Yağmur vurmalı içimizin sis kaplamış pencerelerine. Kurak kalmış bir kalbin suyu olmalı ve bu su çatlamış hüzünlerimize şifa olmalı. Bir çocuk olmalı ve o eli öpülesi ellerin verdiği şeker damağımızdaki zehri alıp akıtmalı. Özlem duyduğumuz geçmişimizin güzel anları, yarım kalan aşklarımız, yaşanmamış çocukluğumuz ve çocukluğumuzun yalpalamış, yara yara olmuş zamanları geri gelmeli bize.
Sahi iyileşebilmek inancının buruk sevinci yeter mi bize? Annemiz geri gelir mi? Anne diyebilmek lütfu gelip konar mı anneye susuz dudaklarımıza? Anne gidince ev, ocak, otağ, aş, sıcaklık da gidiyormuş. O şehirde Ali'nin annesi, bu şehirde Ayşe'nin annesi yok. İsimler değişiyor ama özlem aynı şiddette devam ediyordu. Babamız peki. Onun gidişi ile eve ekmek, kalbe rahmet, omuza destek de gitmişti.
Annesiz, babasız çocuklar sıfatı gözümüz, kaşımız gibi çehremizle bütünleşmişti. Kimisi kalabalıktı ama yalnızdı. Kalabalık insanın kalbinde idi. Yanımızda var olanlar yarınımızda, yaralarımızda, yaslarımızda, yaşlarımızda yoktular. Kalbe girmek ne zordu. Kalbimiz yalnız ise yalnızlık.
Biz nimetin israfını sevmeyen insanlarız. Annemiz yumurta haşladığı suyu soğutup çiçeklerin dibine döker.Çicek almayı bilip, sulamayı ihmal edenlere inat o çiçekleri itinayla sulayan annelerimiz hep var olsunlar diye düşünürüz. Bir de çiçeğin üstüne basıp geçen varlığı soyut, duyguları somut insanlar tanırız. Sahi bir çiçek sevmeyen neyi sevebilir? Bir de israfı karnı ile kalbi ile doyuranlar vardır. Karnının aldığından fazlasını başka bir açlığa doyum olmak yerine çöpe atıp israf eden bir sürü kalabalıklar biliriz. Aç insanlar bilir "Allah versin "diye dua ederiz. Yetimler bilir "Allah sabır versin yavrum" diye dua ederiz. Dullar bilir "Allah kimselere vermesin bu acıyı"deriz.Sürekli bir konuşmak eylemi gelir yerleşir dili anlar, kalbi anlamaz bedenimize.Diller dillenir, gözler an gelir yaşarır.Acıyı tad eylemeyen bilmez zehiri. Ağzı tatlı olanın yüreği acı mı sahi?
Uzun lafın kısası olmaz. Derin acının izahı olmaz. Suskun dilin kelamı olmayacağı gibi.
Bazı acılar dilsiz, bazı sevdalar sessiz, bazı anlar hissizdi.Ne zaman görsek bir çocuk bir kedi seviyor,bir genç bir yaşlıya el uzatıyor, bir anne çocuğunu okşuyor, bir baba şeker alıyor işte o zaman bir kuş gelir konar yüreğimize.Masalların iyi kalpli kahramanları gelir.Bizler masallarda anlatılan sığınakların, saflığın,iyiliğin,zenginliğin gerçek olduğuna inanırız.İnanmaya ne çok ihtiyacımız var.
Merhametin kalplerimize yuva yaptığı bir ömür duasıyla...