Gümüşhane İl Temsilciliği olarak bugün okula gitmeyerek bir günlük iş bırakma eylemi yapan sendika üyeleri 15 Temmuz Zafer Meydanında gerçekleştirilen programda "Öğretmene şiddeti durdurun", "Can korkusuyla eğitim olmaz, yaşamak istiyoruz", "Öğretmene şiddete dair boş sözler değil yaptırım istiyoruz" yazılı dövizler taşıdı, "Öğretmenleri korursanız geleceğinizi korursunuz. Eğitimde şiddet yasasını çıkartın, yeter artık" yazılı pankart açtı.
Burada bir basın açıklaması yapan Eğitim İş Sendikası Gümüşhane İl Temsilcisi Muammer Yılmaz, “Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırdığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir. Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir” dedi.
Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesini, CİMER uygulamasının kendilerine karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakmasının bugün yaşananlara zemin oluşturduğunu iddia eden Yılmaz, “Bu ülkede okulda öğretmen öldürüldü! Söz bitti! Şiddetin, cinayetin tek bir faili olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlardır. "Bir toplumun uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür." Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur” diye konuştu.
Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor, iktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz? sorularını yönelterek “Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son bu cinayetin de azmettiricileri; öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır. Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir. Bizleri hedef haline getirenler; her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi itibarsızlaştıranlardır. Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir” ifadelerini kullandı.
Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenlerin ortaya çıkarılarak eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanması gerektiğini belirterek okulda şiddetin son bulması için Milli Eğitim Bakanlığını acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağıran Yılmaz, “Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır. Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır. Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır. Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır. Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır. İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır. Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyor, can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz!” dedi.
Öğretmenler çok haklı.
Sayın Cumhur Başkanının öğretmenlere yönelik koruma tedbirlei alınmasında geç bile kalındı. Cezaların % 50 oranında artrırılması çokta önemli değişl.
Asıl Olan İşlene suçun tanımı ve bu suçu işleyenlere ağır bir yaptırım uygulanması. Örneğin Adam hemdeyabancı uyruklu planladığı ölüm eylemini gerçekleştirdi. Bunun karşılkığı İdamdır. Szmettiriciler yakınlarıda azamiş cezayı almalıdır. yoksa adi suçlar çerçevesinde şahi,ttir iyi duruşturi sicili tamizdir dayiiıp 30 Yıl cezayı 60 yıla çıkar sonrada kırpa kırpa asgariye indir infaz falan derken 3 yıl sonra cani dışarda serbest dolansın..
deme
m oki öğretmene karşı yapmaya çalışılan her suç eylem safahatında idi vaz geçsede ağır suç olarak nitelenmelidir. Bu ancak böyle caydırıcı olur. Tabii mahkeme ve hukukçular en iyisini bilir.ç diyeceğimiz budur.