Kul olayım kalem tutan ellere diye öter sazımızın nağmeleri. Kalem tutmak bir ömrün kalesini tutmak kadar önemlidir. Bir insanın hayatına dokunan, elleri kalem tutan, kelimere meftun, köy köy, kasaba kasaba dolaşan kahramanlarımız var. Her bir öğrenci kocaman bir dünya, her birinin hayalleri bir romandır. Hayal etmenin tohumunu, sınırsız haznesini nakış nakış işlerler. Kitap kokularını kalemin çizgileri ile dans ettiren o kahramanlar iyi ki var. Zil sesi, birbirine karışan çocuk çığlıkları ile dolan sınıflar ve sınıfların sıra sıra sıralanmış öğrencileri ile hayatlarını sürdüren elleri kalemli, dilleri hayatlara nağme olan isimleri ortak "muallim ve muallimeler". İlkokuldan hatta şimdilerde okul öncesi diye adlandırılan dönemden itibaren kendileri ile büyüdüğümüz bu insanlar bizlere hayat boyu sahip olacağımız hayallerimizin şeklini çizerler. Birinci sınıfta saçımızı elleri yerine kalbi ile okşayan oyun dünyamızın sevilen sesi, orta okulda hayallerimizin sonsuzluğunun destekçisi, lisede unutulmayacak bir dönemin bin asra bedel hatırası, üniversitede ekmeğimizi kazanacağımız işimizin aşığı yaparlar bizi. 

Farklı coğrafyaların aynı yolu yürüyen yolcularıydılar.Yol uzun, yolcu aşık, kalem keskin, kağıt yüküne hazırdır. Mürekkep hislerin yoğunluğu ile olabildiğince kara akar kağıda. Kalemin yolu, kelamın sesi, yarının yanan ışıkları ile akıl ve gönül odamızın ruhudurlar. Hani şu Fatma'nın öğretmen olmak heyecanı, Ali'nin kara tahtadaki tebeşir izlerini ahenkle dans ettirmesi hep geçmişin elleri kalemli, kelamı kuvvetli muallim ve muallimelerinin izidir. İzler hedeflerin yolunu gösterir. Bizlere iz bırakmış, anılarımızda hep öğretmen kalacak, asla tozlanmayacak sayfalara elleri değen saygıdeğer öğretmenlerimize şükranlarımızı sunuyoruz...

Sayın öğretmenlerim Ali Artun ve İlhan Sivri'ye gönülce saygılar olsun...