Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi sona erdi. Türk tarımının geleceğini şekillendirecek reform niteliğindeki bu kanunla birlikte artık tarım arazileri miras yoluyla bölünemeyeceğini söyleyen Gümüşhane Gıda Tarım ve hayvancılık İl Müdür Hasan Irkın, tarım arazilerinin mülkiyet dağılımı ve arazi tasarruf biçimi hisseli ve karmaşık bir yapıda olması, tarımsal alanların verimli olarak kullanılmasını engellediğini ifade etti.
Ülkemizin geleceğinin güvencesi ve tarımsal üretimin temeli olan topraklarımızın hatalı ve amaç dışı kullanımlarla elden çıkması, ülkemiz için böyle bir kanunun en süratli bir şekilde uygulamaya konmasını adeta zorunlu kıldığını kaydeden Irkın, küçük ve hisseli ölçek altı tarım arazilerinin varlığı, parçalılık, verasete iştirak ve benzeri nedenlerle tarım arazilerinin sahipleri tarafından giderek artan bir biçimde üretim dışında tutulmasının ülke ekonomisine büyük zarar verdiğini belirtti.
Yürürlüğe giren kanunla birlikte, yeter gelirli tarımsal arazilerin asgari büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak tespit edildiğine dikkat çeken İl Müdürü Irkın, “Tarımsal arazilerin niteliği şerh konulmak üzere Bakanlığımızca ilgili Tapu Müdürlüklerine bildirilecektir. Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin devri esas olacaktır. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması halinde, mirasçılar, miras bırakanın ölümünden sonra terekede bulunan tarımsal arazi ve işletmenin mülkiyeti hakkında; bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya, Türk Medeni Kanunu'na göre kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına, mirasçılarının tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları bir limited şirkete ve mülkiyetin üçüncü kişilere devrine karar verebilecek.” dedi.
Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her birinin yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabileceğini ifade eden Irkın, bu durumda sulh hukuk hakiminin tarımsal arazi veya işletmenin mülkiyetinin tespit edilen ehil mirasçıya devrine, birden çok ehil mirasçının bulunması halinde öncelikle asgari geçimini bu işletmeden sağlayan mirasçıya, bunun bulunmaması halinde bu mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine, ehil mirasçı olmaması halinde mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verebileceğini söyledi.
Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarım arazisi için mirasçılardan talepli olmaması durumunda sulh hukuk hakimi arazinin satışına karar verebileceğini dile getiren Irkın, kanunun uygulamaya girmesiyle birlikte, daha rasyonel bir arazi kullanımı gerçekleştirilecek ve oluşturulacak daha profesyonel işletmelerle tarım sektörünün rekabet gücünün arttırılacağını söyledi.
İl Müdürü Irkın, hepsinden önemlisinin daha sağlıklı politikalarla, yaşam için vazgeçilmez olan toprakların korunarak amacı doğrultusunda kullanımı ve bozulmadan, bölünmeden gelecek nesillere aktarılmasının sağlanacağını sözlerine ekledi.
Güncelleme Tarihi: 20 Mayıs 2014, 22:10
Ülkemizin geleceğinin güvencesi ve tarımsal üretimin temeli olan topraklarımızın hatalı ve amaç dışı kullanımlarla elden çıkması, ülkemiz için böyle bir kanunun en süratli bir şekilde uygulamaya konmasını adeta zorunlu kıldığını kaydeden Irkın, küçük ve hisseli ölçek altı tarım arazilerinin varlığı, parçalılık, verasete iştirak ve benzeri nedenlerle tarım arazilerinin sahipleri tarafından giderek artan bir biçimde üretim dışında tutulmasının ülke ekonomisine büyük zarar verdiğini belirtti.
Yürürlüğe giren kanunla birlikte, yeter gelirli tarımsal arazilerin asgari büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak tespit edildiğine dikkat çeken İl Müdürü Irkın, “Tarımsal arazilerin niteliği şerh konulmak üzere Bakanlığımızca ilgili Tapu Müdürlüklerine bildirilecektir. Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin devri esas olacaktır. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması halinde, mirasçılar, miras bırakanın ölümünden sonra terekede bulunan tarımsal arazi ve işletmenin mülkiyeti hakkında; bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya, Türk Medeni Kanunu'na göre kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına, mirasçılarının tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları bir limited şirkete ve mülkiyetin üçüncü kişilere devrine karar verebilecek.” dedi.
Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her birinin yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabileceğini ifade eden Irkın, bu durumda sulh hukuk hakiminin tarımsal arazi veya işletmenin mülkiyetinin tespit edilen ehil mirasçıya devrine, birden çok ehil mirasçının bulunması halinde öncelikle asgari geçimini bu işletmeden sağlayan mirasçıya, bunun bulunmaması halinde bu mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine, ehil mirasçı olmaması halinde mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verebileceğini söyledi.
Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarım arazisi için mirasçılardan talepli olmaması durumunda sulh hukuk hakimi arazinin satışına karar verebileceğini dile getiren Irkın, kanunun uygulamaya girmesiyle birlikte, daha rasyonel bir arazi kullanımı gerçekleştirilecek ve oluşturulacak daha profesyonel işletmelerle tarım sektörünün rekabet gücünün arttırılacağını söyledi.
İl Müdürü Irkın, hepsinden önemlisinin daha sağlıklı politikalarla, yaşam için vazgeçilmez olan toprakların korunarak amacı doğrultusunda kullanımı ve bozulmadan, bölünmeden gelecek nesillere aktarılmasının sağlanacağını sözlerine ekledi.