“ Vuruldular, kanlarıyla suladılar gülleri
İçtiler, kurudu dikenleri
Vuruldular yeni tutan fidanlar
Yıkıldılar, kurudu filizleri "
DEFTERİM NEREDESİN...
22 yıl önceydi, Bir 26 Şubat günü Hocalı' da 613 kişi Ermeniler tarafından katledilmişti. Bu bir katliamdı, soykırımdı, sözde iddia falan da değildi... Çoğumuzun belki haberi de yoktu bu katliamdan, nasıl olabilirdi ki ortalığı bir ermeni soykırımı iddiaları sarmışken...
TV'den izleyenlerimiz görmüşlerdir, bundan 22 yıl önceki Hocalı' da yapılan vahşetin görüntülerini. Kundaktaki bebeklerin, yaşlı aksakallı dedelerin, ninelerin, hamile kadınların hunharca katledilmesini… Kimdi onlar? Katledilme sebepleri neydi? Diniyle, soyuyla, tarihiyle, kültürüyle onlar kimdi? Üzülmemek elde mi ki? Hadi geçtik soyu, sopu insanlık adına bu bir utanç tablosuydu. Bu utanç manzaralarını hep yaşadık; Hocalı'da, Bosna'da, Afganistan'da Filistin'de ve hala yaşıyoruz bugün Irak'ta, Kerkük' de,Arakan’da Suriye’de yarın kim bilir nerede?
En değerli varlık olarak insan canı dini ırkı ne olursa olsun bizler için aziz bilinmiştir. Tarih boyunca millet olarak ayırım yapmadan haksız yere alınan canların yanında, alanların ise karşısında olmuşuzdur...
Hrant DİNK suikastı ile sarsıldı Türkiye.... Pankartlar, sloganlar ile İstanbul'da yürüdü yüzlerce insan, insanımız. Daha geçen gün anma yıl dönümü kutlandı evet sonuçta o da bir insan.Bu duyarlılığı 25 Şubat da da Elde pankartlar, bayraklar, insanlar ile görmek istiyoruz.Özellikle Dink Suikastını protesto edenler ile…Bir ay öncesinden söylüyoruz. Birde önceliklerimiz... Bu bir yerde sağduyumuzu yoklamakta, gidişatımızın yönünü de göstermektedir. Azerbaycan'da anma törenleri olacak devlet erkânınca... Türkiye' de İstanbul' da Azeri derneklerin organizasyonu, o küçük bir kalabalık topluluğu. Ve bakalım nerede olacak yurdum insanı?
Yara duyarlığımızı, benliğimizi, değerlerimizi kaybetmeye yüz tutmuş olmamızdır. Değerli arkadaşım Fatih YALÇIN'ın önceki yıllarda bir yazısında "BizdenAdam Olmaz Psikolojisi'nden" kurtulmamız gerektiğinden bahsediyordu, bir umut diyordu. Zaten hep ötelere, ileriye söylemiyor muyuz? durmadan türkülerimizi Bir umut diyoruz. Büyük Birliktelik, beraberlik, tek yürek için bir umut...Komşusunun derdiyle dertlenmeyi unutmuş bir toplumun düzelmesi için bir umut. Nasır tutmuş kalplerimiz için bir umut. Kendimize gelmemiz için bir umut... Soğuk karlar içinde açacak kardelenler için birer umut...Kafkaslardan dünyanın Ankarası'na bakan boynu bükük gözler için bir umut...
Sevgi Saygılar…
İçtiler, kurudu dikenleri
Vuruldular yeni tutan fidanlar
Yıkıldılar, kurudu filizleri "
DEFTERİM NEREDESİN...
22 yıl önceydi, Bir 26 Şubat günü Hocalı' da 613 kişi Ermeniler tarafından katledilmişti. Bu bir katliamdı, soykırımdı, sözde iddia falan da değildi... Çoğumuzun belki haberi de yoktu bu katliamdan, nasıl olabilirdi ki ortalığı bir ermeni soykırımı iddiaları sarmışken...
TV'den izleyenlerimiz görmüşlerdir, bundan 22 yıl önceki Hocalı' da yapılan vahşetin görüntülerini. Kundaktaki bebeklerin, yaşlı aksakallı dedelerin, ninelerin, hamile kadınların hunharca katledilmesini… Kimdi onlar? Katledilme sebepleri neydi? Diniyle, soyuyla, tarihiyle, kültürüyle onlar kimdi? Üzülmemek elde mi ki? Hadi geçtik soyu, sopu insanlık adına bu bir utanç tablosuydu. Bu utanç manzaralarını hep yaşadık; Hocalı'da, Bosna'da, Afganistan'da Filistin'de ve hala yaşıyoruz bugün Irak'ta, Kerkük' de,Arakan’da Suriye’de yarın kim bilir nerede?
En değerli varlık olarak insan canı dini ırkı ne olursa olsun bizler için aziz bilinmiştir. Tarih boyunca millet olarak ayırım yapmadan haksız yere alınan canların yanında, alanların ise karşısında olmuşuzdur...
Hrant DİNK suikastı ile sarsıldı Türkiye.... Pankartlar, sloganlar ile İstanbul'da yürüdü yüzlerce insan, insanımız. Daha geçen gün anma yıl dönümü kutlandı evet sonuçta o da bir insan.Bu duyarlılığı 25 Şubat da da Elde pankartlar, bayraklar, insanlar ile görmek istiyoruz.Özellikle Dink Suikastını protesto edenler ile…Bir ay öncesinden söylüyoruz. Birde önceliklerimiz... Bu bir yerde sağduyumuzu yoklamakta, gidişatımızın yönünü de göstermektedir. Azerbaycan'da anma törenleri olacak devlet erkânınca... Türkiye' de İstanbul' da Azeri derneklerin organizasyonu, o küçük bir kalabalık topluluğu. Ve bakalım nerede olacak yurdum insanı?
Yara duyarlığımızı, benliğimizi, değerlerimizi kaybetmeye yüz tutmuş olmamızdır. Değerli arkadaşım Fatih YALÇIN'ın önceki yıllarda bir yazısında "BizdenAdam Olmaz Psikolojisi'nden" kurtulmamız gerektiğinden bahsediyordu, bir umut diyordu. Zaten hep ötelere, ileriye söylemiyor muyuz? durmadan türkülerimizi Bir umut diyoruz. Büyük Birliktelik, beraberlik, tek yürek için bir umut...Komşusunun derdiyle dertlenmeyi unutmuş bir toplumun düzelmesi için bir umut. Nasır tutmuş kalplerimiz için bir umut. Kendimize gelmemiz için bir umut... Soğuk karlar içinde açacak kardelenler için birer umut...Kafkaslardan dünyanın Ankarası'na bakan boynu bükük gözler için bir umut...
Sevgi Saygılar…