Gümüşhane Memur-Sen İl Başkanı Veli Ağaç, 12 Eylül 2010'da yapılan referandumla kabul edilen ve kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı veren Anayasa değişikliğini fiilen hayata geçirecek kanun tasarısının 16 ay gecikmeli olarak TBMM'ye sevk edildiğini fakat Memur-Sen olarak, tasarıyı bu şekliyle kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Ağaç, tasarının 12 Eylül 2010'da yakalanan ve sürdürülmesi gereken demokratikleşme heyecanıyla uyumlu olmadığını, tasarının masaya değil, sahaya davet tasarısı olduğunu söyledi.
Yaptığı açıklamada hükümetin konuya yaklaşımındaki olumsuzluğun tasarının sevk edildiği komisyondan da anlaşıldığını kaydeden Ağaç, “Tasarı ilgili komisyon olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu'na gitmesi gerekirken, Plan ve Bütçe Komisyonu'na sevk edilmiş, ilgili komisyon ise tali komisyon konumuna getirilmiştir. Hükümet adına memur sendikaları ve konfederasyonlarla masaya oturan bakanların 'evet' dediği hususların bile daha sonra değişikliğe uğratılıp, konunun tarafı olan memur sendikaları konfederasyonlarının görüşlerinin alınmaması kabul edilir bir durum değildir ve ileri demokrasi iddiasıyla bağdaşmamaktadır. TBMM'ye sevk edilen tasarıda uzlaşılan konular yok sayılıp dünyada karşılığı olmayan bir şey ihdas edilmiştir. Toplu sözleşme düzeninin dünyada karşılığı olan bir şekilde yapılması gerekmektedir. 16 aydır anayasa çiğneniyor, tasarıyla da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile varılan mutabakat çiğnenmektedir. Yasayı konuşuruz, ancak biz belirleriz' görüşünde ısrar edilirse, toplu sözleşmeyi de kendi kendilerine yaparlar. Referandumda yüzde 58 'evet' çıkmasının hazzını yaşayan, ancak anayasanın 53 ve 128. maddelerindeki değişikliği hazmedemeyen bakanların varlığını üzüntüyle görmekteyiz. Ne yazık ki, 'Biz bu kadar oy aldık, nasıl olur da, memur maaşlarını toplu sözleşme masası belirler, nasıl olur da uzlaşılamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun kararı bağlayıcı olur' diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Vesayet mağduru olan ve sürekli vesayetten şikayet eden Ak Parti de, bürokrasi vesayeti yerine, milletin sesini dinlemelidir.” dedi.
Memur-Sen olarak Başbakanlık tarafından TBMM'ye gönderilen tasarıda yer almayan hususların komisyon ve Genel Kurul sürecinde hayata geçirilmesinin en büyük beklentileri olduğunu, diyalogla çözüm yolunu önemsediklerini kaydeden Ağaç, tasarıda yer almayan hususları şöyle sıraladı: “Hizmet kolu toplu sözleşmesine tasarıda yer verilmeli. Yerel yönetimlerde işyeri toplu sözleşmesine yer verilmeli. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanı Yargıtay, Danıştay veya Sayıştay Başkanları arasından, kanunla belirlenmeli. Cumhurbaşkanlığı, TBMM, TSK ve Emniyette çalışan sivil personele sendika üyesi olma imkanı verilmeli. Sendika üyesi olmayanların toplu sözleşmeden yararlanmak için dayanışma aidatı ödemesini sağlayacak hükümlere yer verilmeli. Toplu sözleşmenin kapsamı, ‘diğer mali ve sosyal haklar’ ibaresiyle genişletilirken, ‘aylık ve ücretler ile diğer mali ve sosyal haklara ilişkin sistemde değişiklik öngören talepler, toplu sözleşmenin kapsamı dışındadır’ denilerek yapılan kapsam daraltılmasından vazgeçilmelidir. Toplu sözleşme masası, kamu görevlilerini ilgilendiren her konuya açık hale getirilmelidir. Sendikaların sahadaki çalışmalarıyla elde ettiği yetki, kanun maddesiyle değersizleştirilmemeli, masaya oturmama veya masadan kalkma da bir pazarlık stratejisi olarak kabul edilmelidir.”
Ağaç, Kamu Görevlileri Sendikaları olarak grev hakkı mücadeleleri, siyaset hakkı kararlılığı ve toplu sözleşme hakkını sınırlayan Anayasal engellerin tamamen kaldırılması noktasındaki mücadelelerinin sonuna kadar devam edeceğini de sözlerine ekledi.
Güncelleme Tarihi: 27 Ocak 2012, 15:03
Ağaç, tasarının 12 Eylül 2010'da yakalanan ve sürdürülmesi gereken demokratikleşme heyecanıyla uyumlu olmadığını, tasarının masaya değil, sahaya davet tasarısı olduğunu söyledi.
Yaptığı açıklamada hükümetin konuya yaklaşımındaki olumsuzluğun tasarının sevk edildiği komisyondan da anlaşıldığını kaydeden Ağaç, “Tasarı ilgili komisyon olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu'na gitmesi gerekirken, Plan ve Bütçe Komisyonu'na sevk edilmiş, ilgili komisyon ise tali komisyon konumuna getirilmiştir. Hükümet adına memur sendikaları ve konfederasyonlarla masaya oturan bakanların 'evet' dediği hususların bile daha sonra değişikliğe uğratılıp, konunun tarafı olan memur sendikaları konfederasyonlarının görüşlerinin alınmaması kabul edilir bir durum değildir ve ileri demokrasi iddiasıyla bağdaşmamaktadır. TBMM'ye sevk edilen tasarıda uzlaşılan konular yok sayılıp dünyada karşılığı olmayan bir şey ihdas edilmiştir. Toplu sözleşme düzeninin dünyada karşılığı olan bir şekilde yapılması gerekmektedir. 16 aydır anayasa çiğneniyor, tasarıyla da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile varılan mutabakat çiğnenmektedir. Yasayı konuşuruz, ancak biz belirleriz' görüşünde ısrar edilirse, toplu sözleşmeyi de kendi kendilerine yaparlar. Referandumda yüzde 58 'evet' çıkmasının hazzını yaşayan, ancak anayasanın 53 ve 128. maddelerindeki değişikliği hazmedemeyen bakanların varlığını üzüntüyle görmekteyiz. Ne yazık ki, 'Biz bu kadar oy aldık, nasıl olur da, memur maaşlarını toplu sözleşme masası belirler, nasıl olur da uzlaşılamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun kararı bağlayıcı olur' diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Vesayet mağduru olan ve sürekli vesayetten şikayet eden Ak Parti de, bürokrasi vesayeti yerine, milletin sesini dinlemelidir.” dedi.
Memur-Sen olarak Başbakanlık tarafından TBMM'ye gönderilen tasarıda yer almayan hususların komisyon ve Genel Kurul sürecinde hayata geçirilmesinin en büyük beklentileri olduğunu, diyalogla çözüm yolunu önemsediklerini kaydeden Ağaç, tasarıda yer almayan hususları şöyle sıraladı: “Hizmet kolu toplu sözleşmesine tasarıda yer verilmeli. Yerel yönetimlerde işyeri toplu sözleşmesine yer verilmeli. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanı Yargıtay, Danıştay veya Sayıştay Başkanları arasından, kanunla belirlenmeli. Cumhurbaşkanlığı, TBMM, TSK ve Emniyette çalışan sivil personele sendika üyesi olma imkanı verilmeli. Sendika üyesi olmayanların toplu sözleşmeden yararlanmak için dayanışma aidatı ödemesini sağlayacak hükümlere yer verilmeli. Toplu sözleşmenin kapsamı, ‘diğer mali ve sosyal haklar’ ibaresiyle genişletilirken, ‘aylık ve ücretler ile diğer mali ve sosyal haklara ilişkin sistemde değişiklik öngören talepler, toplu sözleşmenin kapsamı dışındadır’ denilerek yapılan kapsam daraltılmasından vazgeçilmelidir. Toplu sözleşme masası, kamu görevlilerini ilgilendiren her konuya açık hale getirilmelidir. Sendikaların sahadaki çalışmalarıyla elde ettiği yetki, kanun maddesiyle değersizleştirilmemeli, masaya oturmama veya masadan kalkma da bir pazarlık stratejisi olarak kabul edilmelidir.”
Ağaç, Kamu Görevlileri Sendikaları olarak grev hakkı mücadeleleri, siyaset hakkı kararlılığı ve toplu sözleşme hakkını sınırlayan Anayasal engellerin tamamen kaldırılması noktasındaki mücadelelerinin sonuna kadar devam edeceğini de sözlerine ekledi.