Bazen insan bulunduğu ortamdan uzaklaşmak ister.
Özelliklede gürültüden patırtıdan. Ama nereye gideceğine ve nasıl yapacağına çoğu kez karar veremez.
Bazen insan sadece bakmak, dinlemek ve de dalıp gitmek ister. Sorulan sorulara da ya başını sallamak ya da tebessüm etmek ister.
İşte o zaman aklına dünya, eş, çoluk -çocuk, mal-mülk gelmez. Sanki başka alemde gezer. Bu durumdan bıkmaz usanmaz ve de bu durumun bitmesini de hiç istemez.
Bütün bunları yaşarken kendini mutlu, bahtiyar, huzurlu ve güvende hisseder.
Ve içinden şöyle geçer:
ben sensiz olamam,
olursam eğer, o zamanda
ben olamam.
sen benim gören gözüm,
duyan kulağım, mis gibi kokan çiçeğimsin.
en güzel kelimeleri söyleyen dilimsin.
beklersin yolumu.
ve ben bunu duyar, hissederim.
bende ise tarif edilemez bir duygudur bu.
arzum sana kavuşmak, sana bakmak
seninle sohbet etmektir.
çok kere ben susar, sen konuşursun.
ve öyle güzel şeyler söylersin ki,
aklım başımdan gider yanında.
kısa ayrılıktan sonra tekrar kavuşmaktır, dileğim.
sayende, dünyada cenneti yaşıyorum ben.
geriye tek şey kalıyor,
o da sadece ama sadece sana inanmak,
ve sende yok olmak …….
Evet beni yok etmek gerek.Yolunun gözlendiğini bilmek
gerek.Bunu yaşayarak hissetmek gerek.Karşındakini
itirazsız dinlemek gerek.O’na tüm kalbinle inanmak
gerek.O’nun yanında cenneti yaşamak gerek.Ayrılığın
ızdırabını ruhunda hissetmek gerek. O’nun yanında bütün
sorulara cevap bulmak ve tatmin olarak mutmain olmak
gerek.
Peki bunları yaşayabilir miyiz? Tabii ki evet. Yeter ki biz
istekli olalım………