Ara
Gümüşhane
Kapalı
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,0682 %0.21
44,3444 %0.3
4.171,26 % 0,81

MİLLİ ŞUURLA MİLLET OLUNUR

YAYINLAMA:
Milli Kültürü olmayan milletlerin tarih sahnesinde uzun süre kaldığı görülmemiştir. Milli kültür, bir devleti ayakta tutan unsurların en önemlisidir. Çünkü milli kültür oluştuğunda ortaya millet çıkar. Millet ise mutlaka bir devlet oluşturur. Dünya tarihine baktığımızda, milli kültüre sahip olmanın önemi daha iyi anlaşılır. Tarihe göz atıldığında, milli kültüre sahip halkların her türlü zorluğa karşı varlıklarını korudukları görülecektir. İkinci Dünya Savaşı’ndan enkaz halinde çıkmalarına rağmen kısa sürede önemli birer güç haline gelen Almanya ve Japonya bunun en güzel örneğidir. Aynı şekilde, İstiklal Savaşı’nda Türklere yeni zaferler kazandıran, Türk Milletinin milli kültürünün sağlamlığıdır. Milli kültür, milli ve manevi değerlerin öğretildiği eğitim kurumlarında oluşmaya başlar. Eğitim kurumlarında, milli ve manevi değerleri öğrenen gençler ise bu değerlere sahip çıktıkları ölçüde devleti, milli birliği ve beraberliği güçlendirirler. Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırları ne olursa olsun, ilk önce ve herşeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine,dinine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur. Çocuklarımızı dinamikleri sağlam eğitim derecesinden geçirerek yetiştirmeliyiz. Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır. Çocuklarımıza vereceğimiz öğrenim sınırı ne olursa olsun  dinine, diline,örf ve adetlerine,gelenek ve göreneklerine,tarihine, sanatına sahip olmayı öğretmeliyiz .Bu anlayışı kazandırıcı bir eğitim sistemi oluşturmalıyız .Milletleri millet yapan Tarih bilincini oluşturmak için onlara tarihimizi öğretmek en önemli vazifemiz olsa gerek.

Milli kültür , bir milletin anlayışını, algısını, duruşunu ve yapısını başka milletlerden ayıran en temel özelliktir. Bir milletin kimliği, maddi ve manevi değerleriyle bütünleşmiş olmasıdır. Milli kültür, toplumların birbirlerine bıraktığı en değerli mirastır. Bir milletin temelidir ve ayakta durmasını sağlayan en en temel özelliğidir. Milli ve beraberlik duyguları gururla artış ve bütünlük gösterir. Türk kültürü çok eskilere dayanan ve oldukça köklü her bakımdan zengin bir kültürdür.Geriye dönüp tarihimize baktığımızda bunu çok net görürüz.

Lakin Türk tarihinin ilk yazılı kaynakları olan Moğolistan’daki Orhun anıtları , Bilge Kağan, Kültiğin ve Tonyukuk anıtları, tarihimizin en önemli yazılı anıtları korumasız ve kendi haline terk edilmiş durumdadır.Bu gerçekten çok üzücü bir durum; atalarımızın bize bıraktığı bu zengin mirasın, gelecek nesillerimize aktarılması gerekmektedir. Daha önce Moğolistan’la yapılan karşılıklı anlaşmalarda Türklerinde bulunduğu bir ekip tarafından elden geçirilmesine rağmen, rastgele yapılan restorasyonlar, konunun uzmanı olmayan kişilerin yaptığı çalışmalar, anıtların zarar görmesi ve görmeye devam etmesi gerçekten üzücü. Hükümet bu anıtları korumak için daha aktif girişimlerde bulunmalıdır.

Zaman zaman o yörede çekilen belgesellerde,Türklerin ilk yazılı anıtlarının içler acısı hali insanı derinden etkilemekte.Hiç bir koruma tedbirinin olmadığı, normalde bir metre yakınına kadar en fazla yaklaşılmasına izin verilen anıtların isteyenin hatıra olarak taşlardan parça aldığı, anıtlarının yüzlerinin değiştirildiği,bazılarının yerlerinden alınıp bir odaya koyulduğu ve tarihimizin göz göre göre yok olmasına sebep olmaktadır.

Biz bu anıtları çocuklarımıza ve gelecek nesillere aktarmamız gerekmektedir.Bu anıtların daha önceden de dile getirildiği gibi birebir örneklerini ülkemizde herhangi bir yere  dikmeliyiz ki, orda yazılanların neler olduğunu herkes çok iyi bilsin.

Tarih yalanla dolanla yazılamaz, kendi tarihimizin belgelerini korumak için ise milletçe daha özverili davranmalıyız.Şanlı tarihimizi bu milletin evlatlarına hakkı ile öğrenmeliyiz ki aldıkları bu milli şuurla geleceklerine yön versinler yeniden bu medeniyeti inşa etsinler, ihya etsinler.

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *