“Kudret doğruluğa aittir”
Muhyiddin Arabi
Yazıma en uygun düşen giriş cümlesini beynimde kurgularken Konfüçyus yetişti imdadıma. Ve onun yıllar öncesinde dediği ve bugün hala önümüze fener ışığı veren;
“Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız” veciz sözü dökülüverdi dudaklarımın arasından. Ne kadar güzel ve ne kadar yerinde bir söz.
Şehirler vardır içinden çıkardığı değerlerle vardırlar, var olurlar. Bu şehrin mazisine ve bugününe şöyle bir göz atacak olursak birkaç isim görebiliriz. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri gibi ünü tüm dünya ve ülke sınırlarını saran bir atanın torunları olarak bizler onun ihlası, samimiyeti, görev ve hizmet sevdası yanında bir hiç denemeyecek kadar küçücük bir zerreden ibaretiz aslında.
Sayacak olursak bu şehrin sembolü olarak bir elin parmakları hükmünde olan o isimler var ki bizler onların adlarını zikrettiğimizde içimizi tatlı bir sıcaklık ve huzur sarmaya başlar. Bir Halit Zarbun, bir Mahmut Oltan Sungurlu, bir Aydın Doğan, bir ismail Akçay ve nihayetinde bu yazıyı yazmama vesile olan bir başka değerimiz Osman Akgül. Okuyucularımın tamamının benimle hemfikir olduğuna inanıyorum.
Evet, Hacı Osman Akgül. Defalarca kaleme aldığım, kaleme almakla gurur duyduğum, bu şehrin hamisi diyebileceğim bir isim, bir marka, bir değerimiz. Ancak malum bizler dünya değeri olarak adımızı dünyanın dört bir yanına duyuran, Gümüşhaneliye her konuda destek veren hemşerilerini yermekle, kötülemekle mahiriz aslında. Ancak Gümüşhane’de taraflı olsun tarafsız olsun, fikri bakımdan hangi fikir ve inanca sahip olursa olsun Osman Akgül ismi karşısında “Haaa! Osman Akgül ise başka” denilen bir isim o.
Bu şehre yaptıkları, yapacakları çok çok önemli olsa da o her zaman tevazu gereği hiçbir zaman beni yazmayın, basına çıkarmayın deme erdemini gösteren bir ismimiz. Ancak küçücük sularda fırtına koparanları gördükçe Osman Akgül gibi isimlere hakszılık yapıldığı kanaatindeyim.
Evet, kimdir Osman Akgül? Neden bu şehir için bu kadar önemlidir? O halde kısaca ifade edelim.
İlkin Osman Akgül Gümüşhanevi Hazretlerinin de ifade buyurduğu gibi “mütevazı ve cömert olun” düsturunu sonuna kadar yaşayan ve yaşatan bir değerimiz.
Bu şehrin spor, eğitim, ticaret, sanat ve diğer hemen her alanında desteğini gördüğümüz ama hiçbir zaman reklam panolarında ismini göremediğimiz bir şahsiyet.
Osman Akgül bu şehrin yerlisinin yerlisi. Hemen her Gümüşhane köşesini merkezde gören, kucak açan, Köse’den Kürtün’e, Torul’dan Şiran’a, Merkezden Kelkit’e bu şehrin bir kara taşına, delisine, velisine değer veren bir marka.
O üniversitede okumaya çalışan öğrencilerimizn arkalarında hissettikleri bir el, burs ve moral kaynağı, Osman Abileri, değer verdikleri bir karabaları, hemşerileri.
O bugün devasa bir şkilde yükselen ve yavrularımıza kucak açan Gümüşhane Turkuaz Koleji’nin mimarı. Aynı zamanda Gümüşhanespor’umuzun destekçisi, Gümüşhane’de yapılan her hizmetin takipçisi, sebebi yine o.
O halde bu marka ismin Gümüşhane olarak yanında olma zamanı değil mi? Onu artık hak ettiği yerlerde görme zamanı değil mi? Ne dersiniz?
İÇİMİZDEN BİRİ: OSMAN AKGÜL