Hollanda, 17 Mart 2021 tarihinde sandığa gidiyor.
Milletvekili seçimleri yapılacak.
Çifte vatandaş olan Türkler de hem seçme hem de seçilme hakkına sahipler.
Amerika’da ikiz kulelerin vurulmasından sonra ırkçılar, İslam ve Müslüman düşmanlığını hortlattılar. Bu bakımdan seçimler çok büyük önem kazandı. Çünkü ırkçılar giderek güçleniyorlar.
Bu bakımdan Hollanda seçimleri çok önemlidir. Çünkü ırkçı parti, şu an Mecliste 20 milletvekili ile ikinci konumda. Demokratik partilere verilecek oylarla bu partinin oy oranının milletvekili sayısını aşağı çekmeliyiz.
Peki, Irkçı parti (PVV)’nin lideri Wilders neler diyor:
“Hollanda için en büyük tehlike İslam’dır. İslamsız Hollanda istiyoruz. İktidara gelirsek Kur’an’ı yasaklayacağız. Camiler ve İslam okullarını kapatacağız. İslam’dan Arınma Bakanlığı kuracağız. Başörtüsü yasağını geri getireceğiz. Çifte vatandaş olanlara seçme ve seçilme hakkı verilmeyecek” (1)
Bunlar çok tehlikeli ve asla kabul edilemez vaatler.
Demokrat partiler elbette bu kötü gidişe karşı çıkıyorlar.
Örneğin Liberal Parti (VVD)’nin Senatörü Schaap ırkçı parti PVV’nin Milliyetçi Sosyalist ırkçı (faşist) örgüt NSB’den daha tehlikeli olduğunu belirtiyor. (2)
NSB, İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in safında yer almıştı.
Yine Sosyal Demokrat Parti (PvdA) Başkanı Speekman da “Wilders’in çok tehlikeli olduğunu” ekliyor. (3)
Öyleyse bizler de bu tehlikenin farkında olarak üzerimize düşen görevleri hakkıyla yerine getirmeliyiz.
Nedir bu görevler? Demokrat partilere oy vermenin yanında azınlık haklarına sahip çıkıp bizlerin de bu haklardan yararlanmamızı sağlamaktır.
AZINLIK HAKLARI NELERDİR?
Bugün dünyadaki bütün ülkeler hemen hemen artık çokkültürlü, çok dilli ve çok dinli topluklulardır. Dolayısıyla her ülkede azınlık vardır. İşte bütün mesele bu azınlıkların geleceğinin hakla, hukukla korunmasıdır.
Çözüm Avrupa Konseyi’ne üye (Türkiye de dâhil) ve diğer Devletler, 1 Kasım 1995 tarihinde Strasburg’da ‘Ulusal Azınlıkların Korunması için Çerçeve Sözleşme’yi imzaladılar. Daha sonra bu Sözleşmeyi kendi meclislerinde de onaylayarak yürürlüğe soktular.
İşte çözüm; bütün azınlıkları, göçmenleri, Müslümanları da bu Sözleşme kapsamına almaktır.
Bu bakımdan Strasburg’da onaylanan Sözleşme çok önemlidir. Özellikle Soğuk Savaş sonrası Avrupa’da yaşayan etnik temelli çatışmalar yerine azınlıklara haklar sağlanmıştır.
Çünkü İkinci Dünya Savaşı bize şunu öğretti. Eğer o gün Yahudiler azınlık olarak koruma altına alınsaydı belki tarih böyle olmayabilirdi.
Azınlık Sözleşmesinin giriş bölümünde bu konu şöyle değerlendiriliyor:
“Ulusal azınlıkların korunmasının istikrar, demokratik güvence ve bu kıtadaki barış için gerekli olduğunu, Avrupa tarihindeki kargaşalar, savaşlar ortaya koymuştur. “
Azınlık hakları; azınlıkların can, mal güvenliklerini anadillerini, dinlerini ve kültürlerini koruma altına almaktır. Ve bu değerleri öğretmektir. Öyleyse azınlık haklarımıza sahip çıkalım.
Göçmen ve Türk kökenli milletvekilleri, STK temsilcileri ve basınımızın bu konuya çok büyük önem ve ağırlık vermelerini bekliyoruz.
Sadece Hollanda’da değil bütün Avrupa’da yaşayan biz göçmenlerin geleceği bu Sözleşme kapsamına alınmaktan geçmektedir.
Bekir Cebeci
(Eğitimci, Araştırmacı Yazar)
Trabzon, 8 Mart 2021
Kaynakça:
- Hollanda’daki Türk Basını.
- Trouw Gazetesi, 09-06-2016
- NRC Gazetesi, 09-02-2016
- ‘Ulusal Azınlıkların Korunması için Çerçeve Sözleşme, Strasburg, 1 Kasım 1995.