MEHMET AKİF BAL VE TRABZON LİSESİ

Babasının Kemaliye Camii’nde ki görevi nedeniyle Gümüşhane’de doğan Mehmet Akif Bal kardeşim çıkardığı muhteşem eserlere bir yenisini daha ekledi. Kitabın adı “Trabzon Lisesi’nden Mezun Olanlar”.

Ve böylece Trabzon Kitaplığı serisini devam ettiriyor. Hem de büyük bir özveri ve çalışkanlıkla. Ya biz Gümüşhaneli birkaç yazar ne yapıyoruz. Ancak birbirimizle uğraşıyoruz. “Ben yapacaktım da sen elimden çaldın, sen niye yaptın, senden de yazar mı olur, sen edebiyatçı mısın da kitap yazıyorsun vs, vs.” Hal böyle olunca değerli dostlar elimizde Gümüşhane Kitaplığı adına hangi eserler var sorarım sizlere. Sabri Özcan San’ın eserleri, Adnan Güngör Üçüncüoğlu’nun eserleri, şahsım tarafından çıkarılan Gümüşhaneli Şairler Antolojisi, Fıkralarla Gümüşhane ve Gümüş Portreler eserleri, Talat Ülker’in komisyon olarak hazırladığı “Gümüşhane Halk Kültürü Antolojisi”, Turan Tuğlu’nun, Niyazi Karabulut’un ve Sabahattin Kömürcüoğlu’nun birkaç eseri dışında Gümüşhane adına hangi eseri gösterebilirsiniz.

Yok ve yetersiz. Bu şehrin ne acıdır ki hala doğru dürüst tarihi yazılamadı. Şehrin kültüre bakışı ortada. Yazan kalemleri bir araya hiç gelmedi ki. Yazanlar küçücük sebeplerle birbirleriyle küs durumunda. Hal böyle olunca birileri çıkıyor eserimizin üzerinden “Altın Portreler”, “Pırlanta Portreler” gibi taklitlere sığınıyorlar. Bir diğeri hazırladığı adres fihristini kitap (!) diye pazarlamaya çalışıyor. Yazık çok yazık.

Ve bizler adeta iğne ile kuyu kazarak, her türlü mobbinge rağmen bu şehrin kültürü adına temelsiz binaya tuğla koymaya gayret gösteriyoruz. Birilerinin yaptığı gibi taklit değil gerçekten bu şehrin ilk defa yapılan eserlerine imza atıyoruz. Son kitabım “Gümüşhane Eğitim Tarihi” yayıma hazır durumda ve yaklaşık 800 sayfa. Gümüşhane Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü bu eseri bastırabilir ve tüm okullarımıza, eğitim kurumlarımıza ve tüm kurumlara dağıtabilir. Öte yandan sponsor olacak yiğit hemşerilerimizi bekliyorum.

Evet, gelelim Mehmet Akif Bal kardeşime. Her eseri alın teriyle, büyük bir çalışma azmiyle ve büyük fedakârlıklarla adeta ressamın fırçasından çıkan harikulade nadide bir tablo değerinde çıkardığı eserler kitaplığımızda ki hak ettiği yerlerini alıyor. Ya bizde nasıl oluyor. “İSBN’si bana ait olmasına ve tarafıma söz verilmesine rağmen hazırladığım “Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi” eserim bugün önemli bir dernekler federasyonu başındaki zat tarafından adımız kitabın içinde küçücük bir yere sıkıştırılıyor ve emeğimiz çalınıyor. Diğer yandan Gümüşhaneli kardeşim ise eserimizden alıntı yaparken, resimleri alırken ismimizi ve eserimizin adını zikretmezken Akif kardeşim her biyografinin altına aldığı kaynağı yazıyor. Aradaki fark bu. İster ağlayın ister gülün bu trajikomik hale.

İşte bu yüzden Gümüşhane adına, kültür adına, kitap adına, diğer kültürel envanterler adına elimizde hiçbir şey yok. Olamaz ki zaten. Kimsenin kimseden haberi yok. Ancak birbirimizin kuyusunu kazmakla meşgulüz. “Gelin arkadaşlar bir araya toplanıp nasıl bir şeyler yapabiliriz, herkes elindekini masanın üzerine koysun” deme yerine bizleri -haklı olmamıza rağmen- üst makamlara şikâyet etme derdinde olanlarla bunu nasıl sağlayacağız o da koskocaman bir soru işareti.
YORUM EKLE