Derneğin İstanbul-Ümraniye temsilcisi ve aynı zamanda 15 yıla yakın bir zamandır Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde İnşaat Mühendisi olarak görev yapan Fatih Saltık, karayolunda meydana gelen heyelanla ilgili mühendislik çerçevesinde ön değerlendirme yaparak geçmişe dönük örneklerle olayın sebeplerine ve alınması gereken önlemlere dikkat çekti.
Saltık, “Gümüşhane ilimizin Torul ve Kürtün İlçeleri ile Giresun İlimizin Tirebolu ilçesi arasında uzanan karayolu güzergâhı, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin karakteristik topoğrafyası ve iklim koşulları nedeniyle sık sık doğal afetlere özellikle de heyelanlara maruz kalmaktadır. Bu yol hem Gümüşhane ile Giresun'u birbirine bağlayan önemli bir ulaşım hattı olması bakımından hem de bölgedeki yerleşimlerin ekonomik ve sosyal gelişimi açısından kritik öneme sahiptir. Ancak mevcut yolun dar ve virajlı olması, sürüş güvenliğini tehdit etmekte; bu da kazalara, can ve mal kayıplarına ve heyelan gibi doğal afetlerin etkisinin artmasına neden olmaktadır. Son yıllarda bu güzergâhta birden fazla heyelan olayı meydana gelmiştir. Birçok defa ulaşımın aksamasına sebep olan heyelanlar mal kaybına yol açtığı gibi 2020 yılında meydana gelen heyelanda can kaybı da yaşanmıştır.
Yaşanan heyelanlar, bölge halkı ile yol çalışanlarını doğrudan etkilemektedir. Temmuz 2020'de yaşanan olayda iki kişinin hayatını kaybetmiş olması, bu güzergâhtaki tehlikenin sadece altyapıyı değil, insan hayatını da tehdit ettiğini ortaya koymaktadır. Bölgede, iklim şartları ile donma-çözülme süreçleri sonucunda parçalanmış ve zayıflamış kayaçlar, Karadeniz iklimine özgü yoğun yağışlar ve kar erimeleriyle birleşerek toprağın suya doygunluğunu artırmakta ve bu da kayma riskini önemli ölçüde yükseltmektedir. Bu zayıf kayaçlar suyla temas ettiğinde mukavemetini kaybetmekte, kaymalara ve göçmelere neden olmaktadır” dedi.
Saltık, alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı: “Uzun vadede bu yolun mevcut güzergâhı can ve mal güvenliği ile sürüş emniyetini sağlayacak, yatay kurplar mümkün olduğunca azaltılarak yeniden inşa edilmelidir. Mevcut yol hem şeritlerin dar olması hem de görüş mesafesi açışından güvenli sürüş için emniyetli değildir. Heyelan bakımından riskli bölgelerde hareket sensörleri ile donatılmış heyelan erken uyarı sistemleri (HEUS) kurulmalıdır. Ayrıca bu bölgelerde betonarme istinat duvarları ve ankraj sistemleri yapılmalıdır. Yamaçlarda suyun kontrolünü sağlayacak drenaj sistemleri kurulmalıdır. Yüzey stabilitesinin artırılması amacıyla bitkilendirme yapılmalıdır. Yağmur ve yüzey sularını kontrollü şekilde tahliye edecek sistemler kurulmalıdır.”
Torul-Kürtün-Tirebolu karayolu güzergâhının doğal yapısı ve kullanım yoğunluğu nedeniyle hem afet riski taşıyan hem de yapısal sorunlarla dolu bir ulaşım hattı olduğunu dile getiren saltık, “Bu nedenle mevcut yolun fiziksel olarak iyileştirilmesiyle birlikte, jeolojik riskler dikkate alınarak alternatif bir güzergâh planlamasının yapılması elzemdir. Bilimsel veriler ışığında alınacak mühendislik ve planlama kararları hem insan hayatını koruyacak hem de bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Değerli araştırmalarınız için teşekkür ederiz.
Kaleminize Sağlık Fatih Bey