Çitikebir köyünü eşkıya Baltazar’ın basacağı ve Huskalı Deli Esma’yı alacağı haberi köyde büyük korkuya neden oldu. Köylüler işleri bir an önce bitirip evlerine çekilmek için gayret gösteriyordu. Sığır çobanı bile Kankana Yaylası’ndan sürüyü erken getirdi. Kadınlar çocuklarını birer birer evlerine topluyor, evden çıkmamaları için de sıkı sıkı tembihliyordu.
Huskalı Deli Esma, Yetim Ali’nin evinde babası, anası, Yetim Ali, karısı ve kızı Leyla ile oturuyordu. Esma ve Leyla’nın dışında hepsinde şüphe vardı. Ya Baltazar’la Esma ve Leyla baş edemez, yakalanırsa bütün dünyalarının yıkılacağını biliyorlardı. Esma, kendisini merakla izleyenlerin yüzlerine teker teker baktı. Tebessümle:
-Bizden şüphe duyuyorsunuz değil mi? Baltazar bizi yakalayacak öyle mi? Biz de yakalanacağız korkusu var mı Leyla?
-Yok abla.
-O halde bunlara ne oluyor? Baksana konuşma bile konuşmuyor ancak yüzümüze bakıyorlar.
-Kızım, Baltazar’ın nerede ne yapacağı hiç belli olmaz. Hangi taşın altından ne zaman çıkacağını kimse tahmin edemez.
-İyi işte Ali amca, biz de taşları tek tek kaldırır hangi taşın altında olduğunu buluruz.
-İşin şaka yanı yok kızım. İki kişisiniz, baş edemezsiniz onunla.
-İki değil on kişiyiz baba.
-Nasıl?
-Diğer amazonlar gelmek üzere baba.
-Diğer amazonlar mı o da ne?
-Diğer arkadaşlarımız, yani bizim ekip.
-Onlar biliyorlar mı Baltazar’ın bu köyü basacağını?
-Yok bilmiyorlar. Ayrılırken buluşacağımız yeri kararlaştırmıştık. Gelmeyen kim olursa onun köyüne gideceğiz diye. Şimdi Leyla ile ben gitmedim ya onlar yoldadırlar geliyorlar.
-Öyle mi?
-Evet.
-O zaman on kişiye karşı dört. Şimdi rahatladık değil mi Mehmet Çavuş.
-Evet.
-Biz de katılalım size kızım.
-Sizler evden dışarı çıkmayacaksınız. Ne olursa olsun çıkmayacaksınız. Köyde her eve haber yollayın akşam ezanı ile birlikte herkes kapısını sağlamca kilitlesin ve sabaha kadar kimse evinden çıkmasın.
Mehmet Çavuş, merakla sordu:
-Siz ne yapacaksınız?
-Biz Baltazar ve adamlarını yakaladıktan sonra kasabaya götürüp teslim edeceğiz.
-Peki bizim nasıl haberimiz olacak?
-Leyla size haber verecek Ali emmi.
Akşam karanlığı basmak üzereydi. Esma ve Leyla silahlarını kuşandılar. Sadağını aldı, oklarına baktı. Yeterli oku olduğunu görünce:
-Biz çıkıyoruz. Sizler de kapıyı sağlam kilitleyin. Söylediğim gibi yakaladığımızı size haber vereceğiz. Bu arada merak edip sakın ola ki evden çıkmayasınız.
-Merak etme kızım çıkmayız.
Leyla ile birlikte silahlarını kuşanmış şekilde evden çıktılar. Diğer arkadaşları çoktan gelmiş köyün meydanında ayaktaydılar. Esma ve Leyla’yı görünce rahatladılar.
-Hoş geldiniz kızlar.
-Merak ettik abla, dedi Çeşminaz.
-Merak edilecek bir şey yok. Meydandan bizim harmana geçelim, sizinle konuşacaklarım var.
Caminin altındaki yoldan harmanlara geldiler. Esma, kendilerinin harmanına geçti.
-Dizlerinizi kırıp oturun ve beni iyi dinleyin.
Herkes Esma’nın ne söyleyeceğini merak etmeye başladı.
-Hele söyle abla meraktan çatlatma insanı, dedi Fikriye.
-Hep oldum olalı çok meraklısın Fikriye.
-Huyum abla.
-Şimdi, dikkatlice dinleyin. Bu gece Baltazar bizim köye beni teslim almak için gelecek.
-Baltazar?
-Baltazar mı dedin?
-Köye baskın düzenleyecek?
-Seni teslim alacak, öyle mi?
-Evet.
-Desene ava giderken avlanacak.
-Aynen öyle.
Huskalı Deli Esma, yapılacak olanları tek tek anlattı.
-Baltazar küçümsenecek bir eşkıya değildir. Hepimiz söylediğim gibi çok dikkatli olacağız.
Xxx
Gelincik taşlarından doğan ay yükseldikçe karanlıkta kalan yerler de aydınlanıyordu. Baltazar ve adamları silahlarını kuşandılar. Dağ evinin önüne çıktılar.
-Tamam mı kefereler, sözümden sakın dışarı çıkmayın. Bu Huskalı Deli Esma bize tuzak kurabilir. Tuzağına düşmemek için size söylediklerimi harfiyen yerine getirin. Bizim bu akşam köye baskın düzenleyeceğimizi her ihtimale karşı Zermutlu Kürşat söylemiş olabilir. Boşboğazdır o. Köyünde anlattıysa Huskalı Deli Esma’ya haber çoktan ulaşmıştır. Anlaşıldı mı?
-Anladık ağam, dediler bir ağızdan.
-Öyleyse haydin bakalım. Bekle bizi Huskalı Deli Esma, seni dilim dilim doğrayacağım.
Suda Boğazı’na gelince durdu. On adamını burada yakalamıştı Huskalı Deli Esma. En iyi adamlarım yakalandı. Şimdi bu üç beceriksizle kaldım. Ya onlar da olmasa iyice tek başıma kalacaktım. Bir süre çevreyi inceledi. Çitikebir köyüne doğru giden yola girdi. Bir saate yakın ormanlık alanda yürüdükten sonra Kankana Yaylası’na geldiler. Yaylacılar çoktan yatmıştı. Ses çıkarmadan Filerin Deresini takip eden cılga yoldan köyün başına geldiler. Ay, şimdi ışıklarını daha dik veriyordu. Halilli Mahallesi’nde Enver’in köpeği durmadan havlıyordu. Köyde tek bir ışık göremediler.
-Kadir.
-Buyur ağam.
-Sen önden git. Köyün meydanına kadar kimseye görünmeden in. Sağı solu iyice kontrol et. Haydi durma.
-Baş üstüne ağam.
-Ay batmadan işimizi bitirmeliyiz… Cemal.
-Emret ağam.
-Huskalı Deli Esma, Yetim Ali’nin evinde kalıyor öyle mi?
-Evet ağam.
-Çok iyi bilirim o evi, varlıklıdır Yetim Ali.
-Ağam, köyden ganimette alacak mıyız?
-Alacağız tabii. Görmedin mi bir şeyimiz kalmadı.
-İyi olur ağam.
-İyi olur tabi.
Kadir’in nefes nefese geldiğini gördüler. Onlar da rampa aşağı indiler.
-Ağam, dedi Kadir zor nefes alarak, köyde in cin horon oynuyor. Işıklar hep sönmüş. Kimseyi göremedim.
-Güzel. Ulan Huskalı Deli Esma, seni dilim dilim edeceğim.
Köyün meydanına gelince silahlarını havaya kaldırıp beşer el ateş ettiler. Silah sesleri Gelincik Taşlarında yankılandı. Silah sesine köylülerin kimisi uyandı, uyumayanlar ise evlerinde iyice sinmeye başladı. Korku her tarafı sarmıştı. Baltazar, elinde baltayla Yetim Ali’nin evine yaklaştı. Baltası ile hızlı hızlı varmaya başladı. Her vurdukça kapı daha da kırılıyordu. Evdekiler uyumuyordu. Gelen balta sesleri bir türlü susmuyordu. Baltazar, baltasıyla kapıyı kırmaya çalışırken diğerleri durmadan havaya ateş ediyorlardı.
-Yetim Ali, ne oluyor, nerede bizimkiler, kapı kırıldı kırılacak.
-Ben de senin gibiyim Mehmet Çavuş.
-Yoksa?...
(Devamı var)