İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR...

Ülke gündemi olanca yoğunluğu içinde kendi dertleri ile uğraşmaya çalışırken, iç ve dış düşmanlar yakadan düşse, paçadan, bir yerden bizi rahat bırakmıyor… Kış soğukluğu yapılan ihanetin yanında hissedilmiyor bile…

Hadi evin dışındakiler belli de evin içindekilere ne oluyor! İçimizdeki İrlandalılar…

Bir zamanlar Araştırma ve Öğretim Görevliliği yapmış eski bir Akademisyen olarak konunun bir ucuda bize ve de yüreğimize dokunmakta…

Son günlerde kamuoyunda sıkça konuşulan ve açıklandığı günden bu yana infiale neden olan 1100 akademisyonerin imzasıyla duyurulan malum açıklama ile  ülkemiz ve milletimize yönelik yapılan ihanete, nankörlüğe tarih önünde şahit olduk.

Bir Akademisyeni, akademisyen yapan temel duruş; Olaylara bilimsel açıdan objektif bir şekilde yaklaşması ve yanlı tutum içerisinde olmadan değerlendirme yapabilme olgusudur. Basında yer bulan akademisyen ünvanının arkasına sığınılarak yapılan açıklamalar objektiflikten ve tarafsızlıktan uzak yanlı bir açıklamadır. Keza, akademik ünvanın arkasına yaslanarak topluma” bilge insanlar ”  imajı ile yanıltıcı mesaj verilmesine çalışmakta akademisyenlik onuruna aykırı başka bir olgudur.

Devletin terörle mücadelesinde hiçbir akademik unvan ve akademik makam, devletin, devlet olma gerçeği içerisinde meşru, yasal gereklilik yaptırımlarını sorgulama hakkını kendinde göremez. Herkes, her kurum kendi işini yapsın. Üniversiteler, akademisyenler bu tür bildiriler yerine bilimsel bildiriler ve teknolojik gelişmeler ile akademik kongrelerde, sempozyumlarda boy göstersinler, adlarını ve unvanlarını oralara yazdırsınlar. Oralardaki başarıları ile gündeme gelsinler…

Konu ile ilgili olarak sağduyulu birçok akademisyen ve STK Başkanları, bu bildiriyi kınayarak ne kadar yanlış ve kabul edilemez olduğunu bir kez daha deklere ettiler.

Çok daha fazla ayrıntıya girmeden, aylar öncesinden bu tabloyu ön gören bir ufuk ile sağduyulu bir akademisyen görüşlerini şu şekilde dile getirmişti:

“ Şimdilerde yaşadıklarımızı pembe, turuncu, yeşil, mavi rengârenk kâğıtlara yazdığımızda bile kara kara okuyor, içeride çözüm diye yaşadığımız dayatmaları, dışarıda sömürmeye alışmış devletlerin ülkemize olan tavrını, Ortadoğu’nun kime yar olacağı sorusunun derin cevabını anlamakta zorlanıyoruz. Sınırlarımız dışında teğet yaşanan savaşın ve sınırlarımızı zorlayan kararların, etnik dayatma haline gelen zırvalamanın, içinden geçmekte olduğumuz darboğazın ülkemiz menfaatleri açısından hangi irade ile şahlanacağını da merak etmekteyiz. Türk’ü millet yapan güçlerden biri hainleri bulup cezalandırabilme iradesinin var olma gücüdür. Üst perdeden cümle kurmak bir mana ifade etmemekle birlikte güvenin ve sığınılacak yerin bu coğrafyada Türkiye olduğu açıktır. Ayn-el Arap bahanesi ile taş atan hainlerin gölgelendiği coğrafyanın adı Türkiye’dir. Onlara ceza verilmesini beklediğimiz iradenin adı da Türkiye olmalıdır. Her ne şekilde olursa olsun bütün taş atanları ve onların tezgâh kurucularını toplayacak ve onlara sığınılacak yerin Türkiye olduğunu anlatacak bir devlet politikasını görmek istemekteyiz! Sözün gücü kürsünün süsü olmaktan ötedir devlet geleneğimizde. Bugün de öyle olmalıdır vatan hainlerine.”

Sevgi ve Saygılar…
YORUM EKLE