Bugüne kadar Son Krifos ve Kutsal İkona kitaplarını kaleme alan Gümüşhaneli hemşehrimiz Turgay Bostan'ın üçüncü kitabı 'Kalaycı Hilmi Destanı' çıktı.
Gümüşhane’nin Torul ilçesi doğumlu prodüktör ve yazar Turgay Bostan, 2019 yılı ocak ayında başladığı roman kategorisindeki eserini yıl sonunda bitirdi. Editörlüğünü Füsun Menşure’nin yaptığı kitap Post Yayınevinden toplam 197 sayfa olarak yayımlandı.
Bostan, sosyal medya hesabı üzerinden kitabıyla ilgili “Neden Kalaycı Hilmi destanı?” sorusunu da cevaplandırdı.
Kitapla ilgili her şeyin Vefa Olgun’dan dinlediği bir hikâyeyle başladığını anlatan Bostan, “Sözleri aklımın bir köşesinde öylece kalmıştı. Bir gün geçmişe dair bazı yaşananları öyküleştirmek istedim. Onların içinde dinlediğim bu hikayeler de vardı. Yazdım, ilginç bulununca devam ettim yazmaya. Yazdıkça Kalaycı Hilmileştim. Birkaç öykü sonunda onlarca öyküye dönüştü. Yazdıklarım “Kuşlukta Yazarlar Topluluğunda” değerlendirildi. Okuyanların çoğu, hikayelerimi romanlaştırmam için ısrar etti. Daha öncesinde notlarımı okuyan A. Yağmur Tunalı da aynı şeyleri söylemişti. Sonra bu hikâyeleri “Ayarsız” dergisine yolladım. Yayıncım Hayri Ataş’la tanışmamızın adımlarından biri bu oldu; okumuş, beğenmiş. A. Yağmur Tunalı da bu hikayelerden ona söz etmişti. Beni aradı, romanlaştırabilirsem Post Yayın Dağıtım’dan basabileceğini söyledi. Kolay değildi Kalaycı Hilmi Destanı’nı roman tarzında kurgulamak. 2019’un ocak ayında başladım, yıl sonunda bitirdim. Editörlüğünü Füsun Menşure üstlendi. Tabi sevgili eşim Gülümser Bostan ile kızım Zeynep Bostan’ın da metnin redaksiyonunda çok önemli katkıları oldu. Editör Füsun Menşure’nin kitap çıkana kadarki iş takibi mükemmeldi. Kapak tasarımı da onun ve Hamdi Aslan’ın eseri. Yayıncım yani “Post Yayın Dağıtım”ın sahibi Hayri Ataş, söz verdiği gibi kitabımı, büyük bir gayretle ocak ayında okuyucuyla buluşturdu. Ve “Kalaycı Hilmi Destanı” 13 Ocak 2020’de dünyaya merhaba dedi. Bu tarih benim için anlamlıydı, çünkü 13 Ocak, doğduğum topraklarda eski takvime göre yılbaşı, yani “Kalandar” dı. Bir başka sürpriz ise 15 Aralık 2019’da Bilge’nin yani torunumun dünyaya merhaba demesiydi. Böylece 2020 yılında iki mutlu doğum olmuştu benim için: Torunum Bilge ve romanım Kalaycı Hilmi Destanı” dedi.
Kitabında niçin böyle bir konuyu ele aldığını da cevaplandıran Bostan, şunları söyledi: “Benin neslim geçmişle gelecek arasında bir köprüdür. İlk okuldayken evimizin elektriği, telefonu, şebeke suyu yoktu. Gaz lambasının ışığı altında ödevlerimi yaptım, susadığımda dereye koştum, kara sabanın peşinden seğirttim, döven sürdüm, harman savurdum, çobanlık yaptım. Bütün bunlar rüya gibi gelip geçti. Şimdilerde hayatımıza akıllı telefonlardan, bilgisayarlara çok şey girdi ama çok şey de uçup gitmişti. O günleri düşündükçe, o devirlere dair güzel hatıralar beni mahzunlaştırıyor. Yol kenarlarında destan okuyan ozanları, kahvehanelerde hikâye anlatıp, atışan aşıkları, ocak başlarında masal anlatan ak saçlı hatunları dinledim. O günleri özlemle yad ettiğimde, benden sonra uçup gidecek bu şeyler yok olmasına gönlüm elvermedi. Artık o eski mahallelerimiz, köylerimiz, kasabalarımızdan eser kalmadı. Onlar yok olup giderken sazda, sözde olamasa bile yazıda kalsın istedim. Böylece Kalaycı Hilmi Destanı doğmuş oldu. Beş yılda oluşturduğum ve 2019 da kaleme aldığım eskiye dair kırıntıları, okuyucularımla paylaşmanın mutluğunu ve huzurunu yaşıyorum. Romanlar kurgudan ibarettir. Ve roman gerçeği ile kimyası kendine hastır. Bu kitap da öyle. Kurgu da olsa Kalaycı Hilmi Destanı, bir dönemin hakikatini ve insan ilişkilerini anlatması bakımından önemlidir diye düşünüyorum. Huzurluyum. Çünkü bildiklerimi, duyduklarımı, gördüklerimi Dede Korkutlar, Kurt Dedeler ya da ozanlarımız, aşıklarımız gibi anlatarak, karınca kararınca eski bir geleneği yaşatmaya çalıştım. Elimden gelen budur. Umarım Kalaycı Hilmi Destanı sevilir ve büyük kitlelere ulaşır” ifadelerini kullandı.
Kitabın tanıtım yazısında ise “Yaprakların sarardığı, turşuların kurulduğu, kışlık buğday için tarlalara öküz koşulmaya başlandığı bir vakitte; çimenlerin üzerine düşen kırağıların parıldadığı erken bir saatte, Kalaycı Hilmi kaputuna bürünmüş bir halde, eşeğiyle kasabaya girdi. Fırıncılar sıcak somunları raflara dizmiş, kahvehaneciler çayı demlemiş, semerci, kasap, çapulacı, nalbur, bakkal-çakkal ve daha nicesi dükkânlarını açmıştı. Söz artık onundu. “Sene 1330… O yıllar sırım gibi delikanlıydım. Yürüdüğümde yer sarsılırdı. Mermimi yiyen iflah olmaz, yumruğumu yiyen ayakta duramazdı. Taşı sıksam suyunu çıkarırdım. Balyemez topunu bir gümbürdettim mi yer gök sarsılırdı…” ifadeleri kullanıldı.
TURGAY BOSTAN KİMDİR?
1961 yılında Gümüşhane’nin Torul ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu ilde tamaladı. 1984 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun oldu. 1985 yılında askerliğini yedek subay olarak Balıkesir’de yaptı.
TRT Haber Merkezinde 1987 yılında montajcı olarak işe başladı. Kısa bir süre sonra TRT’deki görevine prodüktör olarak devam etti. 2004-2005 yıllarında kısa bir süre Ankara Televizyonu’nda yöneticilik yaptı.
Bostan, başta Bu Toprağın Sesi olmak üzere: Toprağın Bereketi, Gündoğarken, Akşamın Getirdikleri, Köyümüz Kasabamız, Köyümüzden Mektup Var, Adı Ağaç, Yeşilin Şifası gibi belgesel ve eğitim-kültür programlarının yanı sıra Baba Ocağı ile Şeker ve Komşu Köyün Delisi adlı dizilerde yapımcılık, yönetmenlik, metin yazarlığı ve senaristlik yaptı. Evli ve iki çocuk babası.
Kitabı satın alabileceğiniz bazı sitelerin linkleri aşağıdaki gibidir:
Kalaycı Hilmi Destanı / turgay bostan bey.i kutluyorum. en yakın zamanda alıp okumak isterim.