Gümüşhane Halk Sağlığı Müdürü Dr. Engin Pehlivan, vatandaşları mantar zehirlenmelerine karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Mantarın genellikle yağışın bol olduğu ilkbahar ve sonbahar aylarında görüldüğünü belirten Pehlivan, mantarlara özellikle kırsal alanlarda çok sık rastlanmakla birlikte insanlar tarafından da yapay ortamlarda yetiştirilen bir bitki olduğunu söyledi.
Doğal ortamda yetişen mantarların bazılarının zehirli ve ölüme neden olabildiğine işaret eden Pehlivan “Çoğunlukla kuzu göbeği, çayır mantarı ve çaşır mantarı gibi mantar türlerinin bulunduğu bölgemizde ilkbahar ve sonbaharda sıkça mantar toplanarak tüketilmektedir. Zehirli olmayan çayır mantarı ile zehirli mantarlar aynı ortamda ve aynı zeminde yetişmektedir. Bunların birbirinden ayırt edilmesi de oldukça zordur. Bir mantarın rengine, kokusuna, fiziksel özelliğine bakarak zehirli olup olmadığını ayırt etmemiz mümkün değil. Bu nedenle doğal ortamlarda yetişen mantarlar yerine kültür mantarları tüketilmeli” dedi.
Mantar zehirlenmesinin en erken 2, en geç 12 saat içinde belirti gösterdiğine dikkat çeken Pehlivan, “İlk 2 saatte ortaya çıkan belirtileri bulantı, ishal, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, göz bebeğinde küçülme, hipotansiyon, karın ağrısı şeklinde sıralayabiliriz. Zehirli mantarlar özellikle toksin dediğimiz madde aracılığıyla ilerleyen zamanlarda karaciğer ve böbrekte tahribatlar meydana getirmektedir ki bunlar geç ortaya çıkan belirtilerdir” diye konuştu.
Zehirlenme belirtisi ile karşılaşanların mutlaka doktora gitmesi gerektiğini söyleyen Pehlivan, “Mantar zehirlenmesinde hasta öncelikle kusturulmalı. Kusturma, elle ya da tuzlu suyla gargara şeklinde yapılabilir. Eğer hastada ishal yoksa müshil ilacı kullanılarak bağırsakların temizlenmesi sağlanmalı ve hasta mutlaka doktora götürülmeli. Doktora, hastanın yediği mantardan numune de götürülmeli. Acil durumlarda Alo 114 Ulusal Zehir Danışma Hattı aranmalı. Bu hattan zehirlenme karşısında yapılması gerenler öğrenilmeli” ifadelerini kullandı.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Toplumda, doğal ortamda yetişen mantarlarla ilgili bazı yanlış bilgiler olduğunu dile getiren Pehlivan, “Halk arasında, ‘yoğurt mantarın zehrini alır, pişirilen mantarlarda zehir olmaz, tuzlu suda kaynatılan ya da kurutulmuş mantarda, salyangozların yediği mantarlarda zehir yoktur, Çayırlarda yetişen mantarlar zehirli değildir. Mantar koparıldığında rengi değişmezse mantar zehirsizdir; mantarın iç kısmı mavileşirse bu mantar zehirlidir. Ağaçlardaki mantarlar zehirsizdir. Zehirli mantar gümüş kaşıkla pişirilirse kaşık kararır. Salyangozlar zehirli mantarları yemezler’ gibi mantarlarla alakalı olarak halk arasında, yukarıda belirtildiği biçimde ilmî değeri olmayan yaygın inanışlar da vardır. Bunların bilimsel bir dayanağı yoktur” dedi.
Mantar zehirlenmesinin çok ciddi bir durum olduğunu ifade eden Pehlivan, “Asla bir şey olmaz deyip yememek gerekiyor. Eğer illa da vatandaş yemek istiyorsa daha önce tecrübeli birisinin tek tek irdelemesiyle gözden geçirelim. Şüpheye yer verecek mantarlardan uzak duralım” diye konuştu.
Mantarın genellikle yağışın bol olduğu ilkbahar ve sonbahar aylarında görüldüğünü belirten Pehlivan, mantarlara özellikle kırsal alanlarda çok sık rastlanmakla birlikte insanlar tarafından da yapay ortamlarda yetiştirilen bir bitki olduğunu söyledi.
Doğal ortamda yetişen mantarların bazılarının zehirli ve ölüme neden olabildiğine işaret eden Pehlivan “Çoğunlukla kuzu göbeği, çayır mantarı ve çaşır mantarı gibi mantar türlerinin bulunduğu bölgemizde ilkbahar ve sonbaharda sıkça mantar toplanarak tüketilmektedir. Zehirli olmayan çayır mantarı ile zehirli mantarlar aynı ortamda ve aynı zeminde yetişmektedir. Bunların birbirinden ayırt edilmesi de oldukça zordur. Bir mantarın rengine, kokusuna, fiziksel özelliğine bakarak zehirli olup olmadığını ayırt etmemiz mümkün değil. Bu nedenle doğal ortamlarda yetişen mantarlar yerine kültür mantarları tüketilmeli” dedi.
Mantar zehirlenmesinin en erken 2, en geç 12 saat içinde belirti gösterdiğine dikkat çeken Pehlivan, “İlk 2 saatte ortaya çıkan belirtileri bulantı, ishal, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, göz bebeğinde küçülme, hipotansiyon, karın ağrısı şeklinde sıralayabiliriz. Zehirli mantarlar özellikle toksin dediğimiz madde aracılığıyla ilerleyen zamanlarda karaciğer ve böbrekte tahribatlar meydana getirmektedir ki bunlar geç ortaya çıkan belirtilerdir” diye konuştu.
Zehirlenme belirtisi ile karşılaşanların mutlaka doktora gitmesi gerektiğini söyleyen Pehlivan, “Mantar zehirlenmesinde hasta öncelikle kusturulmalı. Kusturma, elle ya da tuzlu suyla gargara şeklinde yapılabilir. Eğer hastada ishal yoksa müshil ilacı kullanılarak bağırsakların temizlenmesi sağlanmalı ve hasta mutlaka doktora götürülmeli. Doktora, hastanın yediği mantardan numune de götürülmeli. Acil durumlarda Alo 114 Ulusal Zehir Danışma Hattı aranmalı. Bu hattan zehirlenme karşısında yapılması gerenler öğrenilmeli” ifadelerini kullandı.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Toplumda, doğal ortamda yetişen mantarlarla ilgili bazı yanlış bilgiler olduğunu dile getiren Pehlivan, “Halk arasında, ‘yoğurt mantarın zehrini alır, pişirilen mantarlarda zehir olmaz, tuzlu suda kaynatılan ya da kurutulmuş mantarda, salyangozların yediği mantarlarda zehir yoktur, Çayırlarda yetişen mantarlar zehirli değildir. Mantar koparıldığında rengi değişmezse mantar zehirsizdir; mantarın iç kısmı mavileşirse bu mantar zehirlidir. Ağaçlardaki mantarlar zehirsizdir. Zehirli mantar gümüş kaşıkla pişirilirse kaşık kararır. Salyangozlar zehirli mantarları yemezler’ gibi mantarlarla alakalı olarak halk arasında, yukarıda belirtildiği biçimde ilmî değeri olmayan yaygın inanışlar da vardır. Bunların bilimsel bir dayanağı yoktur” dedi.
Mantar zehirlenmesinin çok ciddi bir durum olduğunu ifade eden Pehlivan, “Asla bir şey olmaz deyip yememek gerekiyor. Eğer illa da vatandaş yemek istiyorsa daha önce tecrübeli birisinin tek tek irdelemesiyle gözden geçirelim. Şüpheye yer verecek mantarlardan uzak duralım” diye konuştu.
Haberin Kaynağı: Gümüşkoza Gazetesi
Güncelleme Tarihi: 02 Temmuz 2015, 12:29