Gümüşhane Üniversitesi’nde (GÜ) “Günümüz Dünyasında Kadın” konulu panel düzenlendi.
GÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Vatandaş ile İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Ellek’in konuşmacı olarak katıldığı panelde, kadının toplumsal hayattaki yeri ve yaşadığı sıkıntılar irdelendi.
Prof. Dr. Vatandaş, yaptığı konuşmasında, kadın erkek ilişkilerinin insanlığın değişmeyen problem alanlarından birisi olduğunu söyledi.
İnsanlığın var olduğu sürece kadın erkek ilişkilerindeki sorunların var olduğunu ve her zaman da var olacağını savunan Vatandaş, “Kadına ilişkin bir sorun var olduğu muhakkak. Ancak medyada yer alan haber ve programlarda kadına yönelik bir soykırım yapılıyormuş gibi yansıtılıyor. Bu mesele gereğinden fazla gündeme getirilerek suiistimal ediliyor. Bu gibi yaklaşımlar kadın erkek arasındaki problemlerin daha da çoğalmasına neden oluyor. Var olan ve çözülmesi gereken çok önemli bir sorun, yanlış ve abartılı yansıtılarak erkekleri kadınların asli ve baş düşmanı, kadınları da erkelerin baş belası gibi takdim edilirse bu sorunlar daha uzun yıllar konuşulmaya devam edilir” dedi.
Vatandaş, öncelikle konuyla ilgili meselenin çok iyi analiz ve tespit edilmesi gerektiğini belirterek, “İlk olarak problemin ne olduğu anlaşılmalı daha sonra sorunun çözümüne ilişkin çözüm önerileri ve çabaları düşünülmelidir. Kadına ilişkin sorun önceden de vardı, günümüz dünyasında da var ve sonradan da var olmaya devam edecek. Maalesef var olan bu mevcut sorunun çözüm önerilerine ne medyada ne akademik camiada nede başka kanallarda çözüm üretilmiyor. Mevcut sorun ya kaşınarak büyütülüyor ya da rotasından çıkarılmaya çalışılıyor. Bu anlayışın hakim olduğu bir dünyada sorunun doğru tespit ve çözümünün yapıldığını hiç kimse iddia edemez” diye konuştu.
"BİNLERCE YILLIK TECRÜBELER DEĞİŞTİ"
İki ayrı cinsin her anlamda uyumlu olmalarını beklemenin hayal olduğunu, kadın ve erkek arasında yerine oturmayan bazı çarkların olabileceğini anlatan Vatandaş, şunları kaydetti: “İnsanlığın binlerce yıllık tecrübesi bu iki farklı varlığın birlikte hayatlarını sürdürebilmesinin kurallarını ve şartlarını oluşturmuş. Binlerce yıllık tecrübeye dayanan bu sistemde, kadın erkek arasında bir iş bölümü yapılmış, tarafların birbirleriyle ilgili kanaat ve anlayışları oluşmuş ve aralarında çıkan sorunların yol ve yöntemleri oluşturulmuş. Bütün bunlara rağmen sorun hiçbir zaman sıfırlanmamış. Mevcut sorun devam ederken insanlık tarihinin en radikal değişimi ile karşı karşıya kalınmıştır. Endüstri devrimi ve sonrasında insanlığın binlerce yıllık tecrübeleri değişti. Endüstri devrimi kadını erkekle birlikte aynı kulvarda yaşam alanına soktu. Kadının binlerce yıllık gelenekten gelen alışılmış tecrübelerini tepetaklak edecek radikal bir değişim yaparsanız başta anne baba çocuk ilişkileri olmak üzere her şey doğal olarak değişecektir.”
Prof. Dr. Vatandaş, endüstri devrimiyle birlikte kadınlarında çalışmaya başlamasıyla kadının yükünün iyice arttığını ve yeni problemlerin ortaya çıktığını ifade ederek, “Son 150-200 yılda insanlığın gidişatında çok radikal değişimler yaşandı. Önceki sorunların tam anlamıyla çözüme kavuşturulamadan yapılan bu değişimler yeni sorunları da beraberinde getirdi. Geçmişin tecrübe ve algılarıyla mevcut yeni anlayış bir arada yaşamaya başladı. Modern kültür ve geleneksel kültürde farklılıkların bir araya getirilerek yaşatılmaya çalışılmasıyla zaten var olan sorunların artarak devam etmesini kaçınılmaz kıldı” şeklinde konuştu.
Günümüz kadın erkek ilişkilerinin birçoğunda duyguların sahte ve yüzeysel olduğu için önemli sorunlar yaşandığını vurgulayan Vatandaş, konuşmasını şöyle tamamladı: “Yapılan araştırmalar bugün bütün dışlanmışlığına rağmen görücü usulü evlilik daha sağlıklı olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü evlenecek çiftler duygularıyla hareket ediyor ve karşı cinsin karakter bozukluklarını göremiyor. Oysa aile sadece duygularda değil akıl ile de yürütülecek kurumdur. Bu evliliklerde evlenecek çift duyguyu, büyükler ise aklı temsil ediyor. Kadın erkek ilişkisinin bir problem olması devam edecektir ama bu sorunun dozajını azaltmak istiyorsak kadına ve erkeğe ilişkin anlayışların düzeltilmesi gerekiyor. Kadınlar erkeklerin düşman değil, erkelerde kadınların sadece hayatın yardımcı unsuru değil bu hayatın birlikte yaşanacağı gerçeğini anlamaları şart.”
‘Kuran ve Hadis Işığında Kadın ve Erkek İlişkisi’
Panelin ikinci kısmında ‘Kuran ve Hadis Işığında Kadın ve Erkek İlişkisi’ konulu bir konuşma yapan Yrd. Doç. Dr. Hasan Ellek, hata yapmanın insanın doğasında olan bir şey olduğunu söyledi.
Hatanın insanın fıtratı gereği yapılabileceği, önemli olan hata yapmaktan ziyade hatanın kabul edilip hatadan dönebilmek olduğunu belirten Ellek, “Erkekler kadınlar üzerinde tahakküm eden, onları köle gibi kullanan ve eve hapseden değil, kadınlarını baş üstünde tutan, onlara centilmence davranan ve onları hayatlarının en önemli noktalarına koyan insanlar olmalı. Günümüzde kadın erkek ilişkilerinde yaşanan sorunlar birçoğunun temelinde erkeklerin bayanlara centilmence davranmamalarından kaynaklanıyor” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Ellek, Allah’ın kadın erkek herkesi hür olarak yarattığını ve hiç kimsenin Allah’ın verdiği hakkı alamaya yetkisi olmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Takvalı olmak demek güzel olanı yapmak, haramdan sakınmak, anlayışlı, hoşgörülü, bilgili ve donanımlı olmak demektir. Takva sahibi olan erkekler de kadınlara zulmetmezler. Kadınlar taşırken kırmamak için dikkat edilmesi gereken kristaller gibidir. Kendi ayakları üzerinde durmasını bilmeyen insan başkasını ayakta tutamaz. Erkek ilk önce kendisi ayakta durabilmeli. Ayakta duramayan erkek ayakta kalmasını sağlayamayacağı bir bayanla hayatını birleştirmemeli. Bir erkek ancak kendi ayağı üzerinde durabilirse bir bayana kol kanat gererek onun da ayakta durabilmesine yardımcı olabilir.”
Mühendislik Fakültesi çok amaçlı salonda gerçekleştirilen panele, üniversite akademik ve idari personeli ile çok sayıda davetli ve öğrenci katıldı.
Güncelleme Tarihi: 14 Mart 2013, 17:09
GÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Vatandaş ile İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Ellek’in konuşmacı olarak katıldığı panelde, kadının toplumsal hayattaki yeri ve yaşadığı sıkıntılar irdelendi.
Prof. Dr. Vatandaş, yaptığı konuşmasında, kadın erkek ilişkilerinin insanlığın değişmeyen problem alanlarından birisi olduğunu söyledi.
İnsanlığın var olduğu sürece kadın erkek ilişkilerindeki sorunların var olduğunu ve her zaman da var olacağını savunan Vatandaş, “Kadına ilişkin bir sorun var olduğu muhakkak. Ancak medyada yer alan haber ve programlarda kadına yönelik bir soykırım yapılıyormuş gibi yansıtılıyor. Bu mesele gereğinden fazla gündeme getirilerek suiistimal ediliyor. Bu gibi yaklaşımlar kadın erkek arasındaki problemlerin daha da çoğalmasına neden oluyor. Var olan ve çözülmesi gereken çok önemli bir sorun, yanlış ve abartılı yansıtılarak erkekleri kadınların asli ve baş düşmanı, kadınları da erkelerin baş belası gibi takdim edilirse bu sorunlar daha uzun yıllar konuşulmaya devam edilir” dedi.
Vatandaş, öncelikle konuyla ilgili meselenin çok iyi analiz ve tespit edilmesi gerektiğini belirterek, “İlk olarak problemin ne olduğu anlaşılmalı daha sonra sorunun çözümüne ilişkin çözüm önerileri ve çabaları düşünülmelidir. Kadına ilişkin sorun önceden de vardı, günümüz dünyasında da var ve sonradan da var olmaya devam edecek. Maalesef var olan bu mevcut sorunun çözüm önerilerine ne medyada ne akademik camiada nede başka kanallarda çözüm üretilmiyor. Mevcut sorun ya kaşınarak büyütülüyor ya da rotasından çıkarılmaya çalışılıyor. Bu anlayışın hakim olduğu bir dünyada sorunun doğru tespit ve çözümünün yapıldığını hiç kimse iddia edemez” diye konuştu.
"BİNLERCE YILLIK TECRÜBELER DEĞİŞTİ"
İki ayrı cinsin her anlamda uyumlu olmalarını beklemenin hayal olduğunu, kadın ve erkek arasında yerine oturmayan bazı çarkların olabileceğini anlatan Vatandaş, şunları kaydetti: “İnsanlığın binlerce yıllık tecrübesi bu iki farklı varlığın birlikte hayatlarını sürdürebilmesinin kurallarını ve şartlarını oluşturmuş. Binlerce yıllık tecrübeye dayanan bu sistemde, kadın erkek arasında bir iş bölümü yapılmış, tarafların birbirleriyle ilgili kanaat ve anlayışları oluşmuş ve aralarında çıkan sorunların yol ve yöntemleri oluşturulmuş. Bütün bunlara rağmen sorun hiçbir zaman sıfırlanmamış. Mevcut sorun devam ederken insanlık tarihinin en radikal değişimi ile karşı karşıya kalınmıştır. Endüstri devrimi ve sonrasında insanlığın binlerce yıllık tecrübeleri değişti. Endüstri devrimi kadını erkekle birlikte aynı kulvarda yaşam alanına soktu. Kadının binlerce yıllık gelenekten gelen alışılmış tecrübelerini tepetaklak edecek radikal bir değişim yaparsanız başta anne baba çocuk ilişkileri olmak üzere her şey doğal olarak değişecektir.”
Prof. Dr. Vatandaş, endüstri devrimiyle birlikte kadınlarında çalışmaya başlamasıyla kadının yükünün iyice arttığını ve yeni problemlerin ortaya çıktığını ifade ederek, “Son 150-200 yılda insanlığın gidişatında çok radikal değişimler yaşandı. Önceki sorunların tam anlamıyla çözüme kavuşturulamadan yapılan bu değişimler yeni sorunları da beraberinde getirdi. Geçmişin tecrübe ve algılarıyla mevcut yeni anlayış bir arada yaşamaya başladı. Modern kültür ve geleneksel kültürde farklılıkların bir araya getirilerek yaşatılmaya çalışılmasıyla zaten var olan sorunların artarak devam etmesini kaçınılmaz kıldı” şeklinde konuştu.
Günümüz kadın erkek ilişkilerinin birçoğunda duyguların sahte ve yüzeysel olduğu için önemli sorunlar yaşandığını vurgulayan Vatandaş, konuşmasını şöyle tamamladı: “Yapılan araştırmalar bugün bütün dışlanmışlığına rağmen görücü usulü evlilik daha sağlıklı olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü evlenecek çiftler duygularıyla hareket ediyor ve karşı cinsin karakter bozukluklarını göremiyor. Oysa aile sadece duygularda değil akıl ile de yürütülecek kurumdur. Bu evliliklerde evlenecek çift duyguyu, büyükler ise aklı temsil ediyor. Kadın erkek ilişkisinin bir problem olması devam edecektir ama bu sorunun dozajını azaltmak istiyorsak kadına ve erkeğe ilişkin anlayışların düzeltilmesi gerekiyor. Kadınlar erkeklerin düşman değil, erkelerde kadınların sadece hayatın yardımcı unsuru değil bu hayatın birlikte yaşanacağı gerçeğini anlamaları şart.”
‘Kuran ve Hadis Işığında Kadın ve Erkek İlişkisi’
Panelin ikinci kısmında ‘Kuran ve Hadis Işığında Kadın ve Erkek İlişkisi’ konulu bir konuşma yapan Yrd. Doç. Dr. Hasan Ellek, hata yapmanın insanın doğasında olan bir şey olduğunu söyledi.
Hatanın insanın fıtratı gereği yapılabileceği, önemli olan hata yapmaktan ziyade hatanın kabul edilip hatadan dönebilmek olduğunu belirten Ellek, “Erkekler kadınlar üzerinde tahakküm eden, onları köle gibi kullanan ve eve hapseden değil, kadınlarını baş üstünde tutan, onlara centilmence davranan ve onları hayatlarının en önemli noktalarına koyan insanlar olmalı. Günümüzde kadın erkek ilişkilerinde yaşanan sorunlar birçoğunun temelinde erkeklerin bayanlara centilmence davranmamalarından kaynaklanıyor” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Ellek, Allah’ın kadın erkek herkesi hür olarak yarattığını ve hiç kimsenin Allah’ın verdiği hakkı alamaya yetkisi olmadığını ifade ederek şöyle konuştu: “Takvalı olmak demek güzel olanı yapmak, haramdan sakınmak, anlayışlı, hoşgörülü, bilgili ve donanımlı olmak demektir. Takva sahibi olan erkekler de kadınlara zulmetmezler. Kadınlar taşırken kırmamak için dikkat edilmesi gereken kristaller gibidir. Kendi ayakları üzerinde durmasını bilmeyen insan başkasını ayakta tutamaz. Erkek ilk önce kendisi ayakta durabilmeli. Ayakta duramayan erkek ayakta kalmasını sağlayamayacağı bir bayanla hayatını birleştirmemeli. Bir erkek ancak kendi ayağı üzerinde durabilirse bir bayana kol kanat gererek onun da ayakta durabilmesine yardımcı olabilir.”
Mühendislik Fakültesi çok amaçlı salonda gerçekleştirilen panele, üniversite akademik ve idari personeli ile çok sayıda davetli ve öğrenci katıldı.