını İyileştirmeler Yapılacak Düzenlemeler.”
Anahtar Parti’nin kadınların sadece bir gün değil, her gün hak ettikleri saygıyı, sevgiyi ve güveni hissetmeleri için çalışmaya devam edeceğini belirten Fıçıcı, kadın haklarının yalnızca kadınların değil, tüm toplumun meselesi olduğunu vurgulayarak önerilen politikaların hayata geçirilmesi için kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle iş birliği içinde çalışmaya hazır olduklarını açıkladı.
GÜM-TEK KADIN KOLLARINDAN SORUMLU BAŞKAN YARDIMCI YÜKSEK MİMAR EBRU AYVAZ
“GÜM-TEK Derneği olarak kurulduğumuz günden itibaren hemşehri meslektaşlarımızın tamamını kapsayıcı bir çalışma içerisinde olduk. 30’dan fazla mesleki disiplinden oluşan geniş bir meslek ağı ile iletişim kurarak toplumsal birliktelik oluşturduk. Bütün bu çalışmalarımızda dernek olarak kadın meslektaşlarımızın varlığını her zaman önemsedik ve bu yönde adımlarda attık. İl temsilciliklerimizin yarısına yakını kadın meslektaşlarımızdan oluşmaktadır. Üyelerimiz içerisindeki kadın sayımız da hızla artmaktadır.
Bizler teknik meslek mensubu kadınlar olarak zaman zaman meslek hayatımızın zorluklarıyla da karşılaşmaktayız. Özellikle kadın sayısının azlığı, şantiye ortamlarının kadınlara uzak bir yer olarak görülmesi gibi durumlara dönem dönem şahit oluyoruz. Ancak burada şuna da ifade etmek gerekir ki; nasıl evde kadınların varlığı, evin düzeni ve disiplini için önemliyse aynı durumun iş ortamlarında da olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Kadınlar olarak çalışma hayatımızda karşılaştığımız birçok zorluğun üstesinden başarıyla gelmiş ve bulunduğumuz ortamlara değer katmışızdır. Özellikle iş disiplini ve planlı çalışma kültürümüzle her zaman başarıyı yakalamışızdır. Bu vesileyle de mesleğini başarı ile icra eden derneğimizin değerli üyesi kadın meslektaşlarımıza ve bütün çalışan kadınlarımıza da teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca kamu ve özel sektörde bulunan bütün yöneticilerimizden ve işverenlerimizden de talebimiz kadınlarımızın iş hayatında daha fazla yer bulması konusunda gerekli hassasiyeti göstermeleridir. Dernek olarak kadın üyelerimizle beraber toplumsal birlikteliğimize katkı sağlayacak her türlü çalışmanın içerisinde olduğumuzu da ifade etmek istiyorum.
Annelik gibi kutsal bir vazifeyi üstlenmiş elleri öpülesi annelerimiz başta olmak üzere, çalışma hayatı içerisinde olan kadınlarımız ve toplumumuzun temel taşını oluşturan bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz.”
Güncelleme Tarihi: 08 Mart 2025, 16:27