Paneli Gümüşhane Belediye Başkanı Mustafa Canlı, İl Genel Meclisi Başkanı Sabahattin Çobanoğlu, İl Milli Eğitim Müdürü Hızır Aktaş, AK Parti İl Başkanı Ercan Çimen ve vatandaşlar izledi.
Programın açılış konuşmasını yapan Memur-Sen İl Başkanı Veli Ağaç, konuşmasının ilk bölümünde, toplu sözleşme görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması nedeniyle hükümeti eleştiri yağmuruna tuttu. Memur-Sen olarak üç kuruşun peşinde olmadıklarını belirten Ağaç, “Vekil danışmanlarına, şoförüne ve sekreterine, askere mali denge endişesi taşımadan zam yapan hükümet, kamu çalışanlarına gelince yan yatmış, kırk dereden su getirmiştir.” dedi. Konuşmasında hükümete de seslenen Ağaç, “Kalkınmada iyi gidiyor olabilirsiniz ama adalette ve gelirin adil dağıtımında sınıfta kaldınız.” diye konuştu.
Konuşmasının ikinci bölümünde ise demokrasiye vurgu yapan Ağaç, ülkenin aralıklarla yaşadığı sosyal ve ekonomik buhranların temelinde demokrasiye yapılan müdahalelerin olduğunu, bu gün 350 milyar dolarla izah edilen terör maliyetinin müsebbibinin de, darbeler olduğunu savundu.
“TARİHİMİZ DARBELERLE DOLUDUR”
Panel yöneticisi Doç.Dr. Osman Köse, Osmanlı tarihinin darbelerle dolu olduğunu belirttiği konuşmasında, panelistler olarak darbelerin kendilerini de mağdur ettiğini söyledi. İçinde bulunduğumuz Mayıs ayının Demokrat partinin kuruluş tarihini barındırdığı gibi, 27 Mayıs 1960 tarihi nedeniyle, demokrasi tarihi için önemli bir ay olduğunu kaydetti.
“SORUN ORDUNUN SİYASETE GİRMESİ DEĞİL, SORUN ORDUNUN SİYASETE MÜDAHİL OLMASIDIR”
“Darbe geleneği” başlığı altında tarihteki darbeleri aktaran Doç. Dr. Bünyamin Kocaoğlu, “Osmanlının ilk dönemlerinde ordu, imparatorluğun gelişmesi ve devamı için gerekli bir güçken, güçsüzleşme sürecine girildiğinde ise başa bela olmuştur. Bu nokta itibari ile 27 Mayıs darbesi, nedenleri bakımından yeniçeri darbelerine benzer.” dedi.
“İrtica hortladı” söyleminin ilk olarak İttihat ve Terakki tarafından 31 Mart 1909 olayları öncesi kullanıldığını ifade eden Kocaoğlu, 1923 ile 1960 arası dönmemde darbe olmayışının sebebi olarak, 1923 yılında devletin dizayn edilmiş olmasını gösterdi.
“TEK PARTİLİ DÖNEMİN YASALARI DOĞRUDAN FAŞİST İTALYA’DAN ALINMIŞTIR”
Çok partili hayata geçiş sürecini anlatan Doç. Dr. Fahri Sakal ise o dönemle ilgili örnekler verdiği konuşmasında, tek partili dönemin yasalarının doğrudan faşist İtalya’dan ve kısmen de Almanya’dan alındığını ifade etti.
Baskıların had safhada olduğunu, seçimlerde sandıkların değiştirildiğini, gazetelerin kapatılmaması için ya CHP’li veya Yahudi olmak gerektiğini aktaran Sakal, kadınların seçme ve seçilme hakkı kazanmaları ile ilgili olarak ta tek parti hükümetinin mecburiyet karşısında düzenleme yaptığını söyledi. Düzenlemeyi demokrasinin bir nimeti olarak niteleyen Sakal, süreci şöyle anlattı, “1930’larda Serbest Fırka belediye seçimlerine girer. Bazı kadın isimleri de aday olarak göstermek ister. Bunun üzerine CHP yöneticileri insanlara annelerinizi, bacılarınızı ve kadınlarınızı sandık başlarına getirin talimatı verir. Böylece kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiş olur.”
“27 MAYIS DEVRİM DEĞİL, ASKERİ BİR DARBEDİR”
Panelin son bölümünde söz alan Doç.Dr. Önder Duman ise darbe öncesi yaşanılan süreci anlattığı konuşmasında, 1960 yılında yapılanların bazı çevrelerde devrim olarak nitelendirildiğini ancak, 27 Mayısın devrim değil, askeri bir darbe olduğunu söyledi. Demokrat partinin hatalarını da irdeleyen Duman, darbe öncesi on yıllık dönemi yerel basından örnekler vererek aktardı.
Darbe öncesi siyaset dilinin gittikçe sivrileştiğini belirten Duman, iddia edilen bir sözde Menderes’in “Subaylara ihtiyacım yok. Ben orduyu astsubaylarla yönetirim” söyleminin ordu içerisinde büyük bir rahatsızlığa neden olduğunu ancak, Yassıada sorgusunda Menderes’in bu ifadeyi kesinlikle kabul etmediğini ifade etti.
Panelin sonunda panelistlere plaket verildi.
Haberin Kaynağı: Hüseyin Özgün
Güncelleme Tarihi: 24 Mayıs 2012, 15:09