Plansız Turizm

Gümüşhane Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından Turizm haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen ve dinleyici olarak katıldığım, ''Gümüşhane'de Turizmin Geleceği: Kaynaklar ve Fırsatlar'' konulu panel ile ilgili birkaç değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Öncelikle panelde emeği geçen Gümüşhane Üniversitesi Turizm Fakültesi akademik personeline, turizm noktasında şehrimize sağladıkları katkıdan dolayı şükranlarımı sunuyorum.

Paneli yöneten Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Halil İbrahim ZEYBEK beyefendiye, yıllardır Gümüşhane Üniversitesinde özlediğimiz bir tabloyu bizlere yaşattığı için özellikle teşekkür ediyorum.

Peki, ne idi bu tablo;

Sayın rektör kişiliği, hoşgörüsü, sakin üslubu, ben değil biz odaklı konuşmaları ve en önemlisi de tarzı ve tavrı ile bilim insanı olduğunu karşısındakilere hissettirmesi ile bizleri memnun etmiştir.

Şehrimizin son yıllardaki turizm hamleleri, düzenlenen paneli daha da anlamlı kılmış ve panelistlerin değerli katkıları şehrimizin turizm geleceğine yön verecek faydalı uyarıları bizlere hatırlatmıştır.

İlk panelist Erciyes A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yücel İkiler olmuş ve katılımcılara Kayseri'de Erciyes Kayak Merkezi'ni, bugünkü noktaya nasıl taşıdıklarını anlattıktan sonra hayalimiz olan Süleymaniye Kayak Merkezi ile ilgili olarak bir dizi önerilerde bulunmuştur.

Sayın Yücel İKİLER özellikle kayak merkezi projelerinin büyük yatırımlar olduğu ve hata yapılmaması gerektiğini vurgulamıştır.

Kayseri'de Erciyes dağı üzerine kurulan kayak tesisi Gümüşhane'nin hayali Süleymaniye Kayak tesisi için çok iyi bir rol model olabilecek durumdadır.

İkinci panelist Royal Uzungöl Otel Genel Müdürü Erol Çelik bizlere Uzungöl ‘de yürütülen turizm faaliyetlerini ve tecrübelerini anlattı. Panelistin konuşması sonrasında kendisine yöneltilen soruların neredeyse tamamı Uzungöl ‘deki betonlaşma ve doğal dokunun yok olmasına yönelikti.

Panelistin konuşmasından çıkaracağımız ders; bir yerde plansız yapılaşma ve aşırı miktarda betonlaşma var ise, o yerin doğal dokusunu kaybetmesi kaçınılmazdır. Uzungöl bu anlamda ciddi müdahaleler yapılmadığı taktirde doğal dokusunu yakın bir gelecekte kaybedecektir.

Üçüncü panelist Gümüşhane'yi çok iyi tanıyan, TÜRSAB Doğu Karadeniz Bölgesel Yürütme Kurulu Üyesi Mehmet Ragıp Pirselimoğlu oldu. Panelist Gümüşhane'nin bölgesel turizm'de nasıl sınıfta kaldığını gözümüzün içine baka baka söyledi. Panelist konuşmasında yaklaşık 10 yıl önce valilik tarafından hazırlanan turizm planı ile ilgili şu acı tabloyu bize gösterdi ki, onlarca maddelik plandan bir elin parmaklarını dahi geçmeyecek kadar azı gerçekleştirilebildi.

Turizm noktasındaki acı tablomuzu gördükten sonra son panelist olarak İl Kültür Turizm Müdürümüz Sayın Hüseyin Ateş'i dinledik.

Sayın Müdürümüz Gümüşhane'nin turizmdeki başarısızlığında kurumunun en az yüzde elli olan etkisini perçinler nitelikte bir sunum yaptı.

İşin özüne döndüğümüzde şehrimiz turizm noktasında on üzerinden biri geçemeyecek notu ile bir yılı daha geride bırakmıştır.

Şehrimizin turizm ile ilgili büyük bir sıçrama içerisinde olduğu doğrudur. Bu noktada bu turizm seferberliğini başlatan eski valimiz Sayın Yücel Yavuz'a ve bu seferberliği sürdürmeye çalışan Sayın Valimiz Okay Memiş'e teşekkürü borç biliriz.

Artık bu şehirde turizmde hayal edilen noktaya sadece valilerin gayreti ile gelinemeyeceğinin çok iyi bilinmesi gerekli. Şehrin yerel dinamiklerinin ve aktif siyasetçilerinin kılını kıpırdatmadığı bir ortamda turizmde hayal ettiğimiz noktaya ulaşmamız için daha çokça bekleyeceğiz gibi görünüyor.

Küçük bir öneride bulunmak istiyorum.

Şehrimizde Eski Gümüşhane olarak bildiğimiz Süleymaniye Mahallesinde bilindiği üzere gümüş madenleri bulunur ve Osmanlı Devletinin paraları buradan üretilen gümüşlerle ilk başlarda maden ocaklarının yakınındaki darphanelerde sonrasında ise Canca Darphanesinde basılırdı.

Peki, bu günlerde Süleymaniye Mahallesinin altını oyup vahşi madencilik faaliyetlerini sürdürmek yerine, bölgede faaliyet gösteren maden işletmesinin en son ÇED raporunda belirtilen tarihi gümüş madenlerinin galeri girişlerini yıkacak faaliyetlerine izin vermek yerine Süleymaniye'nin altındaki tarihi doku üzerindeki tarihi doku ile birleştirilemez miydi?

Düşünün bir kaç tane galeri ağzı, fazla değil 10 yada 20 metre, o yılın şartlarındaki şekline getirilip turizme açılsa buradan elde edilecek turizm gelirinin şehre olan katkısı bugünkü vahşi madencilik faaliyetlerinin katkısı ile kıyaslanabilir miydi?

Ama biz toplum olarak plansız yaşamayı ve günü kurtarmayı seviyoruz. Aslında bunun için geç değil. Eski darphaneler tarihin tozlu sayfalarından çıkarılıp tarihimiz boyunca basılmış paraların sergilendiği birer müze olarak kullanılabilir.

Ben bu şehirde son yıllarda hep şunu gördüm. Başta milletvekilleri olmak üzere, Belediye Başkanlarından Ticaret Sanayi Odası Başkanına, Kaymakamlardan kurum müdürlerine yöneticilerimizin tamamına yakını madencilik faaliyetlerine ilgi duymuştur.

Ben bu şehirde pestil köme üretimi yapılan organize sanayi bölgesine maden atık barajı yapılması için üstün mücadele veren Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile Belediye Başkanı gördüm.

Bu şehirde Karamustafa Köyü'ndeki bir maden işletmesinde kanunlar çerçevesinde değil, milletvekilinin direktifi ile orman izinlerinin alındığını gördüm.

Yöneticilerimizin önceliği bu şehrin geleceği olmalıdır. Kişisel veya siyasi çıkarlar öncelikli olursa ancak bugünü kurtarabiliriz.

İyi planlamalarla bu şehrin başta kış turizmi olmak üzere, kültür turizmi ve doğa turizminde bölgenin lokomotifi haline getirilmesi temennisi ile.

Sağlıcakla Kalın.

YORUM EKLE