GÜMÜŞHANELİ OZANLARIN SESİ

Harşit Çayı akar vadi boyunca,
Kara lambaların isi koyunca,
Anamın haşılı ile doyunca,

Vuslata erişir dişlerim benim,
Gümüşhane gibi düşlerim benim.
İsmail HAYAL

Yüksel Ülker namı diğer Ozan Ülkeroğlu. Gümüşhane’de yıllardır asıl mesleği fotoğrafçılığı ‘Foto Yeşim’ yanında âşıklık geleneğini ciddi anlamda devam ettiren, bu geleneğe gönülden bağlı olan bir değerimiz.

Mütevazı dükkânında bir yandan müşterisini beklerken hemen yanı başındaki dert ortağı ve sırdaşı sazını eline alarak efkârlı türküleri ardı ardına dizen bir halk kültürü temsilcisi. Gümüşhane’de kurtuluş günleri ve diğer özel günlerde aranan ilk ve tabiri caizse tek kişi Ozan Ülkeroğlu.

Kahramanlık türküleri, kendi bestelediği eserler ve atışmalarla bu halk geleneğimizi layıkıyla yapan ve gelecek nesillere aktaran son temsilci.

Bir daire katının bir odasını yöresel motif ve objelerle bezemiş, duvarlarda kilimler, sazlar ve diğer aksesuarlarla otantik bir mekân meydana getirmiş.

Bu güzide mekânda haftanın Cumartesi günlerinde ‘Gümüşhaneli Ozanların Sesi’ isimli programla yurtdışında ve yurt içinde memleket hasreti ile yanıp kavrulan hemşerilerimizin yürek tellerine dokunuveriyor. Sıladan gurbete bir göze misali abıhayat suyu veriyor adeta.

Uzaktan ve yakından yaklaşık bir buçuk saat süren bu güzel programı izleyen Gümüşhaneliler başta olmak üzere sıla hasreti ile yanıp kavrulan diğer hemşerilerimiz adeta o günü ve o saati iple çekmektedirler.

Televizyonu ve radyosu olmayan nadir illerden biri olan Gümüşhane’de adeta bir televizyon-radyonun veremeyeceği kalitede bir program ile alkışı hak ediyor haliyle.

Bu güzide programı Gümüşhane’nin hemen her alanında kim var demeden en erken ortaya çıkan ve yüke omuz veren başta İsmail Akçay ve eski vekilimiz Sabri Varan olmak üzere değerli birkaç hemşerimizin sponsorluğu ile ayakta tutmaya çalışıyor.

On dördüncü programı 11 Mart 2022 Cumartesi günü benimde şair olarak davetli olduğum son programla geride bıraktık. Son programda sazı ve sözü ile yer alan Aşık Selmani ve Zeki Karakaş birbirinden güzel eserlerle bu programa desteklerini devam ettirmektedirler.

Bu son programda bende ‘Memleketim, ‘Eylülde var mıydı böylesi gitmek, Olsun, Görestim’ şiirlerimle katkı vermeye çalıştım.

Katıldığım o programda uzaktan ve yakından onca hemşerimin yorumları, takdirleri ve önerileri ile ne kadar faydalı bir program olduğuna bizzat şahitlik ettim. Bu şehrin böylesi kültürümüzün özünü bizlere tanıtan, anlatan programlara ne kadar aç olduklarını gördüm.

Ozan Ülkeroğlu gibi maddi manevi hiçbir menfaat ve kazanç beklemeden böylesi kültürel değerlerimize omuz vermek de her babayiğidin yapacağı bir şey değildir.

Geleneksel bu kültürü her türlü zorluğa rağmen teknolojinin, bizden olmayan kültürlerin yoz müzikleri istilasındaki ve gençlerimizin adeta uzaklaştığı bir devirde yaşatabilmek zordan öte iş olsa gerek.

Bu bağlamda bu kültürü yaşayan, yaşatan, uzaklara ulaştıran, kafa ve beyin yoran, zamanından, sağlığından feragat eden ozanımız Yüksel Ülker’e, ona her türlü desteği veren hemşerilerimize, âşıklarımıza, saz ve söz üstatlarına, şairlerimize en kalbi saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum. 

YORUM EKLE