MİLADİ YILIN İLK KÖŞESİ: TEDBİR TAKDİRİN ÖNÜNDE GELİR...

Miladi yılın ilk köşe yazısını yazarken Sağdan soldan kaza haberlerini alıyoruz. Doğu uzun zamandır kar altında. İç Anadolu tarafında uzun zaman devam eden soğukların ardından kar yağışı ile birlikte Başkent beyazlara büründü…

Haber kaynakları bas bas bağırarak İstanbul’a ve tüm ülkeye kar havasının geleceğini bu sebeple de önlem alınması gerektiğini duyuruyordu. Gelip görelim ki yurdum insanı tedbir almak yerine işi direk takdire bırakıyor. Hele de işi gelip genetiğe bağlamıyor muyuz? Başka kaç millet vardır başına bir iş geldiğinde bunu genlerine yoran. Hatta öyle bir kalıp haline geldi ki neredeyse “Türk Milleti değil mi“ diye deyim haline gelmiş durumda. Adrenalinden hoşlanan bir millet olsak gerek ki başımıza geleceğini bile bile yine de tehlikeden geri kalmıyoruz.

Başkent’te Kızılaya doğru giderken Eskişehir yolunda tedbirsiz bir şekilde yola çıkan araçların kazalarına şahit olduk. Bir kere kar lastiği olmadan trafiğe çıkmayın diyor uzmanlarımız hadi bu yok bunun yanında çekme halatı, takoz yoksa durumumuz hem kel hem fudul türünden. Bir de bu araçlar kendileri haricinde trafiği de aksatınca haliyle herkes bu durumdan ekilenmekte… Hal böyle vuku bulunca ceza yenmesi de içten olmuyor haliyle. Bir tek çizgi film kahramanlarına bir şey olmaz türünden lütfen mevsimsel asgari trafik şartlarını sağlamadan trafiğe çıkmayalım. Sadece kendimiz, sevdiklerimiz değil başka insanlarında hayatlarını tehlikeye atmayalım. Kazalar sonucu oluşan hasarlar milli servetimizden bir parça alıyor bunları da unutmayalım. Ve her şeyden önemlisi kader böyleymiş deyip de cahil bir inanç davranışında bulunmayalım. İnancımız gereği tedbir takdirin önünde gelmektedir. Lütfen tüm tedbirlerimizi alalım ondan sonra takdir diyelim. En azından kendi vicdanımız için bunu yapalım. Akşam haberlerinde İstanbul’u, Ankara'yı ve diğer illeri görüyoruz. Kaza haberlerini duyunca hepimizin içi cız ediyor. Bu haberlere malzeme olmak istemiyorsak lütfen. Özellikle de son aylarda Gümüşhanemizin Torul-Kürtün tarafında meydana gelen kazalardan sonra özellikle Kürtün-Tirebolu istikametine giden sürücülerimiz sizler bir kat daha lütfen. Araba, mal mülk yerine konuyor ama can yerine konmuyor. Trafik kazası sonucu meydana gelen ölümler en acı ölümlerden biridir. Çoğumuz bu duyguyu en yakınları ile konu komşusu ile yaşamışızdır. Geride kalanlar ise sadece keşkelerdir… Sorumlu olmadan vicdanını rahat ettirebilmek belki de meselenin özü bu. Her ne kadar soran yolları aşmış sormayan yarı yolda kalmış dense de sormaktan kasıt danışmak ve buna uymak ise söz dinleyen yolları aşmış diyelim.

Şu soğuk kış günlerinde ekmek parası için yollara düşmüş olan şoför kardeşlerimize Allah kolaylık versin, yardımcıları olsun…
Kazasız günler dileğiyle…

Miladi Yeni yılda dünyevi ve uhrevi tüm tedbirlerimizi alalım, takdiri Allah’a bırakalım. Ara arada geçmiş yılın muhasebesini yapmayı da unutmayalım.

Sevgi ve Saygılar.

YORUM EKLE